Kör Ressamın Kalemi-40

20 1 0
                                    

Arven<

Arsel'in duygularını bu şekilde dışa vuracağını ve durumu zorlaştıracağını hiç düşünmemiştim. Ondan boşanmak istemiyordum. Onu deliler gibi severken, ona ihtiyacım varken böyle bir şeyi nasıl isteyebilirdim?
Ya Melina...
Biz ayrılırsak ona ne olacaktı?
Varlığından yeni haberimin olduğu minik candan hiç bahsetmiyordum bile.
Onunla ilgili bir karar vermemiz gerekiyordu.
Arsel'in kararının ne olacağı zaten belliydi.
Peki Melina? Bir kardeşi olsun ister miydi acaba?
Peki ben? Başımda Gustav belası varken, uzun süreli bir kabusa imzamı atmışken bunu nasıl yapabilirim?
Allahım her şey çok korkunç!
Birinin beni tutup kendime getirmesine öyle ihtiyacım var ki.
Evimdeki en huzursuz geceydi. Neredeyse hiç uyumamıştım ve Arsel'in arabası evin önünden hiç ayrılmamıştı ancak eve de gelmemişti.
Gece yarısını biraz geçtiğinde su içmek için mutfağa indiğimde bahçede oturduğunu görmüştüm. Gözlerine bakmasam orada uyuya kaldığını düşünebilirdim ama hayır, uyanıktı . Yanına gidip ona sıkı sıkı sarılmak ve beni kurtarmasını istemek geçmişti içimden. Hiçbirini yapamadım, öylece uzaktan ona baktım.
Sonrasındaysa neden indiğimi de unutarak yukarı çıktım ve yatağa uzandım.
Bu yatakta onsuz uyuyamazdım ki ben.
****
Sabaha karşı zar zor uyumuştum onda da Melina'nın sesiyle uyanmıştım.
"Babam neyde? Babaa!"
"Babacık erken uyanmış bebeğim. Hadi uykuna dön."
"Uykum yok anne."
Melina yataktan çıkıp kapıyı açmaya çalıştı ancak boyu yetişmiyordu.
"Babaa!"
"Melina lütfen bağırma annecim."
Sonrasında pencereye koştu ve aşağıya baktı.
"Off baba ya."
Melina'yı izlerken birden varlığını hatırlatan mide bulantım beni yerimden kaldırdı.
Odamızdaki lavaboya gitmek yerine dışarı çıkmak için kapıyı açtığımda Melina beni durdurdu, neyse ki biraz da hafiflemişti.
"Anneciğim saçlayımı yapay mışın?"
Yatağın üzerine oturup ipeksi güzel kokulu saçlarını okşadım.
"İstediğiniz bir model var mıydı efendim?"
"Elsa gibi yap anne!"
Bu Melina'nın en sevdiği filmin başrolüydü. Saçlarının onun ki gibi görünmesini her zaman isterdi.
"Anneciğim benim saçlayım neden sayı değil?"
"Çünkü senin saçların babanın saçlarına benziyor."
"Ama senin saçlayın sayı."
"Belki kardeşinin saçları sarı olur."
"Ama benim kaydeşim yok ki."
"Olmasını ister miydin peki?"
Melina heyecanla bana baktıktan sonra yüzünü astı.
"Aşlında eğlenceli olabiliy. Ama istemiyoyum ben size yeteyim."
Ağzım açık kalmıştı bu açıklamasından sonra, beni çok şaşırtmıştı.
Tavşanını kucağına aldıktan sonra odadan koşarak çıktı.
"Babacığııımm!"
****
Hazırlanıp aşağı indiğimde kahvaltı hazırdı.
Semoş'a Arsel'in nerede olduğunu sordum.
"Valla nereye gittiğini bilmiyorum. Kahvaltı hazırladık o kadar bir lokma yemedi. Hasta gibiydi sanki biraz."
Ona bir telefon açtım ancak cevap vermiyordu.
Neredesin Arsel ya?
"Anne babam neyde?"
"Bilmiyorum tatlım. Herhalde bir işi çıktı hadi gel biz kahvaltı yapalım."
Melina'yı sandalyesine oturttuğumda telefonum çaldı.
Arsel'in aradığını düşünerek bakmıştım ancak arayan numara Rus hattıydı.
Kim olduğunu hemen anlamıştım mideme acı bir kramp girmişti.
Açmadım, tekrar aradı.
"Anne felefon."
"Duydum anneciğim."
"Açmayacak mışın?"
"Açıyorum."
Bahçeye çıktıktan sonra açmıştım telefonumu.
"Efendim."
"Nerdesin?"
"Sana hesap vermek zorunda değilim!"
"Hayır zorundasın."
"Bak, birlikte çalışıyor olmamız sana hesap vereceğim anlamına gelmez anladın mı? Rahat bırak beni!"
"Elimizde fotoğrafları olan biri için fazla cesur sözler bunlar. Sana basit bir soru sordum."
Telefonu sıkmaktan neredeyse parçalamak üzereydim.
"İstanbuldayım."
"O kadar da zor değilmiş gördün mü? Asabi kocan nasıl? Oraya gittiğine göre yine birilerini pataklamış olmalı."
"Onu bu işe karıştırma, paranı aldın daha ne istiyorsun?!"
"Daha yeni başladık Arven bu kadar çabuk mu pes edeceksin?"
Derin bir nefes aldım, ayakta durmaya bile mecalim kalmamıştı. Her yerden köşeye sıkışmıştım.
"Arsel'i bu işe karıştırmayacaksın."
"Pekala, şimdilik asıl meselemize dönelim o halde. Karnındaki o piçten kurtulacaksın güzelim anladın mı beni? Buraya tek başına döneceksin ve büyük çıkışını yapacağız."
Başımdan aşağı kaynar sular dökülüyordu sanki. Yanımdaki sandalyeye güçlükle tutundum.
"Bunu nereden biliyorsun?"
"Ben her şeyi biliyorum bebeğim. İyice dinlen temizlen öyle gel, sakın söylediklerimi unutma."
Telefon yüzüme kapanmıştı. Kalbim sıkışıyordu sanki. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Telefonumu cebime koydum, içeriye gireceğim sıradaysa daha korkunç bir şey olmuştu. Arsel tam arkamda durmuş bana bakıyordu, söylediklerimin ne kadarını duymuştu?
"Ne zaman geldin sen?"
Hiç renk vermiyordu, gözlerimin içine bakıyordu ama kendinde değildi sanki.
"Biraz önce."
Sesinde hiçbir his yoktu.
"Kahvaltı hazır, Melina'yı bekletmeyelim."
İçeriye gireceğimde beni kolumdan yakaladı.
"Kiminle konuşuyordun?"
Şimdi ne yapacağım? Konuştuklarımı duymuştu işte...
Bir süre gözlerine bakamadım .
"Ben... Ben Ece ile konuşuyordum. Buraya geleceklermiş. Aramızda olan bir konu çok önemli değildi."
Telaşımdan anlamış olacaktı ki bu söylediğime hiç inanmamıştı.
"Ece ve Doruk daha bu hafta Çin'e gittiler Arven. Hemen dönmeyeceklerine göre sanırım isimleri karıştırdın."
Kolumu bıraktı ve aramızdaki mesafeyi kapattı.
"Beni karıştırmak istemediğin ve para verdiğin o kişi umarım tahmin ettiğim kişi değildir."
Ağlamak üzereydim...
Ne söyleyeceğimi bile bilmezken midemdeki korkunç krampla iki büklüm kaldım.
Arsel bu sefer endişeyle tuttu kolumu.
"İyi misin?"
Elimle ağzımı kapatarak sandalyeye oturdum. Bu korkunç acının geçmesi için biraz zamana ihtiyacım vardı.
Arsel ellerimi tuttu ve gözlerime baktı.
"Arven, neyin var?"
Saçlarımı geriye ittirip başımdan öptü.
Gözlerimin içine endişeyle bakıyordu.
"Neler oluyor?"
Söyle gitsin işte neyi saklıyorsun hala...
"Hamileyim."
Birden çıkıvermişti ağzımdan. Söylediğim anda rahatlamıştım. Nasılsa istemeyecekti onu, Gustav belasını da sorun olmayacaktı bu şekilde.
Melina'yı öğrendiği andaki gibi elleri buz kesmemişti hala gözlerimin içine bakıyordu ve neredeyse belli belirsiz bir gülümseme vardı yüzünde.
"Emin misin?"
"Test yaptım, birden fazlaydı, kaç tane olduğunu hatırlamıyorum. Hepsi pozi..." Arsel konuşmama izin vermeden defalarca dudaklarımdan öptü ve
ellerimi daha sıkı tuttu, bu sefer gerçekten gülümsüyordu.
"Melina abla mı olacak ?"
Sesinden bile buna sevindiği belliydi. Bunu böyle karşılayacağını hiç düşünmemiştim. Gerçekten çok mutluydu.
Onun karşı çıkması durumu kolaylaştıracaktı ama Arsel böyle yapmamıştı. En çok hayalini kurduğum, istediğim şeye bile sevinemiyorum.
"Bu bebeği doğurmayacağım Arsel."
"Ne?!"
"Geleceği için endişeleneceğim bir çocuğum daha olsun istemiyorum."
Yüzündeki gülümsemesi aniden silinmişti .
"Melina için hangi konuda endişeleniyorsun?"
"Bu yeterince açık değil mi?"
Ellerimi bıraktı ve benden biraz uzaklaştı.
Yüzündeki hayal kırıklığının tarifi yoktu, neredeyse ağlayacaktı. Söylediklerime çok içerlemişti, bense söylediğim an pişman olmuştum.
Hiçbir şey söyleyemedi. Gözlerini kapattı birkaç saniye.
"O herife ne kadar para verdin?"
"Ne?"
"Gustav denen o p.çe ne kadar para verdin Arven?!"
"Gustav'a para verdiğimi nerden çıkardın?"
"Bana yalan söyleme! Doğruyu söyle artık seni duydum!"
Bunun üzerine ağlamaya başlamıştım.
Ona hiçbir şey anlatamıyordum ve durum aramızı gittikçe açıyordu.
"Buna dayanamıyorum artık."
"Neye dayanamıyorsun ya?! Söyle, bana seni bunaltan şeyin ne olduğunu söyle! Bir tek ben değilim biliyorum, seni üzen ben değilim! İyileşmeyi deniyorum! Yemin ederim iyileşeceğim Arven!"
Şimdi o da ağlamaya başlamıştı. İçim parçalanıyordu. İçim gerçekten lime lime ediliyordu. Önümde diz çöktü parmak uçlarımdan öperek sessizce ağlıyordu.
Allahım ölmek istiyorum. Buna daha fazla dayanamayacağım!
"Lütfen bana bir şans daha ver lütfen! Söz veriyorum daha iyi biri olacağım! Söz veriyorum seni üzmeyeceğim!"
Arsel kesinlikle kendinde değildi.
Alkol almış olabileceğinden şüphelenmiştim ama hiç kokmuyordu. Bu durum beni endişelendiriyordu. Onun yanına oturdum ve yanaklarına dokunup gözyaşlarını sildim.
"İyi misin sen?"
Gözlerime anlamsızca bakıyordu. Gözyaşları art arda düşüyordu gözlerinden. Onun ilk defa duygularını gizlemeye çalışmadan ağladığını görüyordum.
"Arsel iyi misin?"
Yerden kalktı ve yüzünü beceriksizce sildi. O an biraz sendelemişti. Hemen koluna girdim. Gözlerimin içine baktı ve tekrar söyledi.
"Bana bir şans ver lütfen..."
Tek kelime edemeden kalakalmıştım
O sırada Melina heyecan içinde yanımıza koşup Arsel'in bacağına sarıldı.
"Babacığım!"

✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin