0.5

17.1K 1.2K 454
                                    




Pencerenin pervazına yaslanan Tufan'a kısa bir bakış attım. Camdan dışarıyı izliyordu. O olay üstünden dört gün geçmişti. Tufan'ın söylediğine göre o akşamın sabahı Ali onu ekmek alamaya giderken sıkıştırmıştı. Beni sormuştu.

Tufan'da benimle konuşmadığını ve bilmediği söylemiş. O günden beri evden çıkmıyordum. Çıktığım zamanlarda da Tufan'la olduğum için şu andan bir farkı yoktu. Tufan her gün benimle öyle kös kös oturmaya geliyordu. Bense telefonumdan komik videolar izliyordum.

"Ne zamana kadar evde kalacağız?" dedi, Tufan. Telefonumu kapatarak yatağa attım ve ona baktım.

"Sen dışarı çıkabilirsin kardeşim. Kendini bana bağlama." dediğimde bana bakmadan gözlerini devirdi.

"Mal mal konuşma sen nereye ben oraya. Bizim çüklerimiz bile beraber kesildi." dediğinde tepinerek güldüm.

"Çüklerimiz beraber kesildi diye bana mı bağlandın oğlum?" dedim, gülerek.

"Evet." dedi, ciddi bir şekilde. Odanın açık kapısından içeri annem girdiğinde yattığım yatağımda oturur pozisyona geldim.

"Bugün de çıkmıyorsunuz galiba evden." dedi, annem.

"Gidelim mi istiyorsun anne?" diye sordum. Alınırmış gibi yüzünü çevirdi.

"Evet." dedi. Kendimi geri yatağa attım.

"Ne güzel dizinin dibinde oturuyoruz işte, Ceylan Teyze." dedi, Tufan.

"Evde boş boş oturuyorsunuz. Pazara gidin." diyerek elindeki liste kağıdını Tufan'a verdi. "Birkaç bir şey var zaten, hemen alın gelirsiniz." dedi.

"Ceylan Teyzeciğim birkaç bir şey dediğin listede elli tane şey var. O kadar torbayı biz ikimiz nasıl taşıyalım." dedi, Tufan.

"Evladım orda olanların hepsini almayın tabi. Bakın elleyin evirin çevirin beğendiklerinizi alın." dedi. Hayatta çıkmazdım. Dört gündür evdeydim, bugünden sonrada bir hafta daha çıkmazdım.

...

Çıkmıştık.

Üstelik yarı yolda Ceren'de peşimize takılmıştı. O da pazara gittiğini söyleyerek bizimle gelmeye karar vermişti. Pazar yeri birkaç sokak aşağıda kuruluyordu. Dar bir ara sokağa girdiğimizde kaldırımda oturan birkaç adamı görünce Ceren'i ortamıza doğru çektim.

Sevmiyorum diye başına bir şey gelmesini isteyecek de değildim.

"Üf erkek ya." dedi, Ceren. Tufan'a bakarak söylediği bu şey ikisini de güldürmüştü. Ne alakaydı?

"Ne kızım, bizim yanımızdaysan bize emanetsin." dedim. Samimi bir şekilde koluma girdiğinde yardım isteyen gözlerle Tufan'a baktım. "Kızma, abiciğim." dedi, Ceren.

Bu kelimeden artık kusacaktım.

"Sikiyim abinizi." diye mırıldandı.

Pazara girip hızlıca tüm tezgahları dolaşıp annemin istediklerini aldık. Söylediği gibi beğenmediğimiz şeyleri almamıştık. Ceren'de birkaç bir şey aldığında onun elindeki poşetleride aldım. Birlikte pazardan çıktığımızda ilk önce onu evine bırakmaya karar vermiştik.

Birkaç gün önce onun yüzünden neredeyse dayak yediğim kızı şimdi evine bırakıyordum. Ali için kimseye düşmanlık yapmamam gerektiğini anlamıştım. Ceren garip bir şekilde bana oldukça yakın davranıyordu.

Şaka yapıyordu ve bizi güldürmeye çalışıyordu. Konu evrildi çevrildi ve yine ona geldi.

"Dün akşam merkezdeki kahvede oturuyorken Ali'yi gördüm." dedi, Ceren. Hâlâ abi demiyordu. Tufan devam etmesi için onaylayarak kafasını salladı.

"Saat biraz geç olmuş abimde onu beni alması için göndermiş." dediğinde histerik bir şekilde güldüm. İkiside bana döndü.

"Mahalle abisine bak şimdi de taksiciliğe girişmiş." diyerek gözlerimi devirdim. İkiside güldü.

"Sen neden Ali'yi sevmiyorsun anlamıyorum. Geçen de böyle konuştun zaten." dedi, Ceren.

"Gıcık biri sevmiyorum." dedim, omuzlarımı silkerek.

"Tamam bir dahakine sen gelip alırsın beni." dedi, Ceren. Kafana saksı mı düştü Ceren? Tufan bana bakıp yüzüne 'ne alaka?' şeklinde büzdü. Dudaklarımı 'bilmiyorum' anlamında aşağı doğru eğdim.

"Tabiki ararsan gelirim." dedim, kısaca. Evet yaşıttık, mahalleden çocukluk arkadaşıydık ama bu kadar da yakın değildik. Tekrar koluma girdiğinde artık emin olmuştum. Bu kızın kafasına bir şeyler düşmüştü.

Ceren'in evinin önüne geldiğimizde onun poşetleri uzattım. Elimden gülümseyerek aldı. Aslında güzel bir kızdı. Nerdeyse benimle aynı boydaydı. Gözlerim dudağının altındaki dikiş izine takıldı. Bu dikiş izinin ne zaman olduğunu hatırlıyordum. Küçükken merdivenden yuvarlanmıştı.

Bakışlarımı gözlerine çıkardığımda onunda benim dudaklarıma baktığını gördüm. Şaşkınlıkla birkaç adım gerilediğimde Tufan kolumdan tutarak ikimizide yürütmeye başladı.

"Görüşürüz Ceren." dedi, Tufan. Onun beni çekiştirmesine ayak uydurarak bizim eve doğru yürümeye başladık.

"Oğlum ne birbirinizin ağzına bakıyorsunuz lan?" diye fısıldadı. Paniklemiştim.

"Lan ben onun dikiş izine bakıyordum, o benim ağzıma bakıyordu." dedim.

"Kafanı sikiyim Deniz. Ya şimdi sana aşık olursa?" dediğinde çekiştirdiği kolumu ondan kurtardım.

"Saçmalama gerizekalı, yok bir de evlenelim istersen." dedim. Hızlı adımlarla evin önüne geldiğimizde cebimden anahtarı çıkardım. Buraya kadar onu görmeden çok iyi gelmiştim. Anahtarların içinde doğru olanı bulduğumda kapının deliğine soktum. Tufan kapıyı kolay açabilmem için elimden poşetleri aldığında anahtarı çevirdiğimde açılan kapıyla onun sesini duydum.

"Çocuk." dedi, Ali. Kafamı onun sesini geldiği tarafa çevirdim. Mahallenin başından buraya doğru yavaş adımlarla yürüyordu. Elini cebinden çıkararak havaya kaldırdı ve bana 'gel' işareti yaptı.

Kapıyı geriye doğru açarak Tufan'ı kolundan tuttuğum gibi içeriye doğru ittirdim. Tufan içeriye doğru geçtiğinde gözlerimi ondan çekmeden içeri doğru bir adım attım. Bakışlarım sokakta dolanırken tekrar ona baktım. Çok yaklaşmıştı.

"Burada çocuk falan yok." diyerek öpücük attım ve içeri girerek kapıyı arkamdan kapattım. Sırtımı kapıya yaslarken gözlerimi kapatıp kafamı kapıya vurdum.

"Oğlum naptın lan?" dedi, Tufan. Kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Ne yaptım lan?" Bir şey yapmamıştım.

"Niye öpücük attın oğlum adama?" dediğinde ellerimi sertçe yüzüme vurdum. Ben az önce ona öpücük mü atmıştım?

Mahalle [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin