Biz Bu Hale Nasıl Geldik?-28

20 2 1
                                    

Arven<
Doktor birkaç saat sonra Arsel'i taburcu ettiğinde o, verilen ilaçların da etkisiyle sabaha kadar uyumuş benimse gözüme uyku girmemişti.
Kafamda uçuşan düşüncelerle mücadelem sırasında Arsel'in sakince inip kalkan göğsünü izliyordum.
Aklından geçenleri bilmek isterdim.
Belki de istemezdim...
Arsel'i çözmeye çalıştıkça daha büyük bir bilmece içinde kaybolmaktan korkuyordum.
Hali hazırda ki mevcut sorunlarımız yetmezmiş gibi bir de işle ilgili sorunlarım vardı.
Bu işi almayı çok istiyordum, yapılacak defilede bir kez adımın geçmesi bir daha asla unutulmayacağı anlamına geliyor.
Hayatımın bundan sonrasını nasıl etkileyeceğini düşünmek bile beni çok heyecanlandırıyor.
Belki bir gün benim adıma düzenlenen defileler de olur kim bilir...
Sabaha karşı nasıl olduğunu anlamadan uyuyakaldım.
Neredeyse bir saatlik bir uykuydu ancak bu Arsel'in uyanıp sessizce yanımdan kalkmasına ve evi davetkar bir kokuyla saran kahvaltı hazırlığına yetmişti.
Mutfaktan gelen kokular burnuma ulaştığında karnımın acıktığını hissedip gözlerimi açtım.
Neredeyse öğlen olmuştu.
Üşenerek yataktan kalktım.
Pijamam her zaman ki yan dönmüş ve çorabım yarısına kadar sıyrılmıştı.
Banyoya girip aynadaki korkunç görüntüme aldanmadan yüzüme su çarptım.
Buz gibiydi, ellerimden dirseklerime kadar süzülüp ince pijamamın kollarını ıslatmıştı.
Suyu kapatıp yüzümü havluya kuruladım, havlu aynı Arsel gibi kokuyordu.
İnsan evinin havlusunun kokusunu bile özleyebiliyormuş arkadaşlar.
Saçlarımı gevşekçe toplayıp odadan çıktım ve Melina'nın odasına girdim. Yatağı boştu, odanın içerisinde sevimli bir kedi yavrusu geziniyordu. Bu beni gülümsetmişti.
"Hey merhaba dostum. Burada ne işin var bakalım senin?"
Onu kucaklayıp sevmeye başladığım sırada odaya Sema girdi.
"Günaydın."
"Günaydın Semoş."
"Demek buraya kaçmış. Küçük hanım sabahtan beri onu arıyor."
"Yoksa bu Melina'nın bahsettiği kedi mi?"
"Evet neydi adı, değişik bir isim bulmuştu, neredende geldiyse aklına küçüğümün. Kazak mı demişti, hah kabak kabak."
"Kabak mı?"
Güldüm ve kediyi öpüp yere bıraktım.
"Aşağıdalar mı?"
"Mutfaktalar, Arsel erken uyandı. Bende şaşırdım vallahi halbuki haftasonu bugün."
Sema kediyi kucaklayıp onu mama tabağının önüne bıraktı.
"Stresten oluyor hep bunlar çok çalışıyor çocuğum benim."
"Ben yokken bilmem gereken bir şeyler oldu mu Sema?"
"Yoo her şey her zaman ki gibiydi, küçük hanım çok nazlı, çok uğraştırıyor Arsel'i, aslında onunla bir konuşsan iyi olur."
"Melina'yı bilmiyor musun? O hep çok nazlı, babasıyla olunca daha da nazlanmıştır."
"Hayır canım Arsel'le konuşmalısın. Kurt düşürmeyeyim içine ama bir şeyler var onda Sema ablam söyledi dersin."
Semoş'un söyledikleri ben yokken bir şeyler döndüğünü neredeyse doğrular nitelikteydi.
"Arsel dün gece sinir krizi geçirdi."
"Hiiih demee!"
Sema endişeyle elini bacağına vurarak koltuğa oturdu. Üzüntü ve endişe harmanlanması yüzüne yansıyordu.
"Ah çocuğum yine neye sustu da içine attı."
"Semoş bana ben yokken olan her şeyi anlatmanı istiyorum. Bundan sonra eve sinek bile girse haberim olacak."
"Senden bir şey gizler miyim hiç a yavrun olan her şeyden haberin var seninde. Ha iş yerinde bir problemi varsa orasını bilemem."
"Anne!"
Melina odasına girip beni gördüğünde gülümsedi ve yanıma koştu.
"Kabağı göydün mü anne?"
"Bak orada."
Mama tabağını işaret etmiştim ancak kedi orada değildi.
"Yine kaçmış yayamaş."
Koşarak odadan çıktığında bende peşinden gittim. Benden önce mutfağa varmış ve Arsel'in kucağına atlamıştı.
Birlikte krep pişiriyorlardı.
Buraya gelince bir kez daha acıktığımı hissetmiştim.

Buraya gelince bir kez daha acıktığımı hissetmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin