Hayatımın belli bir dönemini sürekli imkanlarımı ve sahip olduğum şeyleri sorgulayarak geçirdim.
Hep daha fazlasını istedim hayattan, hep daha iyi daha başarılı olmak istedim.
İstediğim her şeyi yaptım, her şeye sahibim. Yine de bir şeylerin eksikliğinden yakındığım zamanlar oluyor. Örneğin bana sırtını dönüp yatan Arsel...
Asla gardını indirmiyor.
Kendimi ona açıklayacağım, beni nasıl affedecek bilmiyorum. Zaten bunu isteyip istemediğinden de emin değilim.
Kendimi onun yerine koymaya çalışıyorum. Yaptığım şeyler gerçekten kötü.
Öyle kırıcı ve yıpratıcı ki. Söylediğim her şey aklımda.
Utanç duyuyorum bundan, neden yaptığımı düşünüyorum yine de kendimi haklı çıkaramıyorum.
Ben bile kendim için böyle düşünürken Arsel'den beni affetmesini nasıl isteyebilirim ki.
Bana sırtı dönüktü, sırtını bile ezbere biliyordum onun. Dokunmak istesemde yapamıyordum.
İki insan nasıl oluyorda hem bu kadar yakın hem de uzak olabiliyordu.
Telefonu sessizdeydi, gelen bildirimle ekranı açıldı ve karanlık odamızı aydınlattı.
Telefonuna uzanıp baktı.
O da uyumuyordu.
Bir şeyler yazdıktan sonra usulca bana döndü. Gözlerimi kapattım.
Üzerimi örttükten sonra yataktan kalktı ve kıyafet odasına gitti.
Gidiyordu.
Üzerini değiştirdiğini duyuyordum.
Sessizce odadan çıkacağında yataktan kalktım.
"Nereye?"
Eli kapıda, olduğu yere çivilenmişti.
"Biraz işim var yat sen."
Hızla yanına gidip onu kolundan tuttum.
"Arsel nereye gidiyorsun?"
"İşim var dedim Arven."
Bana benden nefret ediyormuş gibi bakıyordu. Elimi üzerinden çektim.
"Ona gidiyorsun değil mi? Başka biri var hayatında."
Arsel bezgince nefes aldı.
"Saçmalama."
"Gecenin bu saatinde eşini uyutup nereye gider bir insan?! Bana dürüst davran Arsel! En azından bu kadarını yap!"
Arsel kapıyı açtı ve hiçbir şey söylemeden çıktı.
"Nereye gidiyorsun dedim sana?!"
Peşinden koştum ve ondan önce dış kapıya varıp önünde durdum.
"Gidemezsin."
"Arven çekilir misin?"
Gözlerim dolmuştu o an. Yine iyi sabredebilmiştim.
"Buna dayanamıyorum artık. Senin yabancılaşmana, bana yabancıymışım gibi bakmana, hiçbir şey anlatmayışına dayanamıyorum. Bu şekilde yaşayamıyorum anlasana. Daha ne kadar sürecek cezam?"
"Kimseye cezalandırdığım falan yok."
"Hayatında başka biri var. Artık beni sevmiyorsun."
"Kendi kendini dolduruyorsun."
"Çünkü bana bir şey anlatmıyorsun! Hiç konuşmuyorsun! Hiç dokunmuyorsun!
Bir yabancıdan farksızsın, buna daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Kendi kendime konuşmaktan kafayı yiyeceğim artık!"
"Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin, kimse seni bunlara katlanman için zorlamıyor."
Arsel beni kenara iterek kapıyı açtı.
"Eğer gidersen, döndüğünde burada olmayacağım. Gitmemi istiyor musun?"
Arsel hiçbir şey söylemeden ifadesizce baktı bana.
"Ne istiyorsan yapabilirsin ."
Nefes alamamıştım sanki o an.
Gözyaşlarım art arda düşmüştü gözlerimden.
Onu durduramamıştım ve kalıp kalmamam da umrunda değildi.
Tüm gücüm çekiliyordu sanki kendimi koltuğa zar zor atıp hıçkıra hıçkıra ağladım.
Ve gelmedi, sabaha kadar o koltukta ağlayarak bekledim ama gelmedi...
Şimdi ne yapacaktım ben?
Zar zor koltuktan kalktım. Evdekiler uyanmıştı.
Semoş ile merdivenlerde karşılaştık.
"A-ah erken mi kalktın çocuğum sen? İyi misin? Bir şey mi oldu bu yüzünün gözünün hali ne?"
"Semoş Melina'nın eşyalarını toplar mısın?"
"Hayırdır inşallah nereye?"
"Gidiyoruz, buraya kadar."
"Amanııın ne diyorsun sen kızım?"
"Lütfen bir şey sorma olur mu? Ben odamdayım."
Aylak adımlarla odama çıkıp eşyalarımı toplamaya başladım.
Gitmemesi için blöf yapıyordum ama hiç oralı olmamıştı. Evimden de olmuştum artık.
Birkaç parça kıyafetimi valize doldurduktan sonra bir kağıt bir kalem bulup yazmaya başladım.
Gitmemi isteyen birine bıraktığım son mektubum.
******
Arsel<Günlerdir uyuyamıyordum, o gece de onlardan biriydi. Gözlerimi kapattığım anda gördüğüm tek şey Arven oluyordu hep.
Olanları unutmak mümkün değildi. Unutmak için ne kadar uğraştığımı kimse bilmiyordu. Onlara göre, ona göre kinciydim belkide.
Yine de hiçbir şey olmamış gibi davranamıyordum.
Uyumadığını biliyordum, benim gibi etrafı izlediğini biliyordum.
Gözlerimi kapatıp kendimi uyumaya zorladığımda telefonumun ekranı aydınlanmıştı.
Senem mesaj göndermişti.
Bu saatte bana yazdığına göre bir terslik vardı.
"Yanıma gelebilir misin? Seninle konuşmam gerekiyor çok önemli."
Arven'in uyuyup uyumadığına baktım. Gözleri kapalıydı, açık kalan sırtını örttürken sonra yataktan kalkıp üzerimi değiştirdim, tam çıkacakken yakalanmıştım ona.
Hayatımda başka biri olduğunu düşünüyordu.
Ona bunu düşündürecek kadar uzaklaşmıştık birbirimizden.
Halbuki tüm kalbim, aklım, benliğim ona aitti ve başka birinin olamazdı.
Ama o bunu anlamayacak kadar kızgındı. Bende kendimi açıklayamacak kadar bıkmıştım bu durumdan. Beni yine terk etmekle tehdit ediyordu.
Ne diyebilirdim ki? Belki de bir süre birbirimizi görmemek iyi gelecekti.
Evden çıktıktan sonra bir süre arabada bekledim.
Gerçekten gidecek miydin Arven?
Senem'den ikinci mesaj gelene kadar arabada bekledim.
"Geliyor musun?"
******
Yazardan<
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)
Romance• Bir Bulut Olsam'ın devam kitabıdır • • Macera kaldığı yerden +1 kişi ile devam ediyor 🐣 • Arven, güveni gün geçtikçe artıp, kendini daha iyi tanımak için eline geçen her fırsatı değerlendirmek isterken, hiç tanımadığı bir hayatın içinde kaybolmuş...