Devran konuşmamız gerek dediği için hepimiz onun uyanmasını bekledik. Bu detayı tam İhvan ve Sadra giderken hatırlamıştım. Kapıdan geri döndüler maalesef. Eve gidip baş başa kalmaları daha iyiydi ancak durum ciddi mi değil mi bilmiyorduk. Gitmeleri iyi diyordum çünkü gerçekten ikisi de ergen aşıklardan beterdi. Sadra neyse de, bazen İhvan katlanılmaz oluyordu.
İhvan ile bir tartışma içine girmiştik. Onun Devran'dan haberi olduğunu öğrendiğimden beri ona kırgındım ve küs gibi davranıyordum. En azından deniyordum. Biraz da olsa üzüntümü geçirecek mazeretler ortaya koyunca yelkenleri suya indirdim.
"Devran beni öldürmekten beter ederdi," demişti. Haklıydı ve o da bir nevi mağdur olduğu için çok üzerine gitmemiştim. Yorgundum, çok yorgundum. Bazı şeyler uzasın istemiyordum.
Yine İhvan şef mutfağa girmiş ve bize yiyecek bir şeyler hazırlamıştı. Devran uyuyalı dört saat olmuştu. En son Sadra gidip onu uyandırma kararı almıştı. "Dört saat ona beş gün yeter," diyerek benim onu engellememe izin vermemişti.
İhvan ise her zamanki gibi yanıma uzanıp "Anlıyorum sevgiline kıyamıyorsun ama işimiz var be güzelim," diyerek sinirlerimi yine bozmuştu.
Nihayetinde, hepimiz yemek masasında sessizce yemeklerimizi yiyorduk. Devran hemen yanımda oturuyordu. İhvan ve Sadra karşımızdaydı.
Bamyadan nefret ediyordum ve İhvan bamya yapmıştı. İsteksizce tabağımdakileri karıştırmaktan başka masada yaptığım kendime yararlı bir iş yoktu. Devran ise itiraz etmeden yiyordu. Hatta diğerleri de öyle. Cidden bu hayatı bamya yiyecek kadar çok seviyor musunuz?
Devran ilk tabağını bitirdiğinde "Bu yemek tuzsuz olmuş," dedi. Göz ucuyla ona baktığımda ise bana bakıp göz kırptı. Amacı İhvan'ı sinirlendirmekti ve başarılı olmuştu.
İhvan sinirle "O yüzden mi silip süpürdün?" diye sordu.
Hepimiz kendi kendimize sırıtırken Sadra aniden "Biletleri aldım," dedi.
İhvan ve ben sessizliğe gömüldük. İlk konuşan Devran oldu. "Ne bileti?"
"İran'a gidelim diyoruz. İşler bitince. Şura da merak ediyormuş."
Başını bana çevirdi. Bakışlarında şaşkınlık ve memnuniyet vardı, nereden geldiğini anlamadığım.
"Öyle mi? Gideriz. İşleri bitirelim o zamana kadar."
"Arkadaşlar," dedim. "Nasıl on günde her şeyi bitireceğiz?"
Gözlerimi imayla açtım ve Sadra'ya uyarıcı bir bakış attım. Devran henüz babasının meselesini bilmiyordu bile.
Devran "Hiram'ı yarın paketliyoruz zaten," dedi.
"Nasıl?" Anlamayan bir ifadeyle ona baktım. Bu kadar kolaysa yıllardır ne diye uğraşıyorlardı?
"Ona ulaştım. Yarın Taksim'de görüşeceğiz."
İhvan heyecanla "Ooo kalabalık diyorsun," dedi. Keyfi gayet yerindeydi ama benim kafamda ünlem ve soru işaretleri çarpışıyordu.
"Siz kafayı mı yediniz? O kadar kalabalıkta nasıl bu işi yapacaksınız?"
"Her şey hazır. Sadece beni dinlerseniz yarın bu iş biter."
Sadra hemen "Ben varım," dedi. Heyecanlı sesi beni gerçekten sinir ediyordu. Bir tek ben mi riskleri görüyordum?
"Yapmayın ya," diye isyan ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEVT (Devam Ediyor)
General Fiction"Ölümle Dans Edenler #1" Hayatım boyunca normal olarak adlandırdığım yaşamım, arkadaşımın doğum gününde yerle bir oldu. Önce evime saldırdılar, sonra beni kaçırdılar, ardından Rusya'nın karanlık bir ormanının içinde kalan bir köşkte hayatımın bilme...