Kelebek Kadar Ömrümüz Var?-3

61 6 1
                                    

La'visa'ya geldik, kapının önü bir sürü gazeteciyle doluydu. Melina yürümek istemediği için Arsel'in kucağındaydı ve ona sımsıkı sarılıyordu.
Parlak ışıklar tahmin ettiğim gibi onu biraz korkutmuştu, bu yüzden gözlerini bir kere bile açmamıştı.
İçeriye girdikten sonra Arsel'i saran kolları biraz gevşedi.
"Bebeğim, artık gözlerini açabilirsin." Beni hiç umursamamıştı.
"Baba çok paylak. Gözleyim acıyoy."
"Bitti artık güzelim. Artık gözlerin acımayacak, hadi aç bakalım."
Gözlerini yavaşça araladıktan sonra endişeyle içeriyi inceledi.
"Çok büyük."
"Yürümek ister misin?"
Başını hayır anlamında sallayarak Arsel'e yeniden sarıldı.
Arsel elimi tuttu ve bana gülümsedi.
O da benim endişemin farkındaydı ama gülümsemesiyle bile bana huzur veriyordu.
Salona geçip içeride ki davetlilerle selamlaştık ve bize ayrılan yere oturduk. Melina kendisi için ayrılan sandalyeye geçmek istemediğinden Arsel'in kucağındaydı hala ve etrafa  endişe içinde bakıyordu.
"Zor kısmını atlattık. Artık rahatlayabilirsin."
"Her an çığlığı basıp gitmek istediğini haykırabilir."
Arsel kahkaha attı.
"Neden böyle düşünüyorsun?"
"Çünkü ben böyle yapıyordum."
Gözümün önüne düşen saçımı nazikçe geriye itti.
"Hiçbir huyumu almayıp da bunu almışsa eğer gerçekten çok kırılırım."
Elini belime koydu ve omzundan öptü.
"Kırılma sevgilim, sonrakiler sana benzer."
"Bakıyorum da ikinci çocuk için pek bir heveslisin."
"Kendim için bir şey istiyorsam ne olayım. Bir çocuğumuz da sana benzesin diye dedim. O kadar kahrını çekiyorsun sonuçta."
"Sağol ya."
Güldüm.
"Bence bu söylediğine sende inanmıyorsun."
"Baba şu!"
Ben çantadan biberonu çıkartırken masamıza bir adam geldi.
"İyi akşamlar."
"İyi akşamlar."
"Küçük Özer ile tanışabilmek ne büyük mutluluk. Maşallah, kocaman olmuş."
Adamın eşi Melina'ya bakıp onunla konuşmaya başladı.
"Özür dilerim, size kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Erdinç Soylu, modacıyım."
Nazikçe yanındaki güzel giyimli kadını göstererek konuşmaya devam etti.
"Size eşimi tanıştırayım. Hem hayat, hem de iş ortağım Zeynep."
"Memnum oldum."
Çantayla işim bitikten sonra tanışmaya dahil olabilmiştim. Kadının elini bir süre havada bekletmem kabalık olmuştu. Bu yüzden onları
masamıza davet ettik.
"Evlendiğiniz sırada yaptığınız çekimlerden halâ sıkça söz ediliyor. Beklenenin aksine yeni birini hala göremedik."
"Bunu devam ettirmeyi hiç düşünmedik açıkçası..."
"Ah anlıyorum ama yanılmıyorsam sizin zaten böyle bir geçmişiniz vardı, bazı dergilerde yer aldığınızı hatırlıyorum."
"Evet, evlenmeden önce bazı markalarla çalışıyordum ama devam etmedim."
"Devam etmenizi isterdim, yoksa Arsel Bey karşı mı çıkıyor?"
Adam hafifçe gülerek tabağından bir lokma aldı. Arsel ile göz göze geldik, başından beri konuşmaya bilerek dahil olmuyordu ancak böyle bir taş gelmesini ikimizde beklemiyorduk.
"Ne münasebet, Arsel beni her konuda destekler. Ben isteseydim eğer emin olun onunda en iyisini biz yapardık, kocam ve ben!"
Arsel'e bakıp gülümsedim ve onu nazikçe dudaklarından öptüm.
"Biliyorum biliyorum. Takılıyorum canım, alınma hemen."
Yaaa ne demezsiniz...
"Yeni bir koleksiyon çıkartıyorum. Önümüzdeki ay ilk parçalarını satışa sunacağımı ve bunları sergileyecek birine ihtiyacım var. İnanır mısın yeni mankenlerin hiçbirinde iş yok, ruh yok bir kere ruh!"
Erdinç Bey'in gereksiz yükselmeleri Melina'yı korkutmuştu.
"Müsadenizle..."
Sohbetten ve adamdan rahatsız olduğunu hissettiğim sevgili kocam Melina'yı dolaştırmak için yanımızdan ayrıldı.
"Seninle çalışmayı çok isterim Arven."
Adam uzanıp elime dokunmak istedi. İrkilerek geri çekildim.
"İnan bana, bu ikimiz içinde hayatımızın fırsatı olabilir ."
Elimi çekip kaşlarımı çattım. Yaptığı saçmalığı idrak eden Erdinç Bey utançla gözlerini kaçırdı.
Arsel nereye gittin?
"Erdinçciğim sen biraz fazla mı içtin?"
"Hayatımm, şimdi sırası mı?"
Gözlerim salonun içinde telaşla onları arıyordu, hiçbir yerde yoktular.
"Eğer kocan izin vermiyorsa onunla konuşabilirim."
"Ne münasebet Erdinç Bey. Bu ne saçma ithamlar böyle?!"
"Öyleyse bir düşün, kartımı al. Günün her saati telefonum açık."
"Malesef bununla ilgilenmiyorum. İzninizle..."
Masadan ayrılıp onları bulmak için terasa çıktım. Tahmin ettiğim gibi buradalardı.
Birlikte gökyüzündeki yıldızlara bakıyorlardı ve Melina kendi uydurduğu bir şarkıyı söylüyordu.
"Merhaba."
"Merhaba."
"Anne bak, o yıldızda biy çocuk yaşıyoymuş."
Gülümseyip onu yanağından öptüm. Arsel tatsızdı.
Elimi omzuna koyup ona gülümsedim.
"Söylediklerini ciddiye almadım."
"Biliyorum."
Elini belime koydu.
"Arven sana bunu hiç sormadım, bunun için gerçekten üzgünüm."
"Neyi?"
"Melina doğduktan sonra bütün hayatın sadece biz olduk. Bizim dışımızda hiçbir şeyle ilgilenmedin. Şimdi kızımız büyüdü ve sen hala bizim için çabalıyorsun. Çalışmaya devam etmek ister miydin?"
"Baba ineceğim!"
Arsel onu yere bıraktıktan sonra ikimizde gözlerimizle takip etmeye başladık.
"Ben mutluyum Arsel."
"İleride, geçmişe dönüp baktığın zaman keşke demeni istemiyorum."
"Bunları neden anlatıyorsun? Keşke dememi gerektiren hiçbir şey yok ki. Ben hayatımın her anını sen ve kızımızla dolu dolu yaşıyorum."
Ellerimden tuttu ve parmak uçlarımdan öptü.
"Yanılıyorsun sarışınım."
Bir süre sessizlik oldu.
"Eğer çalışmak istersen seni her anlamda destekleyeceğimi bilmeni istiyorum. Melina için endişelenmene gerek yok. Bir yolunu bulacağımızı biliyorum ve..."
"Ahh Arsel..."
Ona sarılıp dudaklarından öptüm. Adamın söylediği şey gerçekten canını sıkmıştı.
"Siz benim için bir engel değilsiniz. Tüm zamanı size ayırmaktan mutluyum."
Onu öpmeye devam ettim, ama biraz daha devam edersek iş başka boyutlara taşınacaktı.
"Hadi dönelim."
****
Davete katılan ailelerin fotoğraf çektirdiği alanda bir fotoğraf çektirip evimize döndük.
Fotoğrafımızı görünce kalbim de çiçekler açmıştı sanki. Artık tamamen bir aileydik, ne de güzeldik.
Melina yolda uyuyakaldı. Hangi bebek araba yolculuğuna dayanabilirdi ki.
Onu, üzerini değiştirip yatağına yatırdım.
Hafif çalan klasik müzikle uykusunun derinleşmesini beklerken Arsel sessizce yanımıza geldi.
Gömleğinin düğmeleri yarım yamalak açıktı ve saçları dağılmış haldeydi.
"Sanırım gece boyunca uyanmaz."
"Bende böyle uyuyabilmeyi isterdim."
"Yardımcı olabilirim babacık."
Arsel ses tonumdaki daveti anlayıp gülümsemişti.
Melina'nın odasından çıktıktan sonra kendi odamıza geçtik. Yatağın ucuna oturmuş eziyet veren topuklularımdan kurtulmaya çalışırken o kapıya yaslanmış beni izliyordu.
"Bana neden öyle bakıyorsun?"
"Hiç, geçmişe gittim de."
"Yaa, ne geldi aklına?"
Hınzır bir gülümseme yayıldı yüzüne ve yanıma oturdu.
"Gelinliğinin fermuarını açamamıştın..."
Eli boynumda gezinip omuzumu okşadı.
"O geceyi hatırlaman şaşırtıcı, çok sarhoştun."
"Seninle olan hiçbir şeyi unutmuyorum."
Kapalı kalan birkaç düğmesini açtım. Gömleğinden tamamen kurtulduğunda elbisemin askılarını omuzlarımdan indirdi. Elleri boynumdaydı.
"Yorgun olduğunu sanıyordum."
"Artık değilim."
Soğuk parmakları boynumdan aşağı kayarak göğüslerime ulaştığında beni delirmişçesine öpüyordu.
"Pantolonun hala üzerinde."
Biraz doğrulup pantolonun düğmesini açtığım sıradan bebek telsizinden bir ses yükselmişti.
"Babaaa!"

✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin