4.1

5.8K 412 180
                                    





Titreyen cep telefonumla yattığım yerde gerindim. Sanırım sırtım biraz tutulmuştu. İnleyerek gözlerimi aralamaya çalıştım ve doğruldum. Telefonumu bularak aramayı açtım.

"Nerdesin bacısını sevdiğim?" dedi. Bu Tufan'dı. Ne dediğini anlamak için bir süre bekledim. Daha yeni uyanmıştım, komut beynime gitmiyordu.

"İşteyim herhalde." diye mırıldandım. Gözlerimi kırpıştırarak kuruluğunu geçirdim ve etrafıma baktım. Ali'yle dinlenme odasındaki koltukta uyuyorduk. Bu kadar ses yapmama rağmen hala uyuyordu.

"Lokantanın önünde bekliyoruz. Bir saat oldu, götümüz dondu dışarda." dediğinde ayılarak koltuktan alelacele kalktım. Telefonumu cebime atarak Ali'yi biraz dürtükledim ve kapıları açmak için mutfaktan çıktım. Herkesi kapı önünde yığılmış bir şekilde bulduğumda koşarak kapının üstünde duran anahtarı çevirdim.

Ali akşam kapıların hepsini kilitlemişti.

Kapıları açtığımda çalışanlar içeri girip hızla gerekli işlerine başladılar. Tufan ise kızgınca kapının önünde bana bakıyordu. Tam arkasında ise Hasan abi vardı.

"Ne var be?" diye çemkirdim. Gıcık bir şekilde aralarından sessizce bakışıp bana yüzlerini buruşturdular.

"İki günde kendine benzetmişsin şu beton gibi adamı." dedim, Hasan abiyi işaret ederek. Hasan abi üstüme atlamadan Ali'nin yanına dönmek için koşar adım yürümeye başladım. Sonunda dinlenme odasına geldiğimde kapıyı arkamdan kapatıp kilitledim. Sonuçta kocam uyuyordu ve bu bizim özelimizdi.

Gerçi daha kocam değildi ama olacaktı. Müstakbel kocam diyebilirdim.

"Alim." diye seslendim. Yanına oturarak elimi yanağına yasladım. Yanağını hemen avucuma yaslayarak mırıldandı. Yanağını okşayarak diğer yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Beni yanına çekmek istesede ona engel olarak kalkması için onaylamaz mırıltılar çıkardım.

Gözlerini araladığında güzel yeşil gözleriyle karşılaştım. Yeşillerini kenarları biraz kızarsada birazdan geçecek bir kızarıklıktı.

"Kalkacağım." diyerek yataktan doğruldu. Ayağı kalktığında bende kalktım. Silkinerek ayılmaya çalıştı ve bana baktı.

"Bence biz dün bugün içinde çalıştık. Bugün tatil yapalım." dedi, uykulu bir sesle. Tatil derken neyden bahsediyordu?

"Anlamadım." dedim, kaşlarımı çatarak. Gülümseyip yanağımdan makas aldı. Gözleri biraz şişti ve bu çok tatlıydı.

"Dün bize yaptıkları gibi işleri onlara kilitleyelim ve gezelim." dedi, daha açık bir şekilde. Ona gülerek karşılık verdim. Buna tabiki de hayır demeyecektim. Yüzümü yıkayarak yeterince ayıldıktan sonra kulübeden bir şey alacakmış gibi lokantadan çıktım.

Gizlice arabaya bindiğimde birkaç dakika sonra Ali geldi. Aramızda gülüşerek kemerlerimizi bağladık. Sahilden çıktığımızda hiç bilmediğim sokaklarda dolaşmaya başladık.

"Biraz araba gezintisi iyi gelir." diyerek gülümsedi. Gittikçe semtten uzaklaştığımızı fark ettiğimde ona baktım. Sanırım aklında bizi götüreceği başka bir yer vardı. Bana bakarak gülümsedi. Söylemeyede niyetli görünmüyordu.

"Yalnız olabileceğimiz bir yere mi gidiyoruz?" dedim. Dikiz aynasından bana bakarak gülümsedi.

"Tabiki de yalnız olabileceğimiz güzel bir yere gidiyoruz. Gidince görürsün." dedi. Yol biraz fazla uzun sürdüğü için canım sıkılmaya başlamıştı. Uzun araba yolculukları canımı sıkıyordu ve bacaklarımı ağrıtıyordu. Bacaklarımı ovalayarak ofladım.

Mahalle [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin