Sevgin Bana Yeter-49

20 1 1
                                    

Titreyerek yanan ışık, rutubetli duvarları aydınlatırken yedikleri dayak sebebiyle yarı baygın yatan iki adam etrafı izliyordu.
Gıcırdayarak aralanan kapıdan içeriye, elinde bir iskemleyle birlikte Arsel girmişti.
İki adamın arasına iskemleyi bıraktıktan sonra odanın içinde biraz gezindi.
"Günlerdir sizinle ne yapacağımı düşünüyorum."
İkisindende ses çıkmamıştı.
"Aslında ne yapacağımı en başından beri biliyorum."
"O halde neyi bekliyorsun?!"
"Kes sesini, onunla konuşma!"
"Her halükarda bizi öldürecek zaten! Ben acısız olanı tercih ederim!"
"Seni hain! Babam bu yaptıklarını unutmayacak!"
"Şşşş! Çok fazla ses çıkartıyorsunuz beyler, biraz sessiz lütfen! Nasılsa ikinizinde bana her şeyi anlatmak isteyeceksiniz değil mi?"
Arsel yavaşça iskemleye oturdu ve başını ellerinin arasına aldı.
"Önce şuradan başlayalım..."
"Her şey Gustav'ın planıydı! Her şeyi en başından beri o planladı!"
"Seni aptal! Her şeyi itiraf ettiğinde seni bağışlayacağını mı sanıyorsun!"
"Ben sadece yaşamak istiyorum!"
"O seni bağışlasa bile ben öldüreceğim!"
"Aptal! Sende öleceksin!"
"Yeter!"
Arsel ikilinin tartışmasına son verdikten sonra Gustav'ın oğlu olduğunu öğrendiği adama döndü.
"Ne için geldiniz buraya?"
Gustav'ın oğlu sessizdi Arsel diğerine döndü.
"Gustav en başından beri onu istiyor. Bunu bir saplantı haline getirdi. Elinde onca model varken o yalnızca Arven ile çalışmak istiyor. Onu defalarca kez aradık, bize yalan söyledi, döneceğim dedi!"
Arsel derin bir nefes aldı.
"Arven'i neyle tehdit ediyor?"
"Bilmiyorum!"
Arsel yaklaştı ve adamın bacağındaki yarasına yerdeki demir çubukla bastırdı.
"Neyle tehdit ediyor dedim!"
"Aahhhh bilmiyorum! Yemin ederim bilmiyorum!"
Arsel cebinden bir sigara çıkartıp dudaklarına götürdü.
"Gustav seninle olan husumetini unutamıyor! Ondan para aldı ancak hala öfkesi geçmedi! Gustav hala intikam istiyor."
Dumanını derin bir nefesle içine çektikten sonra ağır ağır dışarıya üfledi.
"Gustav intikam istiyor öyle mi? Bu yüzden mi onu kaçırmak istediniz?"
"Ona karşı bir zaafı var. Engel olduğun için seni cezalandıracaktır!"
"Aptal! Buradan asla çıkamayacaksın! Bunları anlattığın için seni ben öldüreceğim!"
Gustav'ın oğlu sinirle karşısındaki adama saldırmaya çalışıyordu.
Demir kapı yeniden gıcırdayarak açıldı ve Eser içeriye girdi.
"Arsel Bey... Bu ikisi neredeyse bir haftadır evinizi ve gittiğiniz her yerde sizi izlemişler.
"Başka..."
"Fotoğraflardan söz ediyorlar efendim."
Arsel sorgularcasına ikisine baktı.
"Ah o fotoğraflar..." Gustav'ın oğlu kendinden geçercesine konuşuyordu.
"Dünya gözüyle o fotoğrafları bir kez daha görsem..."
"Ne fotoğrafı?!"
"Öğreneceksin Arsel. Herkesle beraber sende göreceksin."
İğrenç bir kahkaha boş odada yankılanırken Arsel yerdeki iskemleyi Gustav'ın oğluna fırlattı. İskemle paramparça olmuştu üstünde ancak bu onu tatmin etmemiş ve adamın yakasına yapışmıştı
"Arsel Bey durun! Sizi kışkırtmak için yapıyor bunları!"
"Öyle güzel, öyle pürüzsüz ve kusursuz bir vücut. Ah ona sahip olmak için neler vermezdim."
"Ne diyorsun lan sen?!"
Arsel delirmişçesine adamı yumruklarken Eser'in çabalarıyla ancak ayrılabilmişti.
Odadan çıktıktan saçlarını çekiştirerek yerdeki boş varili tekmeledi.
"Sakin olmalısınız."
"Her şeyi öğren Eser. Ben devam etmeyeceğim."
Arsel elini göğsüne koyarak yere oturdu ve
cebindeki ilaçtan iki tanesini ağzına attı.
"Bu şekilde konuşmamıştık. Sizin karışmayacağınızı sanıyordum."
Arsel derin bir nefes aldı.
"Sana sadece söylediklerimi yap."
"Sonra?"
"Bu iki herif, hiç var olmamış olacaklar, anladın mı?"
Bir sigara daha yaktıktan sonra gözlerini ovuşturdu.
"Emin misiniz?"
"Kararlarımı mı sorgulayacaksın?"
"Hayır efendim ben sadece..."
"Öyleyse sana ne söylüyorsam onu yap duydun mu?"
Sessizliği bölen yalnızca cırcır böceklerinin sesiydi artık.
Öyle sinirliydi ki elleri zangır zangır titriyordu.
"İyi misiniz?"
"İçeri git Eser. Bende birazdan gideceğim."
"Şoförü aramamı ister misiniz?"
Eser'e cevap vermeden yerden kalktı ve arabasına ilerledi.
Eve dönmeden önce Arven'i arayıp bu fotoğraf meselenin ne olduğunu sormak istemişti ancak kendisine engel oldu.
Taksiciden ve bu iki adamdan duyduğu şeyleri düşündü.
Parçalar yavaş yavaş yerine oturuyordu.
Yine de yanılmak istiyordu Arsel.
Düşündüğü gibi olmaması için içinden dualar ediyordu.
Uzun süre arabanın içinde oturduktan sonra evine döndü.
Arven televizyonun karşısında uyuyakalmıştı.
İlaçların etkisiyle ancak gevşeyebilmişti.
Onu uyandırıp duyduğu her şeyi anlatmak ve neler olduğunu sormak istiyordu ama yapmadı, ona dokunamadı bile.
Asıl içinden geçen, her şeyin koca bir yalan olduğunu Arven'den duymaktı.
İçinde yaşadığı bu kargaşayla saatlerce orada oturdu ve Arven'i izledi.
Gözüne uyku girmemişti tüm gece.
İçinde bir his vardı, bir kıpırtı.
İlacın etkisi geçtikçe artan bir histi bu.
Gün ağarıp evi yavaş yavaş aydınlatmaya başlatırken Arsel dışarı çıktı.
Nereye gideceğini bilemezken kendisini şirkette bulmuştu yine. Koltuğuna oturup boş duvarı seyretti saatlerce. Telefonu yüzlerce kez çalmıştı. Hiçbir çağrıya geri dönüş yapmamış hepsine göz ucuyla bakmıştı.
En son ki çağrıdan saniyeler sonra art arda birkaç mesaj geldi telefonuna.
Telefonunu eline aldı ve gelen mesajları inceledi. Hepsi Arven'e ait fotoğraflardı.
Hepsinde ya yarı çıplak yada tamamen çıplaktı.
Gördükleri karşısında parmak uçlarından başlayan uyuşukluk hissi tüm bedenini sardı.
Arsel artık her şeyi biliyordu.
*****
Arven<

Televizyonun karşısında uyuyakalmışım.
Hala burada olduğuma göre, Arsel dün gece eve hiç gelmemiş.
Bu sessizlik öyle canımı sıkıyor ki. Ona her şeyi anlatmayı tekrar denemeliyim. En azından birlikte bir şeyler yapabiliriz. Her şeye rağmen bana yardım edeceğini biliyorum.
Dolapta yiyecek bir şeyler var mı diye kontrol ederken onu aradım, telefona bakmıyordu.
5 kez art arda aramama rağmen ne dönüş yapmıştı ne de mesaj atmıştı.
İçimde kötü bir his var...
Umarım tahmin ettiğim şeyler olmuyordur.
Bir elma alıp masaya oturduğum sırada kapının sesini duydum.
Arsel gelmişti.
Üstü başı perişan haldeydi ve bu beni endişelendirmişti.
Anahtarlarını tezgaha fırlatıp koltuğa oturdu.
"Nerdeydin?" Dedim elmadan bir ısırık daha alarak.
"Neredeydim" dedi beni tekrarlayarak ve sonra güldü.
"Tüm bunlar olurken ben neredeydim?"
Bakışlarındaki ifade iyi değildi.
Kendinde değilmişçesine, sanki beni tanımıyormuşçasına bakıyordu.
"Arsel iyi misin?"
"İyi miyim? Değilim. Bana..."
Derin bir nefes alarak duvara yaslandı.
"Bana bugün..."
Konuşmakta zorlanıyordu, bu durum beni gittikçe daha fazla endişelendiriyordu.
"Neler oluyor?"
Gözlerini sıkıca kapattığında birkaç damla yaş süzülmüştü yanaklarına. Ona yaklaştım.
"Arsel korkutma beni ne oldu?"
Başına defalarca vurmaya başladı . Onu engellemek için yanına gittiğimde beni iterek cebinden telefonunu çıkarttı.
Elleri titriyordu.
Bir şeyler açtıktan sonra ekranı bana gösterdi.
Benim fotoğraflarımın olduğu ekranı...
Üzerimde hiçbir şeyin olmadığı o fotoğrafları...
Hiçbir şey söyleyemedim.
"Herkes fotoğraflardan bahsediyordu... Seni kaçıran o herifler, taksici... Ne olduğunu anlayamadım ama ihtimal de vermek istemedim buna! Neden Arven?! Bana bunu neden söylemedin?!"
Fark etmeden ağlamaya başlamıştım bende.
Karşısında küçük bir çocuk gibiydim.
Arsel kızgın değildi. Bu daha çok hayalkırıklığıydı, onu yaralamıştım. Hemde çok derinden, bana olan güveni sarsılmıştı.
"Nasıl söyleyebilirdim?"
Telefonu öyle sıkıyordu ki avucunda küçücük kalmıştı adeta.
Ekranı kendisine çevirip başka fotoğraflarımı gösterdi bana.
"Bunun için mi terk edecektin beni ha? Bu fotoğraflar için mi?! Seni bununla mı tehdit ettiler Arven?! Bana söyleyemediğin şey bu muydu?!"
"Söyleyemezdim!"
"Niye! Neden söyleyemezdin?! S.ktiğimin fotoğraflarını çekerlerken neden sustun Arven?! .m.na koyduğumun puştları seni tehdit ettiklerinde neden sustun?!"
Üzerime yürüyüp hiç dokunmadan beni duvara yasladı.
"Bana neden söylemedin?!" Öyle çok bağırıyordu ki sesi 3 sokak öteden duyulabilirdi.
Öyle korkuyordum ki şu an. Bana bir şey yapmaması için hiçbir neden yoktu.
"Konuşsana Arven çıldırtacak mısın beni?!"
"Söyleyemezdim!" Diye çığlık attım o anda.
"Senin öfkenden, sana zarar vermelerinden korktum! Söylediğimde beni terk etmenden korktum! Seni kaybetmekten korktum Arsel! Lütfen anla beni sevgilim lütfen!"
Ellerimi yanaklarına koyduğumda benden uzaklaştı.
"Anlamayacağım Arven... Ben, yapamam. Bunu kaldıramam..."
"Arsel yapma lütfen."
"Bunu saklamak için uydurduğun hiçbir yalanı kabul edemem."
"Yalan değil! Yemin ederim yalan değil! Ben seni korumak için yaptım! Arsel lütfen bunu yapmalarına izin verme! Bize bunu yapmalarına izin verme! İstedikleri de bu anlasana!"
"Beni terk ediyordun..." bunu sessizce söylerken gözlerinden yaşlar süzülmüştü. İşte bütün umutlarımın tükendiği yerdi burası.
"Terk etmeyecektim."
"Sana söylenen her şeyi yapmaya razıydın..."
Eliyle ağzını kapatıp olduğu yerde gözlerini kapattı. Derin birkaç nefes aldı...
"Bana bunu söyleyemeyeceksen, böyle bir şantajda benden yardım istemeyeceksen, bana bunu anlatamayacaksan evliliğin ne anlamı var Arven? Ben neden varım senin hayatında?"
Korkunç derecede sakindi.
Dizlerimin üzerine çöküp ellerini tuttum.
"Arsel lütfen, yalvarırım dinle beni!"
Ellerini çektikten sonra benden uzaklaştı.
"Bir şey yapmıyorum. Zaten bana yapacak bir şey de bırakmadın... Her şeyi seyirci gibi kenardan izlemek dışında, bana yapacak hiçbir şey bırakmadın sen."
Elini göğsüne koydu yüzünde bir acıyla olduğu yere çöktü. Artık daha çok ağlıyordu.
"Allah'ım!"
Onun yanına çöktüm ama kendini geri çekti.
"Arsel..."
Ona dokunmama bile izin vermiyordu.
Emekleyerek kendini bahçeye attı ve çimlerin üzerine oturdu.
Çimleri çekiştiriyor ve sadece ağlıyordu.
Onu ilk defa bu kadar güçsüz ve çaresiz görüyordum.
"Dayanamıyorum artık."
Secdeye kapanırcasına başını çimlere koydu.
"Arsel..."
Sesim çok güçsüzdü, ben bile kendimi duymamıştım.
Başını yerden kaldırıp duvara yaslandı.
Bir kuş gibi çok hızlı nefes alıp veriyordu.
"Çok üzgünüm... Söyleyemezdim, seni ve Melina'yı öldürmekle tehdit ettiler."
Bana baktı, gözleri kıpkırmızıydı.
Elini kaldırıp bana susmamı işaret etti.
"Hiçbir şey duymak istemiyorum."
Yerden güçlükle kalktı.
Yanımdan aldırış etmeden geçip gittikten sonra kapıyı çarparak evden çıktı.
Bense saatlerce soğuk zemin üzerinde oturdum.
Artık yolun sonuna gelmiştik

✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin