Hedef Tahtası-41

20 2 1
                                    

-15 Yıl Önce-

"Hayır Ahmet hayır, ne eşinden boşanıyorsun ne de çocuklarını gönderiyorsun? Nereye kadar böyle devam edecek?"
"Söyleme böyle sevgilim. Eylül yakında liseye geçecek, yatılı okuyacak söz veriyorum."
"Ya diğeri? Onu ne yapacaksın?"
"Meltem, Arsel'i yatılı göndermez aşkım, biraz zaman ver bana bir çözüm bulacağım."
"Nereye kadar zaman vereceğim Ahmet. Seni beklerken turşuya döndüm, hala bekle diyorsun!"
Betül ve Ahmet, Özerlerin yalısında hararetli bir tartışma içerisindeyken Arsel ve Eylül onları kapının önünde dinliyordu.
"Beni yatılı okula gönderecekler."
Eylül ağlamaklı bir sesle Arsel'e baktı.
"Yatılı okumak istemiyorum. Annemi arayalım Arsel. Anlatalım her şeyi."
"Annem çok uzakta, bir şey yapamaz onu arayamayız."
"Bizden kurtulmak istiyor, buna izin mi vereceğiz?"
O sırada aniden kapı açılmıştı.
"Hiç utanmadan bir de kapı dinliyorlar! Yeter artık, buna daha fazla katlanamayacağım."
"Betül gitme, bekle aşkım her şeyi halledeceğim ben! Söz veriyorum bitecek bu işkence, ayrılacağım Meltem'den ama biraz daha zaman lütfen. Beni bırakmak istemiyor,ne kadar ısrarcı olduğunu sen biliyorsun. Beni tehdit ediyor, birlikte rahat yaşamamız için beklememiz lazım sevgilim."
Ahmet Betül'e sımsıkı sarıldığında Arsel kadının parmağında ışıldayan detayı fark etti
"Annemin yüzüğü."
Sesi fısıldar gibi çıkmıştı ancak aklına gelen şey fazlasıyla ses getirtmişti.
Yerde ki bibloyu tuttuğu gibi Betül'e fırlatmıştı.
"Annemin yüzüğü Eylül!"
Biblo Betül ve Ahmet'in başında parça pinçik olmuştu.
"Aahh!"
Başına gelecekleri tahmin eden Arsel doğruca aşağı koştu. Ahmet bir adım arkasındaydı.
Mutfağa girdiğinde çaresizce etrafına bakındı ve tezgahtaki ekmek bıçağını fark etti.
Onu alır almaz babasına doğrulttu.
"Arsel sakin ol, bırak o bıçağı!"
"Yaklaşma! Anneme her şeyi anlatacağım!"
"Hiçbir şey anlatmayacaksın, hemen o bıçağı bırak!"
"Ciddi olmadığımı sanıyorsun değil mi? Ben çocuk değilim!"
Arsel için baba kelimesi anlamını yitireli çok olmuştu ancak bunu dile getirme cesaretini ancak gösterebilmişti.
"Annemi daha fazla üzemeyeceksin! Buna izin vermeyeceğim!"
Arsel hiç düşünmeden elindeki bıçağı babasına savurduğunda Ahmet Bey'in koluna derin bir kesik attı ancak adamları tarafından çok kolay bir şekilde savuşturulmuş ve elindeki bıçak alınmıştı.
"Ahmet! Ahmet iyi misin? Ne oldu? Yaralandın mı?"
Arsel bir suçlu gibi yere yatırılıp elleri arkasından tutulduğunda Ahmet Bey onu yakasından tutarak yerden kaldırdı ve sert bir tokat attı.
"Bunun bedelini çok ağır ödeyeceksin küçük bey."
****
"Ne bitmez bedelmiş bu..."
Yarı uyanık yarı uyur halde salondaki koltukta oturan Arsel, Arven'in yabani bakışlarının hedefindeydi.
"Ne?"
Arven kendisine bir şey söylediğini sanmıştı ancak ne dediğini anlayamamıştı.
"Anlamadım."
Arsel başını tutarak doğruldu. Klinikte 2 tane hap almıştı. Korkunç derecede uykusu gelmişti. Sanki iki göz kapağında da filler oturuyordu.
"İyi olduğuna emin misin?"
Ceplerini yoklayarak sigarasını aradığı sırada telefonu çaldı. Arayan annesiydi.
"Efendim?"
Sesi buz gibi soğuktu Meltem Hanım'ın
"Neredesin?"
"Evdeyim anne."
"Hemen buraya gel, konuşmamız gerek."
Arsel saatine baktı, neredeyse gece yarısı olmuştu.
"Bir şey mi oldu?"
"Çiftlikteyim, oyalanma."
Uzun dıt sesi çalmaya başladığında Arsel boş bakışlarla telefona baktı, ne olduğu konusunda aklından bin türlü şey geçiyor ve hepsinde aynı sonuca varıyordu, annesi Senem'i öğrenmiş olabilir miydi?
"Ne oldu?"
Arsel oturduğu yerden kalktı.
Saatlerdir uyuyordu ancak hala uykusu vardı ve bu şekilde çiftliğe kadar araba kullanamayacağını da çok iyi biliyordu.
"Çiftliğe gitmem gerekiyor."
"Çiftlik mi? Bu saatte hemde."
"Annem çağırıyor. Sesi iyi gelmiyordu."
"Bende geliyorum."
Arsel itiraz etmemişti. Birlikte yola çıktılar . Çiftlik şehirden biraz uzaktaydı. Yol tek şeritti ve oldukça karanlıktı.
Arsel gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu, yine de Arven'e bir şey belli etmek de istemiyordu. Normalin aksine bugün Arven hiç konuşmuyordu. Konuşsa belki uykusu dağılabilirdi. Ancak arabanın zaman zaman sağa çekişini Arven fark etmişti.
"Arabada bir sorun mu var , sürekli sağa kayıyoruz."
Direksiyonu hafifçe sola çevirip yeniden düz ilerlemeye başladıklarında sebebini önemsememişti Arven.
"Bir çiftliğiniz olduğunu bilmiyordum."
"Çok uzun zamandır kapalıydı. Oraya gitmesi beni de şaşırttı."
"Ne olduğunu biliyor musun?"
"Sadece tahmin ediyorum ."
"Sence neler oluyor?"
"Annem Senem'i sevgilim sanıyor, dolayısıyla seni aldattığımı düşünüyor. Kendi yaşadığı acı tecrübeleri hatırlamış olmalı."
Arven şaşırmıştı. Senem ve Arsel'i gazetede görmüştü ama bu detaylardan haberi yoktu.
"Bugün neredeydin?"
"Halletmem gereken işlerim vardı."
"Ne gibi?"
Arsel gözlerini sıkıca kırpıştırdı. Hızını biraz daha düşürdü. Gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu.
"Neden yavaşlıyorsun?"
"Dışarı çıkmam lazım."
Arsel kenara çekti ve bir şey söylemeden arabadan indi. Soğuk hava biraz açılmasını sağlamıştı.
"Arsel ?"
Arven ona yaklaştı ve elini tuttu.
"İyi misin? Buz gibi olmuşsun."
Arsel onun saçlarını okşadı
Arven bu hareketi karşısında Kollarını Arsel'e doladı ve başını göğsüne yasladı.
"Bize ne oldu böyle?"
Arsel sessizdi, hiçbir şey söylemedi.
"Son zamanlarda ikimizde çok gerginiz. Hayatımızda istemediğimiz şeyler oluyor. Seni üzdüğüm için özür dilerim, biliyorsun hormonal değişiklikler."
Arsel yine sessizdi, Arven'in omzunu okşamakla yetindi sadece.
"Çok sessizsin."
"Yorgunum."
"Biliyorum."
Arven kendi kendine gülümsemişti bunun ardından. Sonrasındaysa Gustav ile yaptığı o tatsız konuşma gelmişti aklına. O konuşmayı Arsel'in duyduğunu hatırladı. Arsel'in şimdiye kadar bir sorun çıkarmayışı hiç normal değildi.
"Arsel..."
"Hım."
"Ne olursa olsun, beni hep çok sev olur mu?"
Arsel sessizliğini bozmuştu ilk kez.
"Dökül bakalım? Ne yaptın yine?"
Yine...
"Bir şey yapmadım, sadece..."
Biraz duraksadıktan sonra devam etti. "Korkuyorum."
"Neyden?"
"Sana bir şey olmasından çok korkuyorum, başını durmadan derde sokuyorsun."
Arsel gülümsedi ve Arven'i dudaklarından sakince öptü.
"Sen yanımdaysan bana hiçbir şey olmaz."
"Peki yanında değilsem?"
Konu tatsızlaşmaya başlamıştı.
"Yine gideceğim biliyorsun. Aklım hep sende kalıyor."
"Gitmek zorunda değilsin."
Zorundayım. Demişti Arven içinden. Sessiz kalmayı tercih etti. Arsel cevabını biliyordu.
"İlaç kullanmaya başladım."
Arven geri çekilip onun gözlerine baktı . Demek ondaki bu ani duygu değişimlerinin sebebi buydu.
"Ne zaman?! Benim neden haberim yok?"
"Bu sabah doktora gittim."
"Aşk olsun, bana neden haber vermedin? Birlikte gidebilirdik."
Arsel sustu, bir süre sessizlik oldu.
"Benden ayrılmayı gerçekten istiyor musun Arven?"
Tüm kanı çekilmişti sanki Arven'in. Arsel'i boşanmakla tehdit ederek tedavi olmaya zorlamıştı. Böyle bir yol tercih ettiği için pişmandı .
"Nereden çıktı şimdi bu?"
"Aslında hep vardı biliyorsun. Sadece görmezden geliyoruz. Dün ve bugün söylediğin şeylerin hepsi hala aklımda. Cümlendeki vurgulara kadar, hepsini sana söyleyebilirim."
"Arsel ben..."
"Melina'ya zarar verebileceğimi düşünüyor musun gerçekten ?"
"Elbette hayır!"
"Peki ona zarar verecek herhangi bir şeye izin verir miyim? Sence kontrolümü ona zarar verecek kadar kaybeder miyim?"
"Arsel bak..."
"Ne düşündüğünü bilmek istiyorum Arven. Bu bebeği gerçekten benim yüzümden mi aldırmak istiyorsun?"
Arsel'in art arda inen görünmez yumruklarıyla Arven tek kelime bile edememişti.
"Endişemi anlamanı istiyorum."
"Anlamıyorum, anlayamıyorum. Niye biliyor musun? Çünkü ben bunların senin gerçek düşüncelerin olduğuna inanmıyorum. Bu sen değilsin, benim sarışınım, eşim, kadınım bana bunları söylemez, söyleyemez. Ne kadar kızgın olursa olsun beni tanır, neler yapıp yapmayacağımı bilir..."
Arven gözlerini kaçırmaya devam edince Arsel onun çenesinden nazikçe tutup kendisine bakmaya zorladı.
"Arsel..."
"Ve eğer başından beri Melina için bir endişen olsaydı, hamileliğini öğrendiğim ilk andan itibaren ki tavrıma rağmen onu doğurmazdın. Sen bana inanmıştın Arven, güvenmiştin..."
"Hala güveniyorum."
"Güvenmiyorsun, gözündeki korkuyu görüyorum. Benden korkuyorsun."
Gözleri dolmuştu yine. Derin bir nefes alarak devam etti.
"O herife neden para verdiğini şimdi sormayacağım, bunu daha sonra konuşacağız ama aklında olsun ki, sana hiçbir şey yapamaz anladın mı? Sana zarar veremez. Kim olduğunu ve benim kim olduğumu sakın unutma. Seni getirmeme hiçbir şey, hiçkimse engel olamaz!"
"Biliyorum."
Arven, Arsel'in başka bir şey söylemesine izin vermeden dudaklarından öptü onu.
"Benim tek korkum bir gün beni sevmekten vazgeçmen. Asla vazgeçme olur mu?"

✨BİR BULUT OLSAM/2✨(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin