Alnımı masanın üstüne dayayıp gözlerimi kapattım. Uykum gelmişti ve birazdan bayılacaktım. Cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Mekan neredeyse boşalmıştı.Yeni çalışanlar boşalan masaları topluyorlardı. Bu saatten sonra müşteri alımı olmayacağı için masadaki müşterilerin kalkmasını bekliyorduk. Mutfaktaki ustalarda yavaş yavaş evlere dağılmaya başlamıştı. Esneyerek kalan birkaç müşterininde hesabını aldım.
Son kişide mekanı terk ettiğinde sadece ben kalmıştım. Ali nerede bilmiyordum. Çalışanlarda masaları toplayıp çıkmışlardı. Kasayı kapatıp masadan kalktım. Oturmaktan sırtım ağrımıştı. Kollarımı yukarı kaldırarak esnedim.
Mutfağa girdiğimde buranında boş olduğunu gördüm. Herkes eve gitmişti. Dinlenme odasının önüne gelerek yavaşça kapıyı ittirdim. Masada oturup deftere bir şeyler yazdığını gördüm. Yanına yaklaştığımda hesap kitap işleri yaptığını fark ettim. Geldiğimi görünce yanındaki sandalyeyi işaret etti.
"Otur, birazdan çıkarız." dedi. Yanına oturarak yazdığı şeylere baktım. Sanki hiç ayrılmamışız gibiydi. Gizli gizli gülümsedim.
Gerçi ayrılmamıştık. Sadece aramızda küçük bir tatsızlık çıkmıştı.
"Bir sorun yok değil mi?" dedim, o bir şeyler karalamaya devam ederken. Gördüğüme göre sıkıntılı bir şeyler yazmıyordu.
"Şu anlık bir sorun yok. Ama çalışanlarımız sevgilileri patron diye işten kaytarırlarsa sorun çıkabilir." dedi. Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.
"O zaman Tufan'la Hasan abiyi kovsana. Bak gezmeye çıkıp bizi burada tek başımıza bıraktılar ya." dedim, sızlanarak. Yüzüme bomboş baktı. Ardından tavana bakıp anlamadığım bir şeyler mırıldandı.
"Senden bahsediyorum." dedi, ardından. Yeni anladığım şeyle örselenmiş hissederek yüzümü aşağı eğdim. Ben işten kaytarmamıştım ki. Benim kafamı yarmışlardı ya! Bir gün evde kalmam herkese dert olmuştu resmen.
"Ben ne yapsam beğendiremiyorum zaten. Ölsem daha iyi." diyip kollarımı masanın üstüne atıp yüzümü kollarımın arasına gömdüm.
"Deniz." dedi, kızgın bir tonda. "Seni burada ki her eşyayla ayrı ayrı döverim. Düzgün konuş." dediğinde kafamı kaldırdım. Yüzüne üzgün üzgün bakıp dudaklarımı aşağı sarkıttım.
"Beni kimse sevmiyor zaten." dedim. Başını geriye atıp ofladı. Elini belime atıp beni kucağına oturttuğunda üzgünce kollarımı boynuna sardım. Birbirimize baktık. İşaret parmağımın tersini yanağımda dolaştırarak gözlerime baktı.
Oflayarak bana sıkıca sarıldı. Sarılışına karşılık vererek ellerimi sırtında dolaştırdım. Onu çok özlemiştim. Burnumu boynuna dayayarak derince kokladım. Bundan sonra ondan ayrı kalmam mümkün olamazdı.
"Bundan sonra senden ayrı kalamam." dediğinde gülümsedim. Artık düşündüğüm şeyleri de söylüyordu.
"Barışalım lütfen. Ben hatamı anladım. Sana layık bir koca olacağım." dedim, sesimi tatlı yapmaya çalışarak. Geri çekilip yüzüme baktı.
"Çok kızdım." dedi. "Biliyorum, aşkım. Özür dilerim. Seni çok seviyorum." dedim, üzgünce. Bunları duymak istediğini biliyordum.
"Bende seni çok seviyorum. Bende özür dilerim." dedi. Alnımı alnına dayayarak burunlarımı birbirine değdirdim. "Sen neden özür diliyorsun aşkım?" dedim, kısık bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle [bxb]
RomansaEğer mahallenin abisine aşıksanız bu kötüydü ama mahallenin abisine aşık bir erkekseniz bu daha da kötüydü. bxb