"Hayır hayır hayır, inan bana bu hayatımdaki en zor şey. Bir çocuk büyütmek çok zor. İki tanesini hayal bile edemiyorum."
"Rahata alışırsanız ikinci bir bebeği büyütmek çok daha zor olur. Eğer şimdi olursa Melina ile birlikte büyürler."
"Anne, Arsel ve ben henüz ikinci çocuğu düşünmüyoruz. Melina bize yeterli."
İkinci bebeği yapacak fırsatımız mı var sanki?
"Duyanda bakıcı tutmaya paranız yetmiyor sanacak. Gençliğini çocuk büyüterek harcayacak değilsin ya? İkinci çocuğu yapar sonra da kariyerine odaklanırsın."
"Anne lütfen..."
"Tamam tamam, susuyorum. Belli ki bu konuda şimdilik ortak bir karara varamayacağız. Melina için bir şeyler aldım. Belki akşam yemeğini de birlikte yeriz."
"Buraya mı geleceksiniz ?"
"Ah doğru ya söylemeyi unuttum. Biz anaannenle tatile çıkmaya karar verdik ve galiba ilk size geleceğiz. Torunumu özledim, hem sizi de görmüş olurum."
"Bizi özlemedin yani?"
"Olur mu öyle şey sizi de özledim elbette, hadi kapatıyorum. Akşam görüşürüz."
"Güle güle. İndiğinizde arayın."
Telefonu kapatıp bana ilgiyle bakan Melina'ya döndüm.
"Bugün dışarı çıkacağız küçük hanım ve sen, uslu duracaksın anlaştık mı?""Babama gidelim."
"Anaanne geliyormuş ."
"Babama gidelim!"
Onu giydirip saçlarını yaptıktan sonra kendim hazırlandım, nihayet ikimizde hazırlanabilince evden çıktık. Onu araba koltuğuna oturttum.
"Anne."
"Efendim bebeğim?"
Melina kolundaki askıya baktıktan sonra üzgünce bana döndü.
"Kolum ne zaman iyileşecek?"
"Eğer yemeğini güzelce yer ve uslu durursan hemen iyileşir."
"Yayamaşlık yok Timi."
Bende arabaya bindikten sonra emniyet kemerini takıp arabayı çalıştırdım.
"Babababa."
Melina sürekli onu sayıkladığı ve akşam annemlerin geleceğini söyleyebilmek için Arsel'in yanına gitmeyi kabul ettim.
"Tamam sen kazandın, önce babanın yanına gidelim. Bakalım neler yapıyormuş?"
***
Yazardan<"Bir süre Türkiye'ye gelmemizin mümkün olacağını sanmıyorum validem, çok yoğunum. Belki siz buraya gelirsiniz ya da sen...
Anladım...
Onlar da iyi, Melina kendi başına birçok şey yapabiliyor artık, onu görmen gerek anne, gerçekten inanılmaz.
Arven de..."
Mimar Eda'nın birkaç evrakla odaya girmesiyle duraksadı Arsel.
"Sarışınım da iyi validem, Melina ona sıkılması için hiç fırsat vermiyor.
Tamam, bende, görüşürüz."
Telefonu kapatıp karşısında dikilen kadına baktı.
"Kapıyı çaldığınızı duyamadım."
"Çalmıştım aslında..."
Arsel umursamadı ve önünde ki bilgisayarla ilgilenmeye devam etti.
"Benden istediğiniz çalışmaları yaptım."
Elindeki dosyayı Arsel'e uzatmak için biraz daha yaklaştı.
Arsel dosyayı almadı, masayı işaret ederek konuştu.
"Bırakabilirsiniz."
"Bakmayacak mısınız?"
Arsel önündeki kağıda birkaç not aldıktan sonra Eda'ya, ona kendini rahatsız hissettirecek şekilde baktı.
Genç kadın buna aldırmadan dosyaya uzandı ve Arsel'in yanına geçti.
"Özellikle göstermek istediğim bazı şeyler var."
Hızlıca birkaç sayfa çevirdi ve bir tanesinde durdu. Kadın bilinçli olarak dosyanın üzerine eğildikçe hem Arsel'e yaklaşıyor hemde derin göğüs dekoltesi tüm malvarlığını ortaya seriyordu.
"Her şey söylediğiniz gibi, onlar için özel olarak çalıştım. Sizi mutlu edeceğinden eminim."
Arsel'i çizimle ilgili bir şey söylemek istediği sırada kadının göğüsleriyle göz göze geldi. Sandalyesiyle kadından biraz uzaklaşıp önündeki dosyayı kapattı.
"Beğenmediniz mi?"
Konuşmaları kapı tıklatılması ardından Arven ve Melina'nın gelmesiyle bölünmüştü. Arsel telaşla yerinden kalktı, masadaki kağıtlarla ilgileniyormuş gibi yapmak istemişti ama Arven ikisinin yakınlığını çoktan fark etmişti.
Melina koşarak babasına ulaştı ve ona sarıldı.
"Bu ne güzel bir sürpriz, geleceğinizi neden söylemediniz?"
Arven cevap vermeyip, hala masanın yanında duran kadını incelemeyi sürdürdü.
Onun yabani bakışlarını cesurca karşılayan kadın Arsel'e fırsat vermeden kendini tanıttı.
"Hoşgeldiniz Arven Hanım. Ben Eda, yeni projemizin ve şirketin baş mimarıyım."
Arsel, Arven'in beline elini yerleştirdi ve ona az önce ki görüntüyü açıklamaya çalıştı.
"Eda Hanım bana üzerinde çalıştığımız projemizle ilgili birkaç şey gösteriyordu ama söyleyecekleri bitmişti."
Genç kadın oyalanarak masadaki kağıtları toparladı.
"Daha sonra devam ederiz, nasıl isterseniz."
Arsel şaşkınca kadına bakarken Melina onun kulaklarını çekiştiriyordu.
Odanın içinde, giydiği kırmızı platform topuklularının sesi yankılanarak dışarı çıktı.
"Babababa."
"Sarışınım."
Arsel, Arven'i öpmek için bir hamle yapmıştı ama Arven geri çekilerek masanın önündeki koltuklardan birine oturdu.
"Melina seni görmek istemişti ama belli ki ters bir zamanda geldik."
Arsel Melina'yı kucağından indirip Arven'in karşısına oturdu.
"Hayır gayet uygun bir zamandı. Sadece çalışıyorduk."
"Evet gördüm, verimli bir çalışmaya benziyordu."
Arsel bezgince yüzünü ovuşturdu.
Odada ki tek ses cama vurarak aşağıdaki insanlara seslenmeye çalışan Melina'nın garip şarkısıydı.
"Arven..."
"Kadın işini öyle bir aşkla yapıyordu ki neredeyse senin içine düşecekti, pardon yoksa gördüğüm sana olan aşkı mıydı?"
"Bugün biraz gerginsin sanırım. Sadece işini yapıyordu."
"Hadi inkâr et, yanıldığımı ve sana karşı hiçbir şey hissetmediğini söyle."
"Ben seni seviyorum, seninle evliyim. Senin dışında ki başka hiçbir kadının ilgisi umrumda değil anlamıyor musun?"
Melinayı işaret etti.
"O hariç."
"Demek ilgilisinin farkındasın ve bunu engelleyecek bir şey yapmıyorsun."
Arven gözlerini devirdi. Kalkmak için hazırlanmıştı ama Arsel onu tuttu.
"Gitme, bu sorunu burada çözeceğiz."
"Aaa sorun demek, sende bunu sorun olarak görmeye başladın sonunda."
Ayağa kalktı ve kapıya yöneldi.
"Hadi Melina."
"Arven dur."
Kapının önüne geçip ona engel oldu.
"Arsel çekilir misin lütfen?"
"Otur konuşalım gitmeyin."
"Öylesine uğramıştık zaten, akşam yemeğini annemlerle yiyeceğiz, işten fırsat olursa geç kalma."
"Ne?! İstanbul'a mı gidiyorsunuz?"
"Hayır onlar geliyorlar."
Arven gitmek için mücadele ettikçe Arsel karşı koyuyordu.
İkisinin saçma boğuşmasını şaşkınca izleyen Melina bir yandan da masanın üzerinde ki kalemle dudaklarını boyuyordu.
O sırada Arven'in ters bir hareketiyle
dizi Arsel'in kasıklarına çarptı.
Etkili bir savuşturma yöntemi olmuştu bu ama Arsel'i acı içinde arkasında bırakamamıştı.
"Özür dilerim, özür dilerim! Gerçekten istemeden oldu, iyi misin?"
Arsel yerden güçlükle kalkıp yeni sünnet olmuş çocuklar gibi yürüyerek kendini koltuğa attı.
"İyiyim, şurada biraz oturayım. Gitmeyin bekleyin lütfen."
"Özür dilerim, gerçekten. İnan zarar vermek isteyeceğim en son yerin."
Melina, Arsel'in yanına geldi.
"Baba neden ağlıyoyşun?"
"Ağlamıyorum babacığımmaaaağ o ne? Melina ne yaptın dudaklarına?"
"Hihhh, annecim ne yaptın yaa boyamışsın her yerini."
"Çiykin mi olmuşum?"
Arsel hala acıyan yerlerini tutuyordu, eliyle ok işareti yaptı.
"Kesinlikle harika görünüyorsun bebeğim."
"Arsel!"
"Baba sana noldu?"
"Annen geleceğimle oynadı kızım."
"Uslu durmazsa daha kötüsü de olabilir."
"Bu bir tehdit mi?"
"Nasıl anlamak istersen."
Arsel oturduğu yerden kalkıp Arven'i ani bir hamleyle kendine çekti ve öptü. Dudakları hala onun dudaklarının üzerindeydi.
"Senden gelen her şey kabulüm benim, her şey anlıyor musun?"
Arven gülerek geri çekilmeye çalışırken
Meline utanarak ellerini gözlerine götürdü.
"Bizi izliyor yapma. Bu kadar kolay kurtulduğun için şanslısın."
"Kolay mı? Bir de bana sorsana."
Arven güldü ve Arsel'in yakasını düzeltti.
"İşlerini erken bitirsen iyi olur babacık, Seni özledim. Akşama düzelseniz iyi olur."
Az önce yanlışlıkla vurduğu yeri ima ederek onu süzdükten sonra kapıyı açtı. Arsel heyecanla gülümsemişti.
Hala canı acıyordu ama bozuntuya vermemeye çalıştı.
"Düzeldik bile."
"Görüşürüz sevgilim."
Arven onu yeniden öptü ve Melina'nın elinden tuttu.
"Gel bakalım küçük yaramaz, şu yüzünü temizleyelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)
Romansa• Bir Bulut Olsam'ın devam kitabıdır • • Macera kaldığı yerden +1 kişi ile devam ediyor 🐣 • Arven, güveni gün geçtikçe artıp, kendini daha iyi tanımak için eline geçen her fırsatı değerlendirmek isterken, hiç tanımadığı bir hayatın içinde kaybolmuş...