*Bu bölüm smut ve düğün içerir.*
Masanın üstündeki metal kalemlik gürültüyle yere düştüğünde irkildim. Ardından duyulan kapı ziliyle birbirimizden ayrıldık. Mahalleye en uzak noktada bile yine bizi bölecek birileri vardı.
"Kim biliyor musun?" dediğimde kafasını iki yana salladı. Burada bizi kim bulmuş olabilirdi? Odadan çıkarak yatak odasına geri döndük ve odanın dört bir yanına fırlattığım kıyafetlerimizi hızla giydik.
O kapıyı açmaya gittiğinde merdine oturarak onu dinledim. Kapıyı açtı ardından bir kadınla konuşmaya başladı. Gözlerimi kısarak sessizce basamaklarda aşağı doğru indim. Kafamı hafifçe uzatarak kapıdaki kişiye baktım. Bu orta yaşlı oldukça zarif görünen bir kadındı.
Elinde bir sepet vardı. Sepeti Ali'ye uzatarak bir şeyler söyledi ve arkasına dönerek gitti. Kapıyı kapattığı anda peşine takıldım. Mutfağa geldiğimizde elindeki sepeti mutfağın ortasındaki adaya koydu. Sepeti örten peçeteyi çektiğimde bunların yeşil elmalar olduğunu gördüm.
Yanıma gelerek yanağımı öptü ve elmalardan birini eline aldı.
"Gelen kişi yan komşumuzdu. İkimizin bahçe sınırının tam ortasında yetişen bir ağaç var. Kendi tarafında kalan elmaları topladığı zaman nezaketen bizim taraftakileri toplayıp getirir." dedi. Elmayı yıkayarak bana doğru uzattı. Büyük bir ısırık aldım. Ekşi ama güzeldi.
"Yine de bu bir işaret." dedim, elmamı yerken. Kalçasını tezgaha yaslayıp bana baktı.
"Ne gibi bir işaret?" dedi. Her zaman ki gibi bizi bölen bir işaretti. Tam zamanına denk gelmeside anlam çıkarmamı kolaylaştırıyordu.
"Düğünden önce damatla sevişmek uğursuzluk getirir. Ondan bizi böldü." dedim, parmağımla yukarıyı işaret ederek. Gülümseyip elmasından ısırık aldı. Yanıma gelerek arkama geçti.
Elini karnıma yaslarken kalçama sürttüğü sertliğiyle çiğnemeyi kestim. Boğulmamam için küçük bir önlemdi. Başını omzuma yaslayarak dudaklarını boynuma değdirdi. Gözlerimi kapatarak başımı geriye doğru attım.
"Bana karşı koyamazsın." dedi.
"Belki." diyerek karşılık verdim. Elimdeki elmayı tezgaha bırakıp ona doğru döndüm. Parmak uçlarımda yükselip dudaklarına doğru yaklaştım.
Kapanan gözlerine gülerek baktım ve kolları arasından sıyrılıp mutfaktan çıktım. O da beni kandırmıştı. Peşimden geleceğini biliyordum. Salona girerek koltuğun bir tanesine oturdum. Bu ev kesinlikle cennetten bir parça gibiydi. Her şey beyazdı ama bu göz almaktansa huzurlu hissettiren bir beyazdı.
"Ne zaman gelecekler?" diye sordum. Koltukta yanıma oturarak elini bacağıma koydu.
"Yarın sabahtan gelmelerini söyledim. İstersen daha erken ya da daha geç gelebilirler." dedi. Nedimelerimizden bahsediyorduk. Bacağımı okşayan elini tuttum.
"Sabahtan gelmeleri daha uygun." dedim. Akşam olmak üzereydi ve karnım acıkmıştı. Daha kahvaltı bile yapmamıştık. Yanımdan kalktığında bende onu takip ettim. Tabiki de ben daha söylemeden düşündüğüm her şeyi bilmek zorundaydı.
"İstersen dışarıdan bir şeyler sipariş edebiliriz." dedi. Bunu söylerken buzdolabından birkaç malzeme çıkarıyordu. Sanırım bu bir seçenek değildi. Gözlerimi devirip yanında durdum. Çıkardığı birkaç malzemeye bakarak anlamaya çalıştım.
Sanırım patates kızartması, köfte ve pilav yapacaktık.
"Çocuk menüsü yapıyoruz yani." dedim, gülerek. Bana uzanarak saçlarıma bir öpücük kondurdu. Ona sarılarak dudakalarımı yanağına bastırdım. Gülümseyerek tezgahta yaptığı şeylere devam etti. Arada küçük yardımlar sağlayarak yemeğin daha hızlı hazırlanmasına yardım ettim.
![](https://img.wattpad.com/cover/293906680-288-k736132.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle [bxb]
RomanceEğer mahallenin abisine aşıksanız bu kötüydü ama mahallenin abisine aşık bir erkekseniz bu daha da kötüydü. bxb