Bu kurgunun tamamını ifade eden tek bir şarkı var. Gece gündüz demeden yazarken bile bıkmadan dinlediğim.
•Şanışer & Cem Adrian-YenidenKurguyu tek cümle ile özetlemeye kalktım bir gece:
"Mücadele kalpte başlar."Uyarı! Bu kurgu tarihi ögeler barındırır. Geçmişte yaşamış, varlığının devam edip etmediği bilinmeyen bir tarikat ve yozlaşmış, ismi başka ifade edilen bir örgüt. Karakterlerin, hiçbir inancı, görüşü, bakış açısı benim inançlarımı, görüşlerimi, bakış açımı, düşüncelerimi yansıtmamaktadır. Bir görüşü yazıyor olmam onu tamamen desteklediğim ve inandığım anlamına gelmez. Bir kurgu kaleme alan herkes, çevresinde gördüğü, hayal ettiği her şeyi özgürce ifade edebilir. Zaten bu özgürlük insanların tarih boyunca ortaya sanat eserleri koymasına öncülük eden tek etkendir.
Olaylar ihtimaller üzerine, "Ya böyle olsaydı?" sorusuna istinaden oluşturulmuştur. Kişiler, kurumlar bazı noktalarda gerçeklerle örtüşse de her şey hayal ürünüdür. Bu kurguda ne gerçek diye sorarsanız, gözüm kapalı söyleyebileceklerim duygular, hisler ve silahlardır.
İyi ve keyifli okumalar dilerim.#
2 yıl sonra...
Bir kadın. Üzerinde siyah saten gömlek, siyah kumaş pantolon, siyah çorap çizmeler olan bir kadın. Kısacık saçlarını siyah ince bir şalla örtmüş, en önde yürüyor. Her an yığılabilir, yıkılabilir. Adımları güçlü değil. Yere sağlam basamıyor bile. O kadar yorgun ki, bu görünüşüne de yansımış. Gözlerinin altı mosmor, dudakları teninden farksız, kalbi gibi çatlaklarla dolu. O kadar zayıf ki, o kadar dirençsiz ki, gören biri hasta olduğunu düşünebilir. Evet hasta, ancak bundan gayet memnun.Neyse ki düşerse onu tutacaklarına inanan iki kişi var arkasında. Biri esmer, uzun saçlı, kıskanılacak güzellikteki kadın. Onun da başında siyah bir şal var. Siyah uzun bir elbise giymiş, ellerinde eski zamanlardan kalma bir çift eldiven. Sebebi aslında basit. O kadar kişinin suratını dağıtmış ki o eller, tüm kemikleri morarmış ve derisi çatlaklar içinde. Saklamak zorunda. Çünkü öndeki kadının acısına saygı duymaktan başka bir şey yapmak istemiyor o an.
Yanındaki sarışın, uzun boylu, giydiği takım elbiseye tamamen zıt adamın varlığı esmer kadın en büyük gücü. Kravatı yok. Nefret eder. Gömlek giymeyi de sevmez ama bugün için saygısından idare ediyor. En az üzgün olan o. Neden mi, çünkü bunun olacağını hissedip hazırlandı. Böyle bir şeye hazır olunur mu tam emin değil ama aradan geçen zaman onu ilk kez büyüttü. Yaşı diğerlerine göre çok büyük. Ama mantık olarak hep güçlü olmak zorunda kaldığı için olgunluk nedir tam olarak bilmiyor. O ana doğru ilerlerken bunalarak gömleğinin düğmelerini açıyor. Tamam bu kadar ciddi olması gerçekten ondan beklenilenden daha fazla. Öndeki zaten görmüyor, yanındaki de böyle bir durumda ne kadar olabiliyorsa o kadar gülümsemeye çalışıyor.
Sanki kilometrelerce yol yürümüş gibiler. Ama sadece üç dakika geçiyor.
Tüm kalabalıktan uzaklaşıp o yalnız kişinin yanına ulaşıyorlar. Hepsi ona bakıyor. Öndeki kız artık ayakta duramaz durumda. Ama yere yığılırsa onu tutacak kimse yok, daha doğrusu onun tutmasını istediği kimse yok.
Yağmurlu bir gecede, her şeyini kaybettiğini sandığı o anı hatırlıyor. Acı artık tamamen açık. Zorlukla tebessüm ederken, çatlak dudaklarından dışarı sızıyor.
O gece, o ıssız sokaktaki haykırışı kulaklarında çınlıyor aniden. Gözlerini kapatıyor ama bunu fark edince hemen açıyor ve karşısındakine bakıyor.
Görmesi gerek çünkü. O suçlu. Suçunu görmesi gerek. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, onu suçlamaya devam edecek. Çünkü bunu yapmazsa, şu an karşısında değil, yanında olur. Bunu yapmak istemiyor. Onu suçlayınca daha kolay, onu suçlayınca bir şeyler daha katlanılabilir.
Cesur bakışlara bürünen gözlerinden bir damla yaş akıyor. Bu sefer kendisine bu konuda izin veriyor. Hakkı çünkü. Bu kez bu göz yaşları onun en büyük hakkı.
Asla silahını yanından ayıramadığı günler geride kaldı. Sadece gece geç saatlerde avuçlarına değen o soğuk metal, tüm bu olanların sebebi aslında ve suç aletini yanında getirmek istemiyor. İlk kez.Dişlerini sıkıyor güzel kadın. Oval yüzü aniden değişiyor. Bu kez konuşmayacak.
Derin bir nefes alıyor. Son kez gözlerini açıp kapatıyor ve artık daha iyi. Veda etmek bu kadar kolay mı? Bir nefese, birkaç gözyaşına sebep olmak yeterli mi?Karşısındaki kişiyi kafasından silip atması gerek. Bunun için o kalbi parçalamak zorunda.
Kadın elini beline götürüp, silahının yerine varlığıyla can yakan şeyi sağ eline alıyor. Bir kılıf bu, üzerinde İbranice, anlamını bilmediği, araştırmadığı birkaç sözcük var sadece.
Bir hançeri koruyor. Hançerin kabzasında değerli taşlar ve gümüş işlemeler var. Satsaydı inanılmaz para kazanabilirdi aslında.
Derin bir nefes daha alıp ciğerlerine hapsediyor. Kabzasından tutup çekiyor hançeri ve parlak bıçak gözlerini kamaştırıyor. Ortama bir cenaze havası hakim. Bunu bozan tek şey arkadaki çiftin el ele tutuşup dua eder gibi başlarını eğerken gözlerini kapatması. Aslında bir ayin de olabilirdi ama artık onlar böyle bir şeyin inancında değil. En azından kadın değil, bundan tamamen emin.
Parlayan hançeri karşısındaki adamın tam kalbine saplarken nefesini veriyor. İşte bitti. Bu zamana kadar zaten çoktan bitmek zorundaydı.
Gözlerini tekrar kapatıyor ama bu kez tamamen görebilmek için.
Karşısındakinin devrilişini saniyelerce tekrar ediyor zihninde.
Birden cesaretini toplayıp her şeyi geride bırakıyor ve arkasını dönmek için harekette bulunuyor.
Birkaç saniye önce, karşısındaki adama hançeri saplarken aslında orada bambaşka bir şey oluyor.
Hançerin ince ve keskin sesi duyulduğunda arkadaki çift başını kaldırıyor. Kadının bundan haberi yok.
Kadına değil, başka bir yere bakıyorlar. Sağ taraftaki ormanlık alanda bir adam var. Kadının bundan haberi yok.
Adamın yüzü gözükmüyor. Sadece yüzünü ve tüm bedenini gölgede tutan bir pelerin görüyorlar. Sarışın adam kaşlarını çatıp şüpheyle ona doğru yelteniyor ama yanındaki esmer sevgilisi elini bırakmadan onu durduruyor. Kadının bundan haberi yok.
Adam önce sevgilisine ardından tekrar gölgeler içindeki adama, sonra yine anlamayan bir ifadeyle sevgilisine bakıyor. Sevgilisi ona güven veren bir ifadeyle gülümsüyor. Kadının bundan haberi yok.
Adam önüne dönüyor ama çok sinirli, sadece bu anı berbat ederse bundan sonraki her an da berbat olacağı için sessiz. Pelerinli adam, gizli olan yüzüne rağmen çok büyük bir etki yaratıyor. Esmer kadın ona bakıyor bir işaret bekler gibi. Adamın zar zor görünen dudaklarında bir sırıtış beliriyor. Önünde bağladığı ince, uzun iki elinden birini yavaşça yüzüne yaklaştırıyor. Ateş dudaklarına değen eli sus işareti yaparken dudakları sanki mümkünmüşçesine daha çok geriliyor. Kadının bundan haberi yok.
Esmer kadın başıyla gizemli adamın isteğine onay verirken gölge adamın eli tekrar diğer eliyle birleşiyor. Özellikle önlerindeki acılı kadına bakmıyor. Eğer bakarsa dayanamaz, yanına gider ve onu hikayenin en başında mahveder. Kadının bundan haberi yok.
Pelerinli adam başıyla son kez esmer kıza selam veriyor. Kadının bundan haberi yok.
Esmer kadın tam ona karşılık verirken, öndeki kadın tamamen ona dönmüş oluyor. Esmer kadının tepkisini gören, her şeye yeni veda edebilmeyi başarmış kadın, bakışlarını takip ediyor ama ağaçların arasında hiçbir şey göremiyor. Anlamıyor ama umrunda da değil. O an gerçekten veda edebilmeyi başarmış mı, bunu sorguluyor. Geceye kadar beklemesi gerek, o yüzden tedirgin.
Kadın kurbanına geri dönmüyor.Bakmıyor, merak etmiyor.
O sırada topuklu ayakkabılarının altına doğru akan sıcak kanı bile görmüyor.
Her şey devam ediyor aslında. Hiçbir olay, hiçbir durum, hiçbir duygu onun kalbini durdurmaya yetmedi. Esmer kadın ise, o gölgenin her şeyi değiştireceğinin farkında.
Ama kadının bundan da haberi yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEVT (Devam Ediyor)
General Fiction"Ölümle Dans Edenler #1" Hayatım boyunca normal olarak adlandırdığım yaşamım, arkadaşımın doğum gününde yerle bir oldu. Önce evime saldırdılar, sonra beni kaçırdılar, ardından Rusya'nın karanlık bir ormanının içinde kalan bir köşkte hayatımın bilme...