Mahalle [bxb]

*2.1*

'Bu bölüm ağır smut içerir.'

Özenle vücut losyonunu nemli vücuduma yaydım. Hızla duşa girip uzun uzun duş almıştım. Vücuduma losyon sürmeyi bitirerek hızla saçlarıma geçtim. Birkaç hoş kokulu yağ sürdükten sonra saçlarımı kuruttum. Yüzüme de nemlendirici sürdükten sonra beyaz baksırımı bacaklarımdan geçirip giydim.

Islık çalarak aynada saçlarımla oynarken banyonun kapısı bir anda açıldı. Arkama dönerek ellerimi vücuduma sararak kendimi sakladım.

"Anne!" diye çığlık atarak açık kapının arkasına saklanmaya çalıştım. Sinsi sinsi gülerek kapıyı sonuna kadar açtı. Kapının arkasındaki bornozu çekiştirerek üstüme kapatmaya çalıştım.

"Anne napıyorsun ya?" diye bağırdım. Burası müze miydi? Gelip ziyaret edip uzun uzun bakıyordu.

"Noldu? Saatlerdir banyodasın merak ettim. Akşama halvetin mi var?" dediğinde bornozun kolunu ağzıma kapattım. Hayır, kızarma.

"Ne alakası var ya?" diye çıkıştım, tiz bir sesle. Utandığım için sesim incelmişti.

"Ay ay şuna bak, nasılda utanıyor. Şaka yaptım be." diyerek önümden geçti ve aynalı dolabı açarak içinde aseton ve pamuk aldı. Banyodan çıkana kadar kötü bakışlar atmış çıktığı zamanda kapıyı kapatıp hemen kilitlemiştim.

Az önce duş almama rağmen resmen terlemiştim. Sarıldığım bornozu yerine koyarak parmaklarımla alnımdaki terleri sildim. Allahtan geceleri odama böyle operasyonlar düzenlemiyordu. Yoksa büyük basılırdık. Kapıyı kilitlesem bile annem için kapıyı kilitlemiş olamam da büyük bir olaydı.

Nefeslenerek ellerimi yüzüme salladım. Bu akşam çok rahat olacaktım ve çok iyi olacaktım. Aynaya bakarak gülümsedim ve kişisel bakımımı yapmaya devam ettim. Sonunda banyodan bakımlı ve giyinik bir şekilde odama çıktım.

Fazla ses çıkarmadan odamda birkaç değişiklik yaptım. Daha önce alıpta beceremediğim led ışıkları yatağımın üstündeki tavana yapıştırdım. Sonunda başarabildiğimde kumandasını elime alıp kırmızıya bastım.

Kırmızı ışık yatağımın üstüne vurduğunda sessizce sevinç dansımı yaptım. Çok özel ve unutulmaz bir an olacaktı. Bilmiyorum belki bir şey yaşanmazdı ama yaşanma ihtimaline karşı ben yinede her tedbirimi almak istiyordum. Yatağımın yanında komodinin en alt çekmecesini açtım.

Bu bir çorap çekmecesiydi. Çorapları geriye ittirerek kemerleri ön tarafa çektim. Belki lazım olurdu. Resmen kafayı yiyecektim şu an. Durup dururken bir anda gülmeye başlayıp kısıkça çığlık atıyordum. Gerçektende annemin dediği gibi bu akşam halvetim vardı.

"Of çok heyecanlıyım." diye mırıldanarak çekmeceyi kapattım ve ayağa kalktım. Yatağıma oturarak telefonumu elime aldım.

Deniz: Napıyorsun?

Ali: Evdeyim.

Ali: Gel.

Deniz: Geliyim mi?

Ali: Bekliyorum.

Kararsız bir şekilde yatakta birkaç dakika oturdum. Hava kararmak üzereydi ve geceye çok vardı. Anneme yine Tufan'da kalacağımı söylesem kabul eder miydi acaba? Daha rahat olurduk. Yataktan kalkarak telefonumu cebime koydum. Odamdan hemen çıkıp mutfağa gittim.

Annem masada oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Masanın üstüne oturarak ona baktım. Göz ucuyla bana bakarak telefonuna tekrar döndü.

"Anne akşam Tufan'larda kalabilir miyim? Canı sıkkınmış dertleşmek istiyormuş." dediğimde bana baktı. Biraz yalan beni kurtaracak ve bana iyi gelecekti. Yüzümü ciddi ve biraz üzüntülü tuttum. Asla gülmemem gerekiyordu.