19-İlk Kurban

61 7 0
                                    

Günler berbat geçiyordu.

    Her şey o geceden sonra değişmişti.

    Devran, normal Devran'dı aslında. Sadece ben efsanevi bir şekile değişiklik olacağını düşünmüştüm. Nasıl bir değişiklik olacağına dair kafa yormamıştım ancak yüzüne bakmakta zorlanıyordum. Bu çekingen hallerim onun bazen benimle dalga geçmesine sebep oluyordu. Ama net bir şekilde o geceden sonra konuşmamıştık. Zaten ikimizin de zamanı yoktu. O Aren'in peşindeydi. Bize söylemese de, geçen üç gün boyunca sürekli gözleri kapıdaydı. Başka birini beklediğini düşünmüyorduk. Çünkü üç gün boyunca Aren hariç muhattap olmak zorunda kaldığımız herkes eve girip çıkmıştı. Onun ise nerede olduğu meçhuldü.

    Tek bir işim kaldı, demişti. O zamandan beri konuşmamıştık. Ruh gibi dolaşıyordu. Sadra bana birkaç kez onunla konuşmam için yalvarmıştı. Ancak öfkesinin yükselip, birden bana patlamasından korktuğum için gidip onunla konuşma cesaretine sahip değildim.

    Sadra, babasıyla nedenini bilmediğim bir sebepten dolayı tartışmıştı. Bize bir şey söylememişti ancak İhvan da ben de güven noktası zayıfladığı için, ona babasının hain olduğunu söylemeyi ve bize inanacağı günü sabırla bekliyorduk. Zihninde çatlaklar vardı ve bizim bilmediğimiz bir şeyleri bildiğinin de farkındaydık.

    İhvan, Devran'ın rahatsızlığını fırsat bilerek beni fena dövüyordu. Dövüş derslerini de ondan alıyordum ve durum hiç hoş değildi. Devran'ın zorlayıcı olduğunu düşünmüştüm ancak anlamalıydım. "Devran sana kıyamadığı için yeterli eğitimi alamadın," dediğinde aslında başıma gelecekleri anlamalıydım.

    Erken saatte uyuyordum çünkü bedenim yorgunluktan ağrıyordu. Yorgunluktan uyuyamama evresini Devran'dan ders alırken atlatmıştım ama şimdi başımı yastığa koyduğum anda uykuya dalıyordum. Üç gündür Sadra beni sessizce uyandırıyordu. Çünkü Devran, ben uyuduktan sonra yanıma geliyordu ama uyanıp onu görene kadar farkında olmuyordum.

    Silah eğitimlerim bitmişti. Yani hedef konusunda sıkıntı yaşamıyordum, çoğu silahın kullanımı hakkında uzmanlaşmıştım. Nişan konusunda oldukça başarılı oluşum İhvan'ın gözünden kaçmamıştı. Elime bir keskin nişancı tüfeği verip ormanda atış yaptırmıştı. Sonuç olarak, herhangi bir saha çalışmasında mevkimi bulmuş gibiydim.

    Nişan alma yeteneğim bıçak kullanma konusunda da iyi olmama sebep oluyordu. Kullandığımız küçük bıçaklar hedefi neredeyse hiç şaşmıyordu. Bir keresinde İhvan önümde eğilmişti ve bu haline Sadra ile oldukça gülmüştük.

    Öldürme teknikleri diye kendi kendine isim koyduğu, çoğu fedainin kullandığı yöntemleri ve sonrasında nasıl kıçımızı kurtaracağımızı anlatmıştı. Genel olarak biz işi bitirme yönteminde söz sahibi oluyorduk. Süreç genel olarak daha farklı mevkiler tarafından yönetiliyordu. Ufak tefek işleri yapanlar, kameralar, güvenlikler, giriş çıkış planları, hangi silahın kullanılacağı, nelerin ihtiyaç olduğu ve genel olarak olay yerini sonrasında temizleme işleri. Şu an da bu tarz konular hakkında eğitim alıyordum. Bir gölge gibi nasıl sızacağımı, nasıl kalabalığa karışacağımı öğretiyordu. Hatta dün kalabalık bir yere gidip kendi kendime oluşturduğum kaçma stratejileri ile ilgili bir çalışma yapmıştım. Stratejide de iyi olduğumu görünce "Öğretecek ne kaldı?" diye düşünerek gününü harcamaya başlamıştı.

    Günler berbat geçiyordu.

    Çünkü, her şey belirsizlik üzerine kuruluyordu. Atacak olduğumuz her adımın getireceği sorumluluklar bizi sadece düşünmekle yetinmeye itiyordu. İhvan, belli belirsiz tavırlar sergiliyor, ne zaman ne yapacağımızı sorduğumda kaçıyordu. Düşünmekten bitap düşmüştüm her zamanki gibi. Bu nedenle daha agresif olmuştum. Hiçbir şeyden zevk almıyordum. Her şey peşimden geliyordu ve kaçmaya tenezzül etmek tamamen dibe çekilmekten başka bir anlam içermiyordu.

FEVT (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin