Kapüşonumu kafama çekerek esnedim. Dün akşam Tufan'la uyumayıp plan yapmıştık. Sabah eve döndüğüm içinde annemden bol bir azar yemiştim. Şimdi ise hava neredeyse kararmak üzereydi ve Tufan'ın söylediğine göre akşam halısaha maçı vardı.Gerinerek yürümeye devam ettim. Yokuşu bitirerek mahallenin sonunda elektrik direğinin altına çökmüş Tufan'a ilerledim.
"Pişt, elli kuruş var mı?" diye seslendim. Bakışlarını bana çevirdi ve gözlerini devirdi. Ardından dişlerini öne çıkartarak komik bir surat ifadesi yaptı. Gülerek yanına geldiğimde ayağa kalkarak bana katıldı.
"Önce halısahaya gideceğiz." dedi ve cebinden telefonunu çıkararak saate baktı. "İki saate maç başlar. Yani şu an kesin halısahanın aşağısındaki kahvedeler. " dedi. Kafamı sallayarak ellerimi kapüşonlumun cebine soktum. Üzerime lacivert bir kapüşonlu ve altıma da siyah dizleri yırtık kot pantolonumu giymiştim.
"Gördün, dün Ceren'i nasıl geri çevirdi. Bunu düşünme artık." dedi. Kısaca ona bakarak tekrar yola döndüm. Aşağı mahalleye geçerek halı sahanın önüne gelmiştik.
"Umrumda değil, görmüyor musun? Ali onu ne kadar istemese de deniyor." dedim, fısıldayarak. Biraz yaklaştı ve elini omzuma attı.
"Denesin, ne kadar denerse Ali Abi'nin sabrını o kadar sınayacak ve en sonunda çok sert bir duvara çarpacak." dedi, benim gibi fısıldayarak. Halısahanın önünden geçerek biraz aşağısında kalan kahveye geldik. Kapının önündeki masalarda oturan birkaç dayıya baş selamı verdikten sonra içeriye giriş yaptık.
Tufan beni hemen Cemil Abi'nin olduğu masaya sürüklerken masada oturanlara baktım. Cemil Abi'nin yanında Hasan Abi diğer yanında da Ali oturuyordu. Tufan beni onların önüne çektiğinde kısa bir baş selamı verdim.
"Oo aslan parçaları ne işiniz var burada?" diye sordu, Hasan Abi.
"Maç varmış akşam abi. Ona bakmaya geldik." dedi, Tufan. Cemil Abi bakışıyla bana karşısındaki boş sandalyeyi gösterdiğinde Tufan beni boş sandalyeye ittirdi. Sandalyeye oturduğumda Ali'ye kısa bir bakış attım. Hemen sağımda oturuyordu. Tufan başka bir masadan sandalye alarak yanıma geldi ve ayağıyla sandalyemi ittirdi.
Canım arkadaşım.
Ali'ye biraz daha yaklaştığımda Tufan diğer tarafıma sandalyesini koyarak oturdu. Bakışlarımı ona değdirmemeye çalışarak Cemil Abi'ye odaklandım. Cemil Abi bana göz kırparak kafasını salladı. Neyim olduğunu soruyordu. Sessizce gözlerimi iyiyim anlamında açıp kapadım.
İyiyim. İyiyim. İyiyim. İyiyim. İyiyim.
Hep aynı kelime, hep yalan.
"Bir adam eksik, gelin biriniz." dedi, Hasan Abi. Ben pek sıcak bakmayan bir bakış attığımda Tufan benim yerime onayladı. Evet, şimdide maç boyunca tribünde yalnız kalmıştım. Cemil abi ve Hasan abi bir muhabbete daldıklarında Tufan'da onlara katıldı.
Benim ise şu an canım konuşmak istemiyordu.
Ali arada kendine iletilen sorulara cevap veriyordu arada da telefonuna maçla ilgili gelen birkaç aramayı cevaplıyordu. Göz ucuyla bazen ona bakıyordum. Gözlerimiz arada buluşsada sanki başka bir yere bakarken gözlerim ona değmiş gibi davranıyordum.
Hava biraz kararmıştı ve kahvedeki çoğu kişide evine gitmek üzere ayrılmıştı.
"Hadi kalkın." dedi, Hasan abi. Onunla beraber kalkan Tufan benide kolumdan çekerek ayağa kalktı. Bu çocuğun temasla ilgili bir sorunu vardı. Resmen temas bağımlısıydı. Hep birlikte kahveden çıktığımızda halı sahaya doğru yürümeye başladık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle [bxb]
RomanceEğer mahallenin abisine aşıksanız bu kötüydü ama mahallenin abisine aşık bir erkekseniz bu daha da kötüydü. bxb