Uyandım.
Yatakta doğruldum ve yastığımın kenarına koyduğum telefonumdan saate baktım.
Rusya'dan geleli iki saat olmuştu ve ben bu süre içerisinde sadece uyumuştum.
İstanbul'da çok göz önünde olduğunu düşündüğüm ama göz önünde olan her zaman görünmezdir sözüyle beni ikna eden İhvan'ın ayarladığı güvenli evlerden birinde kalıyorduk.
Pek güvenli değildi aslında. Çünkü Agah biliyordu ama elimizde bundan başka bir imkan yoktu.
Neyse ki, Agah bizi Türkiye'de değil, İtalya'da başkasının peşinde sanıyordu.
Bunu ise her zamanki gibi İhvan planlamıştı. Sadra'ya ne uydurduğunu sonradan öğrendim. Babasının çok yakınında bir hain olduğunu ve babasına bilgi vermenin riskli olacağını söylemişti. Agah önünde sonunda öğrenecekti. Alberto ise planımıza göre çoktan ölmüş olacaktı. Yani, başarabilirsem.
Küçücük evde bana verilen odanın tek ışık kaynağı dışarıdaki cılız sokak lambasıydı.
Yatağı dağınık bırakarak kalktım, tembel tembel odadan çıktım. Daracık koridorda ilerledim ve salondakilere katıldım.
İhvan ve Sadra geldiğimizden beri bir şeyleri didik didik ediyor, gizli planlarını sağlamlaştırmaya çalışıyorlardı.
Uyarılar yapılmıştı. Eğer o gece Alberto'yu öldüremezsem ve yakalanırsam dışarı çıktığımda işim bitecekti. Öldürürsem de kendimi ifşa edecek yanlış bir hareket bulunursam, yine ölecektim. Kusursuz olmalıydı ve ben kusurun ta kendisiydim.
Sadra ve İhvan ben içeri girdiğimde koltuklarda çapraz şekilde oturmuş, yine yüksek tempoda bir konuyu tartışıyorlardı.
İçeri girdiğimi fark ettiklerinde ikisi de bana bakıp gülümsedi.
Sana acıyorlar Şura. Sana çok acıyorlar.
Bakışlarını görmezden gelip Sadra'nın yanına oturdum.
Hemen önüme bir kahve kupası koydu. Teşekkür edercesine gülümsedim ancak hiç halim yoktu. Hiç.
"Durum ne?" dedim. Sessizlikleri düşünmeme, istemediğim konular üzerine kafamda kurup oynamama sebep oluyordu.
"Durum karışık. Sen ne durumdasın?"
İhvan'a baktım ve "Her şey yolunda," dedim. Hiçbir şey olmamış gibi davran. İnsanlar sana soracak cesareti bulamasın.
"Yapmak istediğine emin misin?"
"Elbette. O kadar eğitimi boş yere almadım."
Birbirlerine baktılar.
"Ben iyiyim," dedim üstüne basa basa.
"Şura bu çok tehlikeli. Çok spontane gelişecek ve riskleri çok yüksek. Açıkçası seni o çukura atmak istemiyorum."
"Hiram ile görüşmemi ayarladın mı?"
Söylediklerini umursamıyordum. Artık hiçbir şeyi...
Derin bir nefes aldı. "Evet ama her an vazgeçme hakkına sahipsin. Ben söylemiş olayım da, gerisi sana kalmış."
Eğilip masanın üzerinde duran kağıtlara baktım. Bir tanesi bir silahın açılmış halinin çizimiydi. Değişik bir silahtı. Adından emin değildim. Gerçi umrumda da değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEVT (Devam Ediyor)
General Fiction"Ölümle Dans Edenler #1" Hayatım boyunca normal olarak adlandırdığım yaşamım, arkadaşımın doğum gününde yerle bir oldu. Önce evime saldırdılar, sonra beni kaçırdılar, ardından Rusya'nın karanlık bir ormanının içinde kalan bir köşkte hayatımın bilme...