3.6

5.5K 482 190
                                    





Mutfağı hızla topladıktan sonra odama çıktım. Yatağımda uzanmış beni bekleyen Ali'nin yanına uzandım. Annemi arayıp ne zaman geleceklerini öğrenmiştim. Akşama kadar rahat olduğumuz için Ali'ye kalması için ısrar etmiştim.

"Bunun sayesinde de bugün işten kaytardık." dedi, beni kendine çekerek. Gülüp kafamı göğsüne yasladım. "Birazdan giderim." dediğinde sessizce onayladım. Elimi karnının üstündeki elinin üstüne koyarak parmaklarımızı birbirine geçirdim.

"Sen galiba sert bir erkeksin." dedim, gülerek. Havalanan göğsüyle güldüğünü anladım. Sarsılan başımla bende güldüm.

"Giderken kapıdan çıkayım. Malum tarzanlık dönemlerim eskide kaldı." dediğinde doğrularak güldüm. Parmaklarımı yanağının üstünde dolaştırarak yüzüne sevdim. Bu noktaya nasıl gelmiştik? Eskiden ona sadece uzaktan bakabiliyorken şimdi yanımda yatıyordu.

Beni seviyordu.

Bir süre öyle uzandıktan sonra lokantaya geri dönmüştü. Bende evi son kez düzenledikten sonra Rüzgar'ın ayakkabıyla bastığı halıları süpürdüm. Telefonuma gelen mesajla süpürgeyi kapattım.

Annem: Oğlum babanlar bir amcanlara uğrayıp öyle geleceğiz.

Annem: Mutfak masasının üstünde bıraktığım bir liste var.

Annem: Marketten alıver.

Deniz: Tamam anne.

Süpürgeyi yerine kaldırdıktan listeyide alıp evden çıktım. Markete giderken aklıma Ali'nin sokağa çorapla çıktığı geldikçe kendimi tutamayıp gülme krizine giriyordum. Markete girip listedeki çoğu şeyi aldım.

"Süt yok mu?" dedim, kasada oturan amcaya.

"Sabah bitmişti, aşağıdaki marketten alıver acilse." dedi. Çok yardımcı olmuştu. Aldıklarımı ödeyerek marketten çıktım ve dediği gibi aşağı markete gitmeye başladım. Ara sokağa girdiğimde arkamda hissettiğim yoğunlukla omzumun üstünde arkama doğru baktım.

Kimse yoktu, sokak boştu.

Önüme dönerek adımlarımı hızlandırdım. Kalabalık sokağa çıkmak üzereyken önüme çıkan siyah jeeple durdum. Etrafından dolaşmak için adımlarımı yönlendireceğim sırada kapısı açılan arabayla birkaç adım geriye gittim. Arabanın içinden kimse inmediğinde kaşlarımı çattım.

Ardından kapının arasından uzanan silah namlusuyla gözlerim büyüdü. Direkt bana doğrultulan silahla olduğum yerde kaldım. Ardından içeriden biri konuştu.

"Bin." dedi. Arabanın içinde takım elbiseli iki adam vardı. Koruma gibi tipleri ve kulaklarındaki kabloyla ajan filminden bir sahne gibiydi. Bir kaç adım geriye doğru gittiğimde adam arabının içinde çıkıp bana doğru yürümeye başladı.

Tekrar ara sokağa girmek bir hata olurdu o yüzden elimdeki poşetleri adama doğru atarak arabanın etrafından dolaşıp kalabalık sokağa girdim.

Her zaman kalabalık olan sokağın bomboş olduğunu gördüğümde içimden ettiğim küfürler ensemdeki elle ikiye katlandı. Köpek yavrusu gibi beni ensemden kavrayıp ters istikamete çekiştiren adama vurmaya başladım. Bana vurmak için elini kaldırdığında eğilerek elinden kaçtım ve ayağımı bacaklarının ortasına geçirdim.

Ellerini üstümden çekip gerilediğinde etrafıma hiç bakmadan koşmaya başladım. Ben koşsamda arabanın içindeki diğerleri arabayla peşimden geliyorlardı. Bacaklarım titremeye ve aldığım nefes göğsümü acıtmaya başlamıştı. Sonunda sahile doğru çıkan bir sokağa girdiğimde koşmaya devam ettim.

Mahalle [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin