Değiştirdin Kanımı Koydun Zehrini-10

49 5 0
                                    

"Arsel! Arsel bak!"
Elimde telefonum heyecanla merdivenlerden üçer üçer indim ve gelen maili Arsel'e bir an önce gösterebilmek için yanına koştum.
"Sakin ol düşeceksin."
Melina da benim koştuğumu görünce koşmaya başladı.
"Annee!"
"Bak!"
Arsel'e mesajı gösterim. Melina bacağıma sarıldı.
"Dur anneciğim."
Mesajı okuduktan sonra gözlerini kırpıştırarak bana baktı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı ve beni kucaklayıp etrafında döndürdü.
"Bu kadar çabuk çağıracaklarını hiç düşünmedim. Öyle heyecanlıyım ki!"
"Senden daha iyisini mi bulacaklar?"
"Baba kucak."
Arsel'in beni kucakladığını gören Melina elbette babasını kıskanmıştı.
Arsel onu kucağına aldı ve beni yanağımdan öptü.
"Tebrikler sarışınım."
İkisine de sımsıkı sarıldığımda Ece bahçe kapısından içeri giriyordu.
"Özers fam neler oluyor bakalım?"
"İlk defileme hazırım Ece! Artık New York düşünsün!"
"Şaka yapıyorsun, aman Tanrım!"
Ece ile her zaman ki abartılı sevinçlerimizden birini gerçekleştirirken çocuklarımız bize şaşkınca bakıyordu.
"Buraya uzak olmaması çok iyi. Yolculuk sırasında yorulmayacaksın."-E
"Size de uzak olmayacağım!"
Arsel'in elini tuttum. O kadar mutluydum ki bunu tarif edebilecek kelime bulamıyordum.
"Anne ne oldu?"
Melina minicik elleriyle bana dokunmuş merakla bakıyordu.
Onu Arsel'in kucağından alıp öptüm.
"Annecik artık çalışmaya başlayacak. Beni televizyondan izleyebileceksin bebeğim."
Televizyonu işaret etti ve "Onun içine mi giyeceksin?" Dedi.
"Hayır bebeğim, sence de oraya girmek için fazla büyük değil miyim?"
"Peki ne kadar sürecek? Yani orada ne kadar kalacaksın?"-D
"Bu iki günlük bir program ama hazırlık için bir gün erken gideceğiz."
"Üç gün demek. Güzel idare edilebilir."-D
Doruk, meyve tabağından bir elma seçip koca bir ısırık aldı ve Ece'nin omuzuna kolunu atıp onu kendine çekti.
Keşke bunu söyleyen Arsel olsaydı. İdare edilebilir olup olmadığı hakkında onun düşünceleri daha önemliydi.
"Tabi, üç gündür nedir ki?"
****
Ece ve Doruk o gece Türkiye'ye döndüler.
Melina'yı uyuttuktan sonra biz de uyumak üzere yatağımızda uzanırken Arsel'e o soruyu yeniden sordum.
"Bunun senin için sorun olmayacağından eminsin değil mi? Perşembe akşamı gideceğim, en iyi ihtimalle pazar akşamı burada olacağım. İstersen onu kreşe cuma günü başlatabiliriz."
"Okula cuma günü başlanır mı hiç?"
Sesi uykuluydu ve benimle konuşurken gözleri kapalıydı.
"Saçma biliyorum. Nasıl rahat edeceğiniz benim için en önemlisi."
"Baş edebilirim, merak etme."
"Gerçekten mi?"
"Elbette. Bizim kızımızdan söz ediyoruz, ona bakamayacaksam babası olmamın ne anlamı var ki?"
İçime su serpilmişti, sevinçle onu öptüm.
"Böyle düşünmene çok sevindim. Öyleyse harika bir baba kız hafta sonu sizi bekliyor."
Arsel sessiz kaldı. Onun az konuşmasına alışkındım ama bu konuda beni rahatlatacak daha fazla şey söylemesini isterdim.
Bilmiyorum, sanırım çok şey istiyorum.
Sorun olmayacağını zaten söyledi, bundan ötesi olabilir mi?
****
Yazardan<
Perşembe günü gelip çattığında Arsel de Arven de oldukça gergindi.
"Umarım bir şeyimi unutmamışımdır. Kesin unutacağım ama umarım önemli bir şey değildir."
Arsel yatağa uzanmış bir sağa bir sola stresle koşuşturan Arven'i izliyordu.
"Unutursan satın alırsın."
"Ya satın alamayacağım bir şeyi unutursam."
"Bebeğim, biliyorsun ki çalışmak için burada kalmalıyım ama endişelenme seni her saat başı arayacağım."
Arven'in cümlede ki imayı anlaması bir iki saniye sürmüştü, güldü. Neredeyse tüm stresi uçup gitmişti.
Valizinin ağzını kapatırken Arsel onu belinden tuttu ve kucağına oturttu. Ona susamışçasına tutkuyla dudaklarından öpüyordu.
"Birkaç dakika!"
"Uçağı kaçıracağım ."
"Senin için uçağı hazırlatabilirim."
"İlk günden dikkat çekmek istemiyorum."
Arsel öpmeye devam etmek istemişti ama Arven geri çekildi.
"Biraz daha devam edersek önüne geçemeyeceğiz, gitmem gerekiyor."
Arven onun elleri arasından sıyrılıp valizini aldı. Kapıdan çıkmadan önce hevesi kursağında kalan Arsel'e baktı.
"Hadi sevgilim."
****
Arsel havaalanına Melina ile birlikte gitmişti.
Arven'in birdenbire ortadan kaybolmasını yadırgayacağını bildiklerinden ona durumu usulünce anlatmışlardı.
Durumu aklı erdiğince anlayan Melina yol boyunca şehrin ışıklarını izlediğinden annesinin gidişini pek umursamamıştı.
Uçağın anonsu yapılınca vedalaşma vakti geldi.
"Sanırım uzun zaman sonra ki ilk ayrılığımız. Ağlamak istemiyorum..."
"Yapma lütfen, 3 gün sonra yine bizimlesin. Seni heyecanla bekliyor olacağız."
Arven Arsel'e sıkı sıkı sarıldı ve sonra Melina'yı kucaklayıp koklayarak öptü.
"Bir problem olursa mutlaka ara Arsel. Saat hiç önemli değil, gerekirse her şeyi bırakıp gelirim."
"Sen sadece işine odaklan. Bizi dert etme."
Onları son kez öpüp güvenliğe doğru ilerledi Arven.
İlk ayrılık gerçekten zordu.
Güvenlikten geçip gözden kaybolana kadar birlikte el sallamışlardı, sonrasında Arsel ve Melina arabaya döndüler.
O dakikaya kadar hiç sorun çıkarmayan Melina, arabaya bindiği an ağlamaya başlamıştı.
"Baba, annemi oyada unuttuk!"
****
Arsel<
Havaalanından eve gelene kadar ne söylersem söyleyeyim hiç susmadı.
Bir ara arabayı kenara çekip onunla göz teması kurabilmek için yanıma oturmasına izin verdim ama o bile işe yaramadı.
Eve geldiğimizde de ağlamaya devam etti.
Onu kucağımda gezdirdim, en sevdiği oyuncağını getirdim, televizyondan sevdiği çizgi filmi açtım ama nafile...
Kendini yırtarcasına ağlıyordu ve ben onunla hiçbir şekilde iletişim kuramıyordum.
"Melina lütfen artık ağlama. Bunu seninle konuşmuştuk, annenin çalışması gerekiyor ama bak ben buradayım, yanındayım."
Dinlemiyordu, hiçbir şekilde...
Hiçbir şey yapmadan bir süre onu izleyip kendimi koltuğa bıraktım.
Yüzümü ellerime yaslayıp ağlamasını duymamaya çalışırken birdenbire susmuştu.
Onun ani sessizliği beni korkutmuştu. Hemen ona baktığım sırada peluş tavşanını kulağından tutup sürükleyerek yanıma geliyordu. Koltuğa tırmanıp kucağıma yattı.
"Uykun mu geldi baba ?"
Ağzında emzik olduğu için konuşmuyordu.
Islak gözlerini ovuşturup elimi tuttu.
"Hadi uyuyalım güzel kızım."
Onu sıkıca sarıp odasına çıkardım. Yatağına yatırmak istediğimdeyse yine bir ağlama krizi tutmuştu ve katiyen yatağında yatmak istemiyordu.
"Baba gitme."
"Bir yere gitmiyorum Melina buradayım."
Üzerine örttüğümüz battaniyesini kaldırdı ve küçük elleriyle yatağına vurdu. Ne istediğini şimdi anlayabilmiştim.
"Bebeğim, ben oraya sığamam ama..."
Yeniden ağlamaya başlamıştı.
Başım Melina'nın tiz çığlıklarından çatlamak üzereydi artık.
Mecburen yanına uzandım. Yatağa sığamadığım için ayaklarımı yataktan aşağı sarkıtıyordum. Göğsüme uzandı ve anında gözlerini kapattı. Artık kalkmamda imkansızdı.
Belli oldu, Arven'in yokluğunda ki ilk gecem uykusuz ve rahatsız geçecekti. Tüm bu olumsuzluklara rağmen güzel bir şey vardı ki, o da göğsümde melekler gibi uyuyan Melina'ydı.
O rahat ve mutlu olacaksa her şey katlanılabilirdi.

✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin