3.5

5.9K 476 142
                                    







İlk iş günümden rüzgar çarpması nedeniyle yatağımda yatıyordum. Rüzgar derken esenden bahsediyordum. Ali varken beni başka hiçbir şey çarpamazdı. Yataktan kalkarak ofladım. Sadece birazcık ateşim vardı, o da duş alınca geçmişti.

Ama Ali'ye göre haftalarca yataktan çıkmamam gerekiyormuş.

Yataktan çıkarak yatak örtüsünü düzelttim. İyi hissetmek için pijamalarımdan kurtulup üstüme başka bir şeyler giydim. Tufan arada durum bildirimi yapsada yinede Ali'yi rahat bırakmıyordum.

Deniz: Aşkım.

Kocam: Bebeğim daha üç dakika önce yazdın.

Kocam: Sana yazdığım son mesaj hala sıcak.

Kocam: Kimse gelmedi, müşteri yok.

Kocam: Bende gelen kasaların başında duruyorum.

Kocam: Tamam mı bebeğim?

Deniz: Ay ne var ya?

Deniz: Alt tarafı birkaç yüz kez yazdım.

Kocam: Hiçbir şey değil.

Deniz: Aynen.

Deniz: Tamam sen işe dön.

Deniz: Bende bugün annemle takılırım.

Deniz: Kendimi daha iyi hissediyorum zaten.

Kocam: Tamam bebeğim.

Kocam: Sen yinede kendini fazla yorma.

Deniz: Tamam aşkım.

Kocam: Öptüm.

Deniz: Bende seni çok çok muah.

Telefonumu cebime atarak odamdan çıktım ve aşağı indim. Evde biraz dolaştıktan sonra tek başıma olduğumu anladım. Annemi aradığımda babamla birlikte alışveriş için dışarı çıktıklarını öğrenmiştim.

Mutfağa geçerek kendime kahvaltı hazırlamaya başladım. Kapı çalınca ellerimi yıkayarak kuruladım. Annemler gelmiş olmalıydı. Anahtarları olmasına rağmen bana eziyet olsun diye kapıyı çalmak kaçıncı seviyeydi acaba?

Kapının önüne gelerek kapıyı açtım.

"Ya uşak mıyım ben kapıyı aç kapa-" derken gördüğüm kişiyle lafım ağzıma tıkıldı. Refleksle bir adım geri gittiğimde oda bana doğru geldi. İçeriye girdiğinde arkasından mal gibi bakarak kapıyı kapattım.

Ali'ye haber vermem gerekiyordu.

Ceplerimi yokladığımda telefonumun olmadığını fark ettim. Nereye bıraktığımı hatırlamıyordum. Koridorun ortasında durup bana bakan Rüzgar'a baktım. Üstünde saçma bir ciddilikte çirkin bir takım elbise vardı. Halıya basan ayakkabılarına baktım.

"Biraz daha halıya basmaya devam edersen o ayaklarını götüne sokacağım." diyerek yanından geçtim. "Amına koduğumun zübbesi, sonradan görme seni." diye kendi kendime söylenerek mutfağa girdim.

Telefonum burada bir yerlerde olmalıydı.

"Unutmuşum, kızma." diyerek mutfağa gitti. Ona garip bir bakış atarak ellerimi belime koydum.

"Neden evime kadar geldin? Ali sana gerekli cevabı vermedi mi?" diyerek masadaki hazırladığım kahvaltıyı kaldırmaya başladım. Tüm iştahım kaçmıştı. Bir yandan da gözlerimle telefonumu aradım.

"O kim oluyorki gerekli cevabı ondan alacağım." dedi. Hızla ona doğru dönerek yüzümü buruşturdum.

"Sevgilim o benim, onun sözü benim sözümdür." diyerek mutfaktan çıktım. Salona girdiğimde koltuğun üstündeki telefonumu aldım ve mutfağa geri döndüm. Mutfak masasına oturduğunu görünce gözlerimi devirdim.

Mahalle [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin