Yazardan<
Önünde yığılmış dosyalardan kafasını kaldırmadan, çalınan kapısına karşılık verdi.
"Girin."
"Arsel Bey, Marco Ruperts sizi görmek istiyor. Önemli bir konu olduğunu söyledi."
"Gelsin."
Sekreterinin ardından beyaz takım elbiseli uzun boylu sarışın bir adam endişeyle odaya girdi.
"Bay Ozer..."
"Hoşgeldiniz."
"Pek hoş değilim, bu olanlar, çok üzgünüm. Şimdi biz ne yapacak?"
Arsel önünde ki dosyayı kapatıp arkasına yaslandı.
"Neyden bahsettiğinizi bilmiyorum."
"Oh hayır aslında biliyor, sen bana güven arkadaş. Biz aynı tarafta."
Masanın üzerindeki biriken dosyalada şöyle bir göz gezdirdikten sonra yeniden Arsel'e baktı.
"Siz biliyor mu? Bunu kim yaptı?"
"Hayır."
"Biz nasıl öğrenecek, çok az vakit kaldı."
"Bay Ruperts konuyla ilgilendiğimi bilmenizi istiyorum fakat..."
"Lütfen marco de."
"Adil bir anlaşma olması için çabalıyoruz, hepimiz."
Adamın anlamadığını belli eden bakışlarını Arsel güven verici bir gülümseme ile karşıladı.
"Andrà tutto bene Marco."
(Her şey iyi olacak Marco.)
Adam hala gergindi ama biraz daha sakince derin bir nefes aldı.
"Nasıl söyleyeceğim? Ah buldum, bu ihale için çok para harcadı ben ve babam. Kazanmak zorunda, sen anlıyor beni?"
Arsel sakallarını karıştırıp az öncekine kıyasla daha rahat konuşan ve kendisine açıkça meydan okuyan Marco'ya baktı.
"Bunu kazanmak zorunda."
"Ziyaretiniz için çok teşekkürler, gördüğünüz gibi biraz yoğunum, sizinle daha boş bir zamanda tekrar görüşeceğim."
"Ah okey. Ci vediamo amico!"
(Görüşürüz dostum!)
Adam aceleyle odadan çıktıktan hemen sonra Arsel'in talimatıyla başka bir adam girdi.
"Buyrun Arsel Bey?"
Arsel başını imzalamakla meşgul olduğu kağıtlardan kaldırmadan "Az önce çıkan adamı takip etmeni istiyorum Ali." dedi.
Adam onaylarcasına başını salladı.
"Adı sanı nedir?"
"Marco Ruperts, yalnız dikkatli olmalısın, bu adamın g.tünde bile gözü var. Her zaman ki usuller işe yaramayabilir."
Bir sayfa daha çevirdi ve hızla yazılanlara göz gezdirdi.
"Özellikle öğrenmemi istediğiniz bir şey var mıydı Arsel Bey?"
"Kiminle görüştüğünü, nereye gittiğini hangi adamlarla işbirliği yaptığını hatta Ali, günde kaç kez göz kırptığını bile bilmek istiyorum."
Kağıtlardan gözlerini ayırıp Ali'ye dikkatle baktı.
"Malum, stresli anlarda insanın en çok yaptığı şey bu."
"Anladım efendim, siz merak etmeyin, izninizle..."
Adam gittikten sonra Arsel alnını ovuşturarak arkasına yaslandı.
****
Arven<
Sabah uyandığımda Arsel çoktan gitmişti, dün olanlardan sonra pek konuşmadık, daha doğrusu hiç konuşmadık. İleri gittiğimin farkındayım ama uzatmanın da bir gereği olduğunu düşünmüyorum.
Yine de bu durum bir süre daha can sıkıcı olmaya devam edeceğe benziyor.
Yatakta tembellik etmeyi bırakıp Melina ve kendime kahvaltı için bir şeyler hazırladım.
O benden sonra uyanmış ve ben kahvaltıyı hazırlarken yeni kedimiz Kabak ile oynamıştı.
Kavga gürültü güçlükle yaptırdığım kahvaltısının ardından kreş araştırması için dışarı çıktık. Günüm zor başlamıştı, aynı zorlukla da devam ediyordu.
Birkaç okul gezdik, birçoğu iyi eğitim veren yerlerdi ancak içime sinmeyen bir şey vardı.
Bir diğer sorun da; Melina'nın arabasına binmek istememesiydi.
Yanımda yürümek istiyordu ama onun gitmek istediği yer ile benim gitmek istediğim yer sürekli farklıydı. Bu durum beni çıldırttığı kadar onu keyiflendiriyordu.Hazırladığım kreş listesinde ki bakmadığım yerler için doğru zamanın bugün olup olmadığını düşünürken tesadüfen karşılaştığım bir okulda durduk.
Daha doğru elindeki tavşanın gerçek hali gibi hızla bir sağa bir sola koşturan Melina bir parka girmişti.
Oyuncaklarını ilgiyle karıştırırken buranın bir kreş olduğunu anlamam çok uzun sürmedi.
Yetkililerden bir tanesi sıcacık gülümsemesiyle bize yaklaştı.
"Ciao ragazze."
(Merhaba kızlar.)
"Ciao."
"Anne bak!"
Melina uzun saçlı bir bebeği saçından tutmuş heyacanla bana gösterirken ondan daha heyecanlı olan kadın bana bir adım daha yaklaştı.
"Ah demek Türksünüz."
"Evet."
"Afedersiniz kendimi tanıtmadım ben Türkan Erdal. Buranın müdiresi ve okul öncesi öğretmeniyim."
"Memnun oldum ben Arven Özer, o da kızım Melina."
"Çok memnun oldum."
İsminin Türkan olduğunu öğrendiğim kadın şefkatle Melina'nın başını okşadı ve ilgisini çekebilecek başka oyuncaklar gösterdi.
"Size nasıl yardımcı olabilirim?"
Türkan Hanım ile okulun imkanlarını ve kendi isteklerimi konuştum.
Sabahtan beri gezdiğim okullar içerisinde en güzeli burasıydı, öte yandan okulunu Melina'nın seçmesi alışma sürecini daha kolay atlatmamızı sağlayabilirdi. En azından ben öyle olmasını umuyorum.
*****
Akşam yemeği için eve erken döndük. Masanın hazırlanmasında yardım ederken bir yandan Arsel'in annesi ile konuşuyordum.
"Uygun bir okul bulabildik evet, daha doğrusu Melina buldu."
"Daha iyi ya, onun sevmesi her şeyden daha önemli."
"Tabi öyle, şimdilik bir sorun yaratacağa benzemiyor bekleyip göreceğiz."
"Umarım zorlanmazsınız, Arsel kreşe gitmeyi severdi Allah'tan ama Eylül kıyameti koparırdı. Dua edelim de Melina bu yönden halasına çekmemiş olsun."
Melina hiçbir yönden Eylül'e benzemese çok sevinirim aslında.
"Umarım."
"Arsel'im nasıl? Huysuzluk yapıyor mu yine?"
Allah'ım bu kadının da oğlunu hala bebek gibi sevişi yok mu öldürüyor beni? Acaba Melina büyüdüğünde ben de mi böyle olacağım?
"Hayır gayet iyi merak etmeyin. Birazdan gelir o da."
"Arvenciğim aslında seninle konuşmak istediğim başka bir konu vardı."
Kapıdaki tıkırtıyı duyunca Arsel'in geldiğini anladım.
"Ben geldim."
"Hoşgeldin hayatım."
"Arsel mi geldi?"
"Evet, siz bir şey söyleyecektiniz, dinliyorum."
"Neyse, Arsel gelmiş madem başka zaman konuşuruz."
"Tabi, vereyim isterseniz konuşacak mısınız?"
"Hayır, selam söyle öpüyorum hepinizi."
"Bizde seni öpüyoruz görüşürüz."
Meltem Hanım'ın apar topar telefonu kapatmasını biraz garipsemiş olsam da konunun Arsel ile ilgili olduğunu anladığımda sebebini merak etmemiştim.
Arsel elini yüzünü yıkayıp Melina'yı şapur şupur öpmeye başladı. Kebapçı kedisi gibi sıranın bana gelmesini bekliyordum. Melina'yı yere bıraktı ve beni yanağımdan öptü. YANAĞIMDANNN!
Bunun beni sinirlendirmesine izin vermeyeceğim. Sakin al Arven sakin ol.
"Günün nasıl geçti?"
"Yoğun, annemle mi konuşuyordun?"
"Evet sana selamı var."
Melina yeniden Arsel'in kucağına çıkmak istemişti.
"Bekle kızım üzerimi değiştireyim geliyorum."
Melina'yı ben kucakladım ve Arsel'in arkasından odamıza çıktık.
"Herhangi bir gelişme var mı?"
Gömleğinin düğmelerini ağır ağır açtı.
"Hayır, bugün buna ayıracak vaktim yoktu. Bana da gelen bir haber olmadı."
"İhaleye ne kadar zaman var?"
"1 ay var ama bu söylentiler ertelenmesine neden olabilir."
"Yani hala zamanımız var."
"Bir şeyi ne kadar çok kovalarsan senden o kadar uzaklaşır."
Üzerine bir tişört giydikten sonra gözlerinin önüne düşen saçlarını geriye itti.
"Bu, artık konuyla ilgilenmeyeceğin anlamına mı geliyor?"
Kıyafetlerini tamamen değiştirdiğinde Melina kucağımda daha fazla kalmak istememişti.
"Bu, senin konuyla artık ilgilenmeyeceğin anlamına geliyor."
SİNİRLENMEYECEĞİM!
"İyi bir takım olduğumuzu ve beni dışarda bırakma fikrinin nelere sebep olduğunu ikimizde biliyoruz."
"Bu konuyu tartışmak istemiyorum Arven. Önemli bir projeyi bu şekilde riske atamam."
"Benim işi batıracağımı mı düşünüyorsun yani?!"
"Öyle bir şey söylemedim."
"Ama kastettiğin şey buydu!"
"Allah aşkına Arven neden her şeyi tersinden anlıyorsun?"
"Belki de sen ne demek istediğini bilmiyorsun. Dün seni kızdırdığım için benden bu şekilde intikam alıyorsun."
Melina şaşkın şaşkın ikimize bakıyor ve olanları anlamaya çalışıyordu.
"Dün dünde kaldı, ben bugündeyim. Sende bir an önce bugüne dönsen iyi olur."
Odadan çıktı.
Sinirden yumruklarımı sıkıyordum. O bebeksi yüzüne bir tane yumruk çakmamak için gerçekten büyük çaba harcıyordum şu anda.
Sakin olmalıyım, sakin olmalıyım!
Aramızda esen soğuk rüzgarlar yemekte de devam etti. Artık söyleme gereği duymadığım bir detayda Melina'nın yemek tabağını yere çarpmasıydı.
Hayatımın hangi yönünde başarılı olduğum sorgulaması beynimin içinde fink atıyordu ve bir günümüz daha bu tatsız durumdan kaynaklı Arsel ile sırt sırta uyumamızla sonlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)
Storie d'amore• Bir Bulut Olsam'ın devam kitabıdır • • Macera kaldığı yerden +1 kişi ile devam ediyor 🐣 • Arven, güveni gün geçtikçe artıp, kendini daha iyi tanımak için eline geçen her fırsatı değerlendirmek isterken, hiç tanımadığı bir hayatın içinde kaybolmuş...