Kaçın Kurası-61

21 2 0
                                    

O gece bir sürü şey konuştuk Arsel'le. Sanki yıllardır görüşmüyormuşuz gibi çok şey birikmişti konuşacak.
Bizden, Melina'dan ve oğlumuzdan.
Onun varlığına bile sevinememiştik doğru düzgün.
Arsel'in hamileliğimi heyacan içinde karşılamış olması paha biçilemezdi. Bunun bile keyfini süremeden tatsız bir sürü olay yaşanmıştı. Üstelik hevesini de kursağında bırakmıştım. Halbuki olmasını en çok istediğim şeydi bu.
Hepsini unutup tertemiz bir sayfa açmayı o kadar çok istiyorum ki...
Arsel ertesi sabah yeniden ameliyata alındı ve vücudundaki diğer kurşun çıkarttıldı.
İlkine göre çok daha kısa sürdü bu ama benim korkularım hala aynıydı.
Ameliyathanenin önünde bir sağa bir sola endişe içinde yürüdüm ameliyat boyunca.
Neyseki her şey sorunsuz geçmişti.
Ameliyat başarılıydı ve hiçbir sorunla karşılaşmadan sonlandırıldı.
Tahribattan kaynaklı karaciğerinin %50'sini almışlardı.
Tabi bu vesileyle karaciğerin kendini yenileyebilen bir organ olduğunu ve 1 seneye kalmadan eski halini alacağını öğrenmiş olduk hepimiz.
Her şey yavaş yavaş yoluna giriyordu.
Ameliyattan sonra onu nihayet normal odaya aldılar. Bir an önce evimize dönebilmek için sabırsızlanıyordum.
Melina elinde horoz şekeriyle koltukta oturmuş televizyon izlerken bende Arsel'in kendine gelmesini bekliyordum.
"Anni?"
"Efendim tatlım?"
"Kaydeşim ne jaman doğacak?"
Bir saniyeliğine kaç aylık hamile olduğumu unutup anlamsızca etrafıma bakındım.
Galiba 5. Aya girmek üzereydik
"4 ay var tatlım."
"4 ay kaç gün?"
"120."
"Off ne kaday çokmuş. Daha eyken gelemej mi?"
Güldüm.
"Hayır bebeğim."
Yeniden televizyona döndü ve şekerini yemeye devam etti.
İnstagram da sayfa yenilemekten sıkılmıştım artık Arsel'e baktım, gözlerini kırpıştırıyordu.
Ayağa kalkıp saçlarını okşadım onun.
"Günaydın, her şey yolunda, biz buradayız."
"Babam uyanıyoy mu?"
Melina hemen koşup babasının elini tuttu.
"Uyan babacığıım, hadi oyun oynayalııım!"
Gözlerini yavaşça açtığında ona gülümsedim.
"Merhaba."
"Anne göyemiyoyum!"
Melina kucağıma gelmek istedi. Onu kaldırıp babasını görmesine yardımcı oldum.
Uzanıp Arsel'in yanağını okşadı.
"Günaydın babacığım."
Arsel elini tuttu onun ve gülümsedi.
"Tamam annecğim indiyebiliyşin Kaydeşim ezilmeşin."
Melina beni yine güldürmeyi başarmıştı.
Yeniden televizyonun karşısına geçip şekerini yemeye devam etti.
"Nasılsın?"
"İyiyim galiba."
"Ağrın var mı?"
Hayır anlamında başını salladı.
Hemşire butonuna basıp onu öptüm.
"Annemlere haber vereyim."
*****
Aradan birkaç gün geçti.
Evimize hala gidememiş olsakta odanın içerisinde küçük gezintiler yapabiliyorduk.
5'er dakikalar 10'a hatta 15 dakikaya kadar çıkmıştı.
Onu fazla yormak istemesemde bir an önce buradan gitmek istiyordum artık.
Arsel 2. ameliyatından çıktıktan sonra aklıma gelen bir fikri de gerçekleştirmek üzere harekete geçmiştim.
Buradaki evimizde çok fazla tatsız olaylar yaşanmıştı.
Kendi zevkimize göre de dizayn edememiştik. Sonrasında Meltem Hanım'a ayıp olur mu acaba diye düşünürken evin içindede herhangi bir değişiklik yapamamıştım.
Yeni bir eve taşınmak bize iyi gelecek, iyi anılar biriktirmemize yardım olacaktı.
Çoğunlukla onun uyuduğu zamanlarda bazende o uyanıkken kataloglardan eşya bakıyordum. Yetişebilirse eğer Arsel'in yeni evimizde kendini toparlamasını istiyordum.
Ona bu fikrimi söylediğimde çok beğendi.
Bana seçimlerimde yardımcı oldu. Zevklerimiz birbirine yakın olduğu için de hiç sorun yaşamamıştık.
*****
Aradan bir hafta geçti.
Bir haftanın sonunda doktorları son muayenelerini ve tahlillerini yaptıktan sonra taburcu olup olmayacağımızı söyleyecekti.
Bütün eşyalarımızı toparlamıştım, gitmeye çoktan hazırdım.
Arsel de iyi olduğu için, yani en azından benim gözümde iyi olduğu için aksi bir karar alınacağını hiç düşünmüyordum.
"Nihayet evimize gideceğiz."
"Evet."
"Ne o, mutlu değil misin yoksa?"
"Hayır mutluyum."
"Belli belli, o kadar mutlusun ki ağzın kulaklarına varıyor."
Arsel yine tepkisizdi.
Ters giden bir şeyler mi vardı yoksa?
Hayır ama olmasın artık lütfen yaa!
"Neyin var?"
Yanına oturup gözlerinin içine baktım sorgulayarak.
"Kendini kötü mü hissediyorsun yoksa?"
Onaylarcasına başını sallayınca imdat diye bağırasım gelmişti.
"Neden neyin var?"
"Babam hiç aramadı mı sahiden?"
İçimden derin bir oh çekmiştim sağlığıyla ilgili bir şey olmadığı için.
Hayır anlamında başımı salladım.
Birbirine giren sakallarını karıştırdı.
"Belkide böylesi daha iyidir."
"Evet, bende öyle düşünüyorum."
Onu yanağından öptüm yüzünü kendime çevirdim.
"Hey, üzülmek yok tamam mı? Birlikte atlatacağız her şeyi ."
Arsel gülümsedi ve beni öptü.
O öpünce içimdeki miniğimin hareketlendiğini hissettim.
Elini tutup hemen karnımın üzerine koydum.
Kıpır kıpırdı.
Yüzü aydınlandı hissedince, içten bir gülümsemeyle sevdi karnımı.
"Çıkmadan oğlumuzu görelim mi?"
"Olur."
Zil takıp oynamak istemiştim o an.
Allahım sonunda her şey yoluna giriyor.
****
Doktoru nihayet eve dönebileceğimizi söylediğinde derin bir oh çekmiştik hepimiz.
Hastaneden çıkmadan önce de oğlumuzu görmek için doktorumu ziyaret ettik.
İçimde yine o bilindik heyacan vardı.
Arsel'in koltuklardan birine oturmasına yardımcı olduktan sonra ultrason için yatağa uzandım.
Öyle heyecanlıydım ki Arsel bunu anlayıp elimi tuttu.
"Merhabalar, nasılsınız?"
"Oğlumuzu görüp daha iyi olacağız."
"Hadi o zaman küçük bey ne yapıyormuş bir bakalım."
Ilık ultrason jeli tenime deyince huylanmıştım. Doktor probu karnımda gezdirmeye başladı.
Çok geçmeden ekranda gözükmüştü bebeğimiz.

"İşte tam burada

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İşte tam burada." Dedi doktor eliyle işaret ederek. Ancak biz bir şekle benzetemiyorduk onu.
"Hadi kıpırda bakalım biraz küçük adam. Anneyle baba yüzünü görsün."
Sanki denileni anlamış gibi karnımda hareketlendiğini hissettim.
Yüzünü tamamen bize dönmüştü.
Gözlerimden birkaç damla yaş süzülmüştü onu görünce.
Melina'yı ilk kez birlikte görmeye gittiğimiz zamanı hatırladım.
Ah zaman o kadar hızlı geçiyordu ki.
Doktor, bebeğimizin ultrason görüntüsü fotoğrafını Arsel'e verdi.
Karnımdaki jeli temizledikten sonra ayağa kalktım ve bende fotoğrafa baktım.
"Çok güzel değil mi?"
"Aynı sana benziyor."
Güldüm.
"Nereden anladın şu fotoğraftan bana benzediğini?"
"Çünkü öyle görmek istiyorum. Çocuklarımızın hepsi sana benzesin."
"Melina sana benziyor ama."
Beni dudaklarımdan öptü.
"Ben bundan sonrakilerden bahsediyordum."
"Bundan sonrakiler mi?"
"Ne o, çocuk istemiyor musun artık?"
Ciddi olup olmadığını anlamayarak güldüm.
"Aslında bir kız bir erkek yeter diye düşünmüştüm."
"Dur daha yeni başlıyoruz."
Arsel'de ki bu değişim iyi mi kötü mü oldu bilemezken bizim genlerimizin birleşimi çocuklarımızın hayalini kurunca içim kıpır kıpır olmuştu. Yinede eteğimde dolaşan 3-5 çocuk fikri biraz ürkütücüydü.

 Yinede eteğimde dolaşan 3-5 çocuk fikri biraz ürkütücüydü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Bak işte burnu aynı senin burnun."
"Hayır benim burnum öyle değil bir kere senin burnunda yandan böyle gözüküyor."
"Hayır bak aynı sen."
Arsel fotoğrafı yüzümün yanına doğru uzattı ve kıyasladı ve sonrasında endişeyle baktı.
"Çeneside seninkine benziyor, yandık."
"Yaa!"
Yavaşça omzuna vurup fotoğrafı aldım.
"Hiç de bile! Görürsün sen, doğurana kadar sana benzeteceğim onu!"
Arsel güldü.
"Nasıl olacakmış o?"
"Ben bir yolunu bulurum sen merak etme. Hadi gidelim artık."
Arsel kalktıktan sonra önce burnumdan sonra çenemden öptü beni.
"Nasıl yapacaksın bilmiyorum ama iyi şanslar sarışın."

✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin