Arsel gitti...
Vedalaşmadık bile, vedalaşamadık. Hiçbir şey söylemeden gitti. Bense ona sımsıkı sarılmak istesemde bunu eyleme dökemedim.
Tam anlamıyla saçmalıktan ibaret bir olan fikrim başımıza korkunç sorunlar açmıştı.
Milano 'da ki hayatımız artık yoktu. Peki Arsel yurt dışına çıkamadan işlerini nasıl halledecekti? Düşündükçe kalbim sıkışıyor ve kendime küfürler ediyordum. Ahh Mayk ben yine korkunç hatalar yaptım.
****
Meltem Hanım o sabah da, diğerlerinde olduğu gibi erken kalkmıştı.
Evdeki işlerin rutin işleyişini kontrol etmiş, kahvaltıda oğlu ve torununun en sevdiği yiyecekleri hazırlatmıştı.
Hiçbir geleneğin bozulmasını istemezdi. Tıpkı diğer sabahlarında ki gibi Arsel'in odasının kapısını sessizce tıklattı.
İçeriden tiz, tatlı bir ses geldi.
"Giyiin."
Gülümseyerek içeriye giren Meltem Hanım, yatağın içinde dağılmış saçlarıyla oturan torununu gördü, gözleri odanın içerinde Arsel'i aramıştı.
"Benim güzel meleğim uyanmış mı? Günaydın babaannesinin minik kelebeği."
"Günaydın."
Onu kucaklayıp yanaklarından koklaya koklaya öptü.
"Uyumuşta, büyümüş güzelleşmiş mi benim kızım?"
"Babam neyde?"
Meltem Hanım, Melina'nın sorusunu yanıtsız bırakmıştı ancak bu onu da meraklandırıyordu.
Telefonunu çıkartıp Arsel'i aradı, ulaşılamıyordu. Şarjının bittiğini düşünerek Melina ile birlikte aşağı indi.
"Dedesi bak ben bir kuş yakaladım.
"Hani nerede nerede?"
"İşte burada! Hadi hemen yiyelim onu!"
Melina'yı aralarına alıp gıdıklamaya başladıklarında evin içi şen kahkahalarla doldu. Bu evin çocuk kahkahalarına çok ihtiyacı vardı.
"Arsel kalkmadı mı?"
"Odasında değildi."
"Allah Allah, belki de hiç gelmemiştir."
"Geldiğini gördüm, akşam konuştuk biraz."
Ahmet Bey bir şey söylemeden kahvesini içmeye devam etti.
"Onda bir şey var Ahmet. Anlatmıyor ama biliyorum, bu sessizliği hayra alamet değil."
"Kuruntu yapıyorsun hayatım. Her zamanki Arsel işte."
Meltem Hanım memnuniyetsizce etrafına bakındı.
"Gazeteler yine gelmemiş. Kızlar gazeteler nerede kaldı?"
Evin çalışanları gazeteleri masanın köşesine bıraktı.
Meltem Hanım gazetelerden birine uzandı ve incelemeye başladı.
"Borsa yine yükselişte."
"Uzun bir süre böyle devam edeceğe benziyor."
"Aaa!"
"Ne oldu?!"
Gördüğü habere kitlenen Meltem Hanım'ın ağzı şaşkınlıktan açık kalmıştı.
"Ee Arsel bu! Yanındaki kız kim peki?!"
Dehşet içerisinde bir kocasına bir de gazeteye baktıktan sonra haberi Ahmet Bey'e gösterdi.
Arsel'in dün gece Senem ile restaurant çıkışında beraber çekilen fotoğrafı gazeteye düşmüştü.
"Kim bu kız sen tanıyor musun?"
"Geçici bir dalgadır, endişelenme."
"Ahmet saçmalama!"
Meltem Hanım endişeyle Melina'ya baktı.
"Bu konunun kapanması lazım. Onun böyle bir ortamda büyümesi ne demek sende biliyorsun...."
Ahmet Bey uzanıp karısının elini tuttu.
"Endişelenme bu kadar, geçer nasılsa. Hepsi geçiyor."
Hatırladığı şeyler canını sıkmıştı. Elini kocasının elinin altından çekerek ayağa kalktı.
"Ben bir içeriye bakayım."
Meltem Hanım gittikten sonra Ahmet Bey endişeyle Arsel'i aradı. O kızla görülmek gibi bir hatayı nasıl yapabilirdi?
Ona kızdan kurtulmasını söylerken o tam aksini yapıyordu ve kız neredeyse burnunun dibindeydi artık.
"Şu telefonun ne zaman açık olacak acaba Arsel efendi!"
****
Arsel İstanbul'a döndüğünde korkunç haldeydi. Çok uzun zamandır bu kadar uykusuz kalmamıştı ve uyuyamıyordu.
Kelimenin tam anlamıyla bitikleri yaşıyordu.
Havaalanının yakındalarındaki bir bara gidip oturdu.
Öfkesi hala geçmemişti. Kendine sert bir içki söyledi ve tek dikişte bitirip yeniledi.
Sakinleşme çabasına telefonun çalmasıyla ara verdi.
"Efendim?"
"Neredesin?"
Kimin aradığını görmek için ekranına baktı, numara kayıtlı değildi ama o arayanı tanımıştı.
"Senem?"
"Neredesin?!"
"Cehennemin dibindeyim gelmek ister misin?"
"Annen beni buldu."
Kısa bir sessizlik oldu. Arsel bardağındaki içkisini bitirip bir tane daha söyledi.
"Bir şey söyledi mi ?"
"Senin evli ve bir kızının olduğunu söyledi."
Arsel duydukları karşısında histerik bir kahkaha attı.
"Gülmeyi kes! Ne yapmaya çalışıyorsunuz bilmiyorum ama bu durum canımı sıkmaya başladı artık."
"Sakin ol, annem sevgilim olduğunu sanmıştır. Bizi nasıl beraber gördü merak etmiyor değilim tabi."
"Sen haberlere hiç bakmıyor musun?"
"İnan hiç vaktim olmadı tatlım. Son birkaç gündür yaşadıklarımı duysan aklını kaçırırsın."
Arsel, Senem ile çıkan haberini ararken karşısına kendi fotoğrafı altında sansasyonel başka bir haber çıkmıştı."Hass.ktir!"
"Buldun mu?"
"Senem seni sonra arayacağım ben tamam mı?"
Haberin detaylarına inemedi bile.
Avukatını arayıp haberin hemen kaldırılmasını söylesede kısa sürede çok fazla kişi tarafından okunmuştu.
Hala yayında olan siteler olup olmadığını kontrol ederken annesi aradı.
Onu meşgule atmak istemişti ancak Melina'yla ilgili arıyor olabileceği için açmak zorunda kaldı.
"Efendim anne?"
"Arsel neredesin?!"
Bu soruya küfürle karşılık vermemek için derin bir nefes aldı.
"Dışarıdayım ne oldu?"
"Rusya'da mısın?"
"Hayır 1 saat önce döndüm."
"Arsel ne yaptın sen?! Kiminle kavga ettin?! Hapse mi attılar seni?!"
"Anne sonra konuşalım bunları olur mu ? Kafam pek yerinde değil şu an."
"İçtin mi sen? Nerdesin şoförü göndereyim."
"Seni sonra arayacağım validem merak etme iyiyim."
Annesinin art arda gelen sorularıyla bunalan Arsel hiçbir soruya cevap vermeden telefonunu kapattı.
"Bir tane daha."
"Benden daha hızlıları da varmış demek. Arsel Özer..."
Kendisine seslenen adama dönüp bakan Arsel bu adamı başta tanıyamamıştı. Yüzüne anlamsızca birkaç saniye baktıktan sonra önce bu adamı sonrasında onu tanımasını sağlayan geceyi hatırladı ve gözlerini devirdi.
"Vaayy sorunlu erkek arkadaş. Bir sen eksiktin, tam oldu şu an."
"Seninle resmi bir tanışma yapamadık Arsel Bey ama nasılsa bundan sonra beni çok iyi tanıyacaksın. Adımı adın gibi ezbere bileceksin!"
Arsel bardağındaki içkisini bitirip umursamaz bakışlarla karşısındaki adamı süzdü.
"Bak kardeşim, sana ayıracak hiç vaktim yok. Keşke beni bulmak için harcadığın enerjiyi daha yararlı işlere kullansaydın. Hadi efendi efendi git, belanı benden bulma."
"Ne zaman gidip geleceğimi sana mı soracağım lan?! Senin ağır abi ayaklarının bana sökeceğini mi sandın!"
Arsel'in zaten geçmemiş olan öfkesi yeniden harlanıyordu. Elindeki bardağı sıktığını fark edince onu kendinden uzaklaştırdı.
"Senem'den uzak duracaksın duydun mu lan beni?! Bir daha bu kadar sakin uyarmam çizerim bir tarafını!"
Caner elindeki bıçağı gösterdiğinde Arsel kendisine yeniden getirilen içkisini bitirdi. Sonrasında yine olanlar olmuştu. Caner'in cümlesinin sonunda ne dediğini bile belki anlamamıştı, ancak yine öfkesinin esiri olmuştu.
Oturduğu sandalyeyi Caner'in üzerinde parçaladıktan sonra onu yerden kaldırıp birkaç yumruk attı. Onu güçlükle tutup kenara çeken birkaç kişi sayesinde Caner ayağa kalktı. Ancak kendisini tutanların ellerinden kurtulan Arsel onu yaka paça dışarı attı.
Caner ne olduğunu bile anlayamamıştı, yaşadığı beyin sarsıntıyla bir süre yerde oturup anlamsızca etrafına baktı. Arsel ise endişe verici bir sakinlikle geri dönmüş verdiği rahatsızlıktan dolayı özür dileyip zararı karşılayacağını temin ettikten sonra başka bir sandalyeye oturdu.
"Bir tane daha lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)
Romance• Bir Bulut Olsam'ın devam kitabıdır • • Macera kaldığı yerden +1 kişi ile devam ediyor 🐣 • Arven, güveni gün geçtikçe artıp, kendini daha iyi tanımak için eline geçen her fırsatı değerlendirmek isterken, hiç tanımadığı bir hayatın içinde kaybolmuş...