0.7

16.6K 1K 255
                                    


Artık evden çıkabilsem de onu görünce nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilemiyordum. Tufan'a anlattığımda çıldırıp iki kere bayılmıştı. Şimdi ise Ceren'i okulundan almaya gelmiştim.

Evet, çok saçmaydı. Cemil abiyle mahallede karşılaştığımda Ceren'i okuldan alıp alamayacağımı sormuştu. Böylece de Ceren'i arada okuldan Ali'nin aldığını öğrenmiştim.

Okuldan alma durumları ortaokulda bitmemiş miydi?

Saate baktığımda birazdan çıkacağını gördüm. Telefonu cebime koyarken birinin kolları tarafından hapsedildim. Kömür karası saçlarından tanıdığım kadarıyla bu ,Ceren'di. Öylece durduğumda bir süre sonra benden ayrıldı ve karşıma geçti.

Yüzünde lise çıkışına onu görmeye gelmiş üniversiteli sevgilisini gören kız gülüşü vardı. Ellerimi ceketimin cebine sokarak onu baştan aşağı süzdüm. Serin denilebilecek bu havada kısa bir etek ve içine de atlet gibi bir şey giymişti. Üzerinde de omuzlarından düşmek üzere olan beyaz bir ceket vardı.

Cebime soktuğum ellerimi çıkararak ona doğru ilerledim ve kollarına düşen ceketini omuzlarına çekerek fermuarını sonuna kadar çektim. Elinde taşıdığı kitapları elinden aldım. Geri çekilerek yüzüne baktığımda bana şu an Ali'ye baktığı gibi baktığını gördüm.

"Bana öyle bakma." dedim. Kaşlarını çatarak komik bir şey demişim gibi güldü. Çatılan kaşlarının altındaki mavi gözleri parladı.

"Nasıl bakıyor muşum?" diye sordu.

"Aşık gibi." dedim, kısaca. Eveleyip geveleyecek halim yoktu. Tekrar güldü. Yürümeye başladığımda yanımdaki yerini aldı. Bir elimde kitaplarını tutup diğer elimi de cebime soktum. Koluma girdi.

"Bunda bir sorun mu var?" dedi, yanağını koluma yaslayarak. Bu yakın temaslarından hiçbir şekilde etkilenmiyordum.

"Tabiki de bir sorun var. Sana en küçük iyiliği dokunan her erkeğe aşık olamazsın. Bu çok tehlikeli bir zaaf." dedim. Ali'ye de bu sayede ilgi duyduğunu anlamak zor değildi.

"Sen ilgiye muhtaç bir kız değilsin. Okulda popüler olan o kız sendin, mahallede de herkes seninile oynamak isterdi" dedim. Güldü ve koluma daha sıkı sarıldı.

"Ama ben hep sizin aranıza girmeye çalışırdım. Beni hiçbir zaman arkadaşınız olarak kabul etmediniz." dedi. Kaşlarımı çatarak omzumun üstünden ona baktım. "Kafanı ısırırım şimdi." dedim.

Daha tanıdık sokaklar görmeye başladığımızda kolumu ondan çektim ve omzuna sardım. Kafasını hemen göğsüme yasladığında kötü bir görüntü vermeyeceğimizi biliyordum.

"Benden nefret mi ediyorsun?" diye, sordu. Kolumu sıkılaştırarak boynunu sıktım. Birkaç sahte boğulma sesi çıkardığında kolumu gevşettim.

"Senden neden nefret edeyim, sanki sen konuştukça zeka seviyen azalmaya başlıyor." dedim, gülerek. "Seni tabiki de seviyorum, sadece büyürken bir noktada aramıza bazı şeyler girdi. Yollarımız daha farklı yönlere saptı." dedim. Bizim mahalleye çok az kalmıştı.

"Ve son olarak senden kelimenin tam anlamıyla kaçan bir erkeğin peşinden koşuyorsun. Sana bir şeyler hissetmediğini gerçekten göremiyor musun?" dediğimde aramızda bir süre sessizlik hakim oldu.

"Farkındayım, benim için ciddi bir şey değil zaten. Bunu neden bu kadar büyüttün anlamıyorum." dedi. Ciddi bir şey değil miydi? Ah Ceren! Az kalsın bir cinayete kurban gidecektin.

"Ciddi olmayan bir şey için yine de kendini onun karşısında küçük düşürme. Bu muameleyi haketmiyorsun." dedim. Bizim sokağa girdiğimizde kolumu biraz gevşettim. Oda göğsüme yasladığı başını kaldırdı. Bizim evin önüne geldiğimizde durdu. Bende ona ayak uydurdum.

Mahalle [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin