1.8

12.7K 776 122
                                    







Saat bayağı bir geç olduğunda beraber arka bahçeye çıkmıştık. O sigara içerken bende yanında bana yaptığı kahveyi içiyordum. Onunla şu mevzu hakkında detaylıca konuşmak istiyordum. Benim yaptığım şeylerle Ceren'in ondan vazgeçeceği yoktu. Onun Ali'den sert bir tokat yemesi gerekiyordu.

Ama aramızda da sürekli üçüncü bir kişinin muhabbeti geçsin istemiyordum. Ben beraberken yalnızca ikimizden konuşmak istiyordum. Ona baktığımda düşünceli bir şekilde kahve bardağına bakan bana baktığını gördüm.

Sigarasını söndürerek yanıma geldi. Beni oturduğum sandalyeden kaldırarak kendi oturdu ve beni de kucağına çekti. Hep kucağında olmamı istiyordu. Böyle giderse kucak bebekleri gibi kucağa alışacaktım.

Kollarımı omuzlarına sararak yüzüne baktım. Benim kahve bardağımdan bir yudum alarak boğazını temizledi ve bana baktı. Saçlarımı okşayıp yanaklarıma birkaç öpücük kondurdu. Sabah olunca ne yazık ki eve gidecektim. Ama çok fazla üzülmüyordum. Çünkü o benim odama gelebilirdi.

Yine de bir evde yalnız ve özgür olmak farklı bir şeydi.

"Canını sıkan bir şey mi var?" dediğinde daldığım düşüncelerimden sıyrıldım. Yanağımı okşayan elini tutarak dudaklarına uzandım. Uzunca dudaklarını öptükten sonra geri çekildim.

"Şu kızın sana bu kadar takık olması sinirimi bozuyor." dedim, omuzlarımı silkerek. Bana sıkıca sarılıp boynumu öptü. Onun Ceren hakkında hiçbir şey düşünmediğini biliyordum ama beni yine de huzursuz ediyordu.

Ceren her an Nihal'e dönüşüp Behlül'ümü çalabilirdi. Bende 'beni beni Deniz'ini' diyerek kendimi öldürmek zorunda kalabilirdim.

"Neden bu kadar kafana takıyorsun? Benden hiçbir karşılık alamıyor. Zamanla bu takıntısından kurtulur." dediğinde gözlerimi devirdim. Evet, kurtulurdu. Ben senelerdir kurtulabilmiştim ki, şu anda kucağındaydım.

Aynı şey ya da değil. Yine de canımı sıkıyordu. Bence bu yeterliydi.

"Sürekli senin çevrende olması, benim hakkımda dediği şeyler sinirimi bozuyor. Mesajları okuduysan görmüşsündür." dedim. Mesajlar aklıma her geldiğinde sinirim bozuluyordu. Gidip saçını başını yolmak istiyordum.

"Tamam, önemseme artık. Benimle bir daha konuşmasına izin vermeyeceğim." dedi. Nasıl olacaktı o? Bende her seferinde artık bu sefer de vazgeçer diyordum ama vazgeçmiyordu işte.

"Nasıl olacakmış o?" diye, sordum. Parmaklarını saçlarımın arasından geçirerek taradı. Dizlerini oynatmaya başladığında beni çocuk gibi dizlerinde zıplattı. Kıkırdayarak boynuna sıkıca sarıldım. Elini kalçama atarak yumuşak bir şekilde şaplak attı.

"Bana söylediği mevzuyu abisine söyledim. Artık abisi ilgilenecek." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Ceren özellikle defalarca abisine söylememesini istemişti. Buna rağmen benim için gidip abisine mi söylemişti?

"Neden peki?" dedim. Nedeni açtık ki tabiki de ama amaç onun düşüncelerini öğrenmekti.

"Onun için neden gidip birine döveyim ki? Abisi duysa yanlış anlaşılmaz mı? Beni ilgilendiren bir konu değildi hem de sana o lafları söyledikten sonra benden ona bu dünyada iyilik yok." dediğinde kucağında zıplayarak sevinçle kıkırdadım.

Böyle lafları nereden buluyordu? Beni her seferinde kalbimden vuruyordu. Kendimi ona hep hayran hayran bakarken buluyordum.

"Çok tatlısın." dediğimde kaşlarını çatarak güldü ve omzumu ısırdı. Onun bu kadar tatlı olduğunu nereden bilebilirdim ki? Uzaktan hep soğuk ve ulaşılmaz biri gibiydi. Şimdiyse üşüdüğümde beni ısıtan gülüşlerini görmek çok güzeldi.

Mahalle [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin