Gözlerimi ismimi duyunca zorlukla araladım.
Sadra başımda dikiliyordu. Perdeleri sonuna kadar açmıştı. Odaya giren gün ışığı beni rahatsız edince diğer tarafa döndüm.
"Bugün beni serbest bırakın. Biraz daha uyuyayım."
Kolumdan tutup beni çekiştirdi. "Onu gece düşünecektin."
Bıkkınlıkla doğruldum. Gerçekten sabahın ilk ışıklarını gördükten sonra uyumuştuk. Devran da... Yanıma baktım ancak onu göremedim.
İyi, en azından birimiz güne ne olursa olsun erken başlayabiliyordu.
"Hazırlan ve aşağıya gel. Birazdan toplanacağız."
Doğru ya! Bugün önemli bir gündü. Birini öldürmek için büyük bir adım atacaktık belki. Bu beni eskiden rahatsız ederdi ama muhtemelen azıcık bile olsa uyum sağlamaya başlamıştım.
"Tamam geliyorum," diyerek yataktan çıkmak için hareketlendim. Sadra çoktan gözden kaybolmuştu.
Miskin bir tavırla banyoya gittim. Kısa bir duşun ardından üzerime hızlıca bulduğum bir Odadan çıkarken de saçlarımı uzun bir aradan sonra at kuyruğu yaptım.
Merdivenleri inerken İhvan'la karşılaştık. Zamanlamamız hemen hemen hep aynıydı. Bir yerlerde sürekli karşıma çıkması bazen gerçekten kafamı karıştırıyordu.
"Seni arıyordum," dedi ve kolunu omzuma atıp beni merdivenlerin sonunda bulunan küçük bir okuma odasına sürükledi.
İçeri girince arkasını kontrol edip kapıyı hafifçe aralık bıraktı. Telaşlı davranıyordu, üstelik beni de telaşlandırıyordu.
"Bir şey mi oldu?"
"Evet," dedi. Özür dilercesine yüzüme bakınca sinirle derin bir nefes aldım. Aksilik çıkmazsa olmazdı zaten.
"Ne oldu?"
"Ya önemli değil aslında ama..."
"Ama?"
Ağzından lafı almam için sanırım yalvarmam gerekiyordu.
"Devran'ı çağırdı Agah bu sabah."
Bir sorun vardı. Dün de bunu hissetmiştim ama sebebinin bu olmaması için düşünmeyi bile göze almamıştım.
"Ters giden ne olabilir? Ya biz kuruntu yapıyorsak?"
"Bilmiyorum," dedi. "Sen de fark ettin değil mi? Bir gariplik var ama ne?" Yerinde duramıyordu. Sürekli odanın içinde volta atıyordu.
"Sen bilmiyorsan ben hiç bilemem."
"Ya aslında ortada belli başlı bir şey yok. Devran sadece, bilmiyorum odadan çıktığında yıkılmış gibiydi. Üstelik sinirliydi de. Agah'ın ona ne söylediğini bilmiyoruz, keşke bir yolu olsa öğrenmenin. Ama Devran'ın hoşuna gitmedi."
"Öğrenmeye çalışırım ama muhtemelen söylemez." Açıkça bunları yaşadım ve böyle oldu diyen biri değildi. Olaylardan çok hislere önem vermesi beni ilk kez rahatsız etti.
Agah zaten seçeneklerimiz arasında hiç yoktu. Bekleyip görmek isterdim ama şu an yarınımızın bile ne olacağı belli değildi. Bir riski daha göze alamazdık. Yaklaşıyorduk. Üstelik yaklaştığımız kişi Agah'ın müttefikiydi. Bu da demek oluyordu ki, Agah önümüze taş koymaktan çekinmeyecekti. Devran hiçbir şeyin farkında olmasa bile, bize göre Agah'ın tarafındaydı. Ahah hem onu istediği gibi yönlendirebilir, hem de bizden korumak için, öğrenmesini engellemek için elinden geleni yapabilirdi. İşte atladığımız en önemli ve en bariz nokta! Agah bizimle elbette karşı karşıya gelmeyecekti. Bizimle karşı karşıya getireceği kişi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEVT (Devam Ediyor)
General Fiction"Ölümle Dans Edenler #1" Hayatım boyunca normal olarak adlandırdığım yaşamım, arkadaşımın doğum gününde yerle bir oldu. Önce evime saldırdılar, sonra beni kaçırdılar, ardından Rusya'nın karanlık bir ormanının içinde kalan bir köşkte hayatımın bilme...