15-Hiram Romano

72 13 0
                                    

Sabah uyandığımda üzerimden her zamanki gibi tır geçmişti sanki. Doğrulmakta zorlandım. Dün gece İhvan gitmek üzereydi ama konu konuyu açınca uzun bir süre sohbet etmiştik. Saat kaçta uyuduğumu bilmiyordum. Her zamanki gibi yorgundum. Yorgunluğum bu hızlı tempoda bir türlü geçmek bilmiyordu.

    Yatakta kalmaya devam edersem tekrar uyuyacağımı biliyordum. Uyumak demek her şeye geç kalmak demekti. Böyle bir şeyi daha önce deneme cesaretim korkumdan dolayı olmamıştı ve bunu denemek, isteyeceğim en son şeydi.

    Banyoya resmen sürünerek gittim. Yüzümü buz gibi suyla yıkadım. Belki ayılmam için bir etkisi olurdu.

    Odaya döndüğümde Sadra'yı yatağımda otururken buldum. Elinde telefonu vardı. Birine seri hareketlerle mesaj yazıyordu.

    "Günaydın," dediğimde bakışlarını telefondan ayırdı ve bana gülümsedi.

    "Günaydın."

    "Odama ziyaretini neye borçluyum?"

    Elimdeki havluyu yatağa fırlattım ve üzerimdeki şortu ve tişörtü değiştirmek için dolaba yöneldim. Evin içi, eski olmasına rağmen fırın gibi olduğu için böyle uyuyordum. Gün içinde zaten hareketlerim fazla olduğu için resmen sıcaktan bunalıyordum ama sıcağa her zaman soğuktan daha fazla sevgi beslediğim için sessizce durumu kabulleniyordum.

    "Bugün İhvan yok. Ben de seni zorlamaya niyetli değilim. Sanırım abim de daha gelmedi ve gün doğumunda burada olmadığına göre geç gelecektir. Bu durumda bugün dinlenebilirsin."

    Rahat bir nefes aldım ve kendimi dolabın önünde aniden yere bıraktım. "Bu zamana kadar buna hiç sevineceğimi düşünmemiştim." Ses tonumdaki bariz rahatlama Sadra'nın kıkırdamasına sebep oldu.

    "Bu haberi sana verdiğim için ben de mutluyum ama bugün tetikte olmalıyız."

    Kaşlarımı çattım ve arkamı dönüp ona baktım. "Neden?"   

    "Bugün herkes bir yerlerde. Abim yok, İhvan yok, diğer çocukların hepsini babam farklı yerlere gönderdi. Bu koca evde yalnızca babam, sen ve ben varız. Uzun zamandır ilk kez bu kadar az kişi var ve tetikte olmalıyız."

    Omuzlarımı düşürdüm. Her an biri başımıza bela olabilirdi ve kimse yok muydu gerçekten? Buna Devran nasıl izin vermişti? Gerçi o da çok temkinli sayılmazdı. Buradaki herkes şansına bu kadar uzun süre yaşamıştı. Bunu düşünüyordum çünkü bazen gerçekten profesyonellikten uzak davranıyorlardı. Düşüncemi belirttiğimde insan olmamız, başlı başına bir zayıflık, diyerek beni geçiştiriyorlardı. Onların sorunu yoktu ama burada hala tek başına kendini korumakta zorlanan biri vardı. Ben.

    Neyse ki, içimdeki kötü his bu sefer etkisini göstermemişti. Yani muhtemelen bir şey olmayacaktı. Kim burayı biliyordu ki zaten?

    Nefesim kesildi birden. Hiram...Aklıma tam şu an o gelmişti. Bir daha bu riski alır mıydı emin değildim. Hem bunun için bir yöntem, bir plan düşünmüş olamlıydılar. Beni riske atmayacaklarını biliyordum.

    "Düşünme. Bu kadar fazla düşünürsen delirirsin. Rahat ol."

    "Nedense en mantıklısını ben yapıyormuşum gibi geliyor."

    Ayağa kalktım ve tekrar dolabıma yöneldim. İçinden ince bir kazak ve tayt çıkardım. "Sorun yok. Risk her zaman var. Bununla yaşamayı öğrenmek gerekiyor." Buraya geldiğimden beri hep bir şeyleri öğrenmem gerekiyordu zaten.

    Çıkardığım kıyafetleri katlamadan dolaba attım ve yeni kıyafetlerimi giydim. Bir şey söyleyip kendimi yormak istemiyordum. Karnım acıkmıştı. Yemek yemem gerekiyordu.

FEVT (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin