Zaman-1

187 7 7
                                    

*3 Yıl Sonra*
Milano'da ılık bir sonbahar akşamı. Ağaçlar yapraklarıyla vedalaşırken doğa yavaş yavaş uykuya çekiliyor.
Günlerden Salı, ömrün bilmem kaçıncı günü. Ya o değilde, insanların kaç yaşında olduklarını yılla değilde ay ile söylediklerini bir düşünsenize.
"Ne kadarlıksınız efendim?"
"Kız bir tahmin et hadi bakayım kaç aylık gösteriyorum?"
Korkunç olurdu değil mi? Bunları size 36. ayını geride bırakan biricik kızım Melina'yı uyuturken anlatıyorum. Bakın onun yaşını hala ay ile söylüyorum ve bu garipsenmiyor. Tüm bunlara nasıl alıştık acaba?
Melina doğduktan sonra Arsel ile birlikte, hayalimiz olan her şeyi gerçekleştirdik sayılır. Sayılır diyorum, çünkü onunla olduğum her saniye başka bir şeyin hayalini kuruyorum. Aslında çoğu zaman onun yanımda olmasını hayal ediyorum.
İki yıl içersinde şirketi batma noktasından tekrar altın günlerine döndürdü. Üstelik bunu hiç kimseden yardım almadan yaptı. Bir süre sürekli Türkiye'ye gitmesi gerekiyordu ama artık tamamen yanımızda ve onun varlığının huzurunu tarif edemiyorum. Ha bir de bu küçük fıstığın...
Ahh size söylemem gerekiyor. Çocuk sahibi olmak sandığımdan çok daha zor bir şeymiş. Bazen onu hayatın bütün kötülüklerine karşı  hazır bir şekilde yetiştirememekten korkuyor ve ağlıyorum. Hayat bu, siz de biliyorsunuz ki ebeveynler çocuklarının her zaman yanında olmayacak. Zamanı geldiğinde kendi başına ayakta durmayı öğrenmeleri gerekiyor.
Ama benim meleğim konuşmayı bile yeni öğrendi 🥺
İnanabiliyor musunuz 9 ay karnımda taşımış ve o kadar saat sancı çekmiş olmam yetmiyormuş gibi tüm huylarını babasından aldı ve ilk söylediği kelime baba oldu.
Kıskanmıyorum arkadaşlar yok öyle bir şey...
Ama insaf be kızım, bunların hatrı için biraz çaba gösterebilirsin değil mi?
Şaka bir yana bu durumdan çok memnunum. Melina'nın şu an bile baba düşkünü olması Arsel'in korkusunu bir nebze olsa azaltmasını sağlayacak diye umuyorum. Siz sormadan cevaplayayım, Arsel yine bildiğiniz gibi.
Hani size Melina doğduktan sonra Arsel'in tüm korkularını yenebileceğini, her şeyin düzelebileceğini söylemiştim ya, ben o ihtimale karşı olan inancımı kaybettim. Bir ben, bir de Dr. Ela böyle yıkılmıştır herhalde.
Çabasını görüyor ve ilerlemesini takdir ediyorum ama onunla aynı ortamda olsanız çocuk başkasınınmış gibi olan gerginliğiyle eminim sizi de etkileyecektir.
***
Yazardan<

"Biliyor musun? Sanırım eski formuma döndüm."
Arsel, aynanın karşısında kendine bakan Arven'i baştan aşağı inceleyip gülümsedi.
"Bence eskisinden çok daha güzelsin."
"Yalancı."
Arsel yattığı yerden kalkıp Arven'i kolundan tutup yatağa çekti. Kolları belini sararken boynundan öptü.
"Bak kollarımın yarısı boş kalıyor."
"Doğru. En son ne zaman doldurmuştum?"
Arven'in Gözünün önüne düşen bir tutam saçı geriye ittirerek konuştu Arsel.
"Bilmem, Melina doğmadan önce olabilir."
"Ne? O zaman daha mı şişmandım yani!"
"Hayır hayır hamile olduğun zamanı kastetmiştim."
"Çok kötüsün."
Arsel, Arven'i öpmek üzere yaklaştığında bir ağlama sesi odada yankılandı .
"Birileri babasını özlemiş görünüyor ."
"Yine mi sıra bende?"
"Evet."
"Anlamıyorum, sıra nasıl sürekli bende oluyor?"
Arven, Arsel'i dudaklarından öptü ve gülümsedi.
"Biraz hile karıştırıyor olabilirim."
"Biliyorum."
"Hadi aşkım lütfeeen. Ben bizim için bir şeyler hazırlayayım, sende kızımızın karnını doyur. Lütfen yemeğini bitirmesini sağla."
Arven odadan çıktıktan sonra Arsel çaresizce arkasına baktı.
"Hangimiz kandırıldı bu durumda?"
****
"Biliyorum, kesinlikle tadı korkunç bir şey ama bunu yemek zorundasın. Hadi aç ağzını..."
Arsel, kaseden bir kaşık almış Melina'ya yedirmeye çalışırken bir yandan Arven'in gelip gelmediğini kontrol ediyordu.
"Melina aç ağzını, uçak geliyor bak. Hanimiş uçak?"
Yemek dolu kaşıktan Melina hariç her şey bir hayli nasibini almış durumdaydı.
Arsel kaşığı kasenin içine bırakıp sıkıntıyla yüzünü ovuşturdu.
"Güzelim, eğer hemen bu mamayı yemezsen annen ikimizi de çiğ çiğ yiyecek anlıyor musun?"
Melina, Arsel'in hareketlerine sanki dalga geçiyormuşçasına kahkalarla karşılık veriyordu.
"Annem yemeğimi yey?"
"Hayır annen beni yer. O yüzden bunu bitirmen gerekiyor."
"Baba uçak!"
"Tamam hadi uçak geliyooor ama neden bu küçük kız ağzını açmıyor?"
Arsel bezgince kaşığı indirdi.
"Sende haklısın kızım, manyak mı bu uçak senin ağzına girecek?"
"Baba manyak dedi!"
"Hayır lütfen sen söyleme Melina. O kötü bir kelime."
"Baba kötü kelime söyleme!"
"Haklısın güzelim bende söylememeliydim. Hadi şimdi yemeğini ye."
"İştemiyoyum."
"Ama hiç şans vermiyorsun, sadece birkaç kaşık."
Arven'in birden içeriye girmesiyle Melina'nin ittirdiği tabakta ne varsa doğruca Arsel'in üzerine döküldü.
"Nasıl gidiyor? Aman Allahım bu ne hal böyle? Aşkım yemeği Melina yiyecekti kıyafetleriniz değil."
Arven, Melina'yı kucaklayıp üzerini temizledi.
"Tek bir kaşık bile yemedi. Nasıl bir inat anlamıyorum."
"Bana hiç yabancı gelmiyor nedense."
Arven'in imalı bakışları Arsel'in üzerinde dolaştı.
"Anne, babam manyak dedi."
"Seni küçük ispiyoncu."
"Melinacığım, öyle kelimeler söylemiyoruz. Baban yanlışlıkla söylemiş olmalı. Sevgilim, hadi üzerini değiştir, yemek birazdan hazır olacak."
Arsel üzerine baktığında en az Melina kadar pislendiğini görmüştü.
"Bunu ne zaman yaptın?"
Melina yeniden gülmeye başlamıştı, hala Arsel'in şaka yaptığını sanıyordu.
"Merak etme bir daha ki sefere daha iyi olacak."
***
Arven<
Arsel üzerini değiştirip geri döndüğünde Melina tabağında ki yemeğin bir çoğunu yemişti. Bu görüntü karşısında şaşkınlık ve öfke harmanlanması içindeki tepkisini gizleyemedi.
"Söylediğinden beri uğraşıyorum, ne halde olduğumu sen gördün!"
"Sakin ol hayatım, belli ki kızımız sana naz yapıyor."
"Bir de bana hiç benzemedi diyorsun."
"Ne zaman naz yaptım ben?"
"Ne zaman yapmadın?"
Melina'yı oynaması için oyun halısının üzerine bıraktıktan sonra masaya oturduk.
"Bir kere sayıca senden üstünüz."
"Bu beni bastırabileceğiniz anlamına gelmiyor. Ben ikinizede yeterim."
Arsel'i taklit edip yemeğimi yemeğe başladım.
O ise durgundu.
"Neden yemiyorsun?"
"İştahım kaçtı."
"Ah yapma aşkım, bu bir yenilgi değil."
Gözlerini devirdi, yerde oyuncaklarıyla meşgul olan Melina'yı kucağına aldı ve masaya geri döndü.
"Benim için bir kaşık yiyeceksin."
"Yeterince doyduğunu düşünüyorum."
"Bir kaşık için yeri vardır."
Melina'yı göbeğinden gıdıklayıp kaşığı ağzına uzattı.
Ama ben kızımı biliyorum, doyduysa hiçbir kuvvet ona o yemeği yediremezdi.
Gıdıklanmasıyla birlikte ağzını açan Melina'nın ağzına fırsattan istifade yemeği sokuşturan Arsel, tam zafer ilanı yapacaktı ki Melina'nın yemek kokteylinin hedefi oldu.
Yemeğin hepsini Arsel'in yüzüne püskürtmüştü ve sanki onun sabrını sınarcasına kıkır kıkır gülüyordu.
Arsel, Melina'yı bana uzattı.
"Aşkım..."
"Lütfen bir şey söyleme."
Temizlenmek için odadan çıkınca ikimiz yalnız kaldık, Melina hala gülüyordu.
"Hiç komik değil, ben gülmüyorum. Hem babanı da çok kızdırdın."
"Baba kıjdı mı?"
Dudaklarını büküp Arsel'in arkasından baktı ve ağlamaya başladı. Bir akşam yemeği rutinimiz de bu şekilde sonlanmıştı.

 Bir akşam yemeği rutinimiz de bu şekilde sonlanmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin