18. Basılmak

17.4K 676 123
                                    

Hayat, devam ediyordu. Ne olursa olsun, kim ölürse ölsün, dünyalar başınıza yıkılsa bile, hayır... Dünya dönmeye devam ediyordu. Fırat şimdiye kadar yaşadığı en büyük krizlerden birini yaşayıp kendine zarar verirken ben geçirdiğim en güzel günlerden birini yaşıyordum. Çünkü hayat buydu. Onun yıkılan dünyasının üstüne çiçek bahçeleri ekmek.

Düşünüyorum da, eğer Ekin ile yaşadıklarımı yaşamasaydım, yani bu eve hiç girmeyip onları tanımaya başlamasaydım pazartesi ve ondan sonraki günler Fıratı görmeyeceğim için inanılmaz mutlu olurdum. Fakat şimdi hiçbir şey eskisi gibi değildi. Onlara karşı hissettiğim nefret, yerini hüzne bırakmıştı. Ve hüzün de, desteğe dönüşmüştü.

Herkesin eski hâline dönmesi kolay olmuştu. Kimse ölmemişti. Fırat geri dönecekti. Bunu hepimiz biliyorduk. Ben bile bu kadar çok isterken dostlarını anlatmaya gerek bile yoktu. Ayrıca bundan o kadar emindim ki giderken kimseyle vedalaşma gereği duymayan çocukla daha iyi anlamıştım. Fırat buydu. Sarılıp vedalaşsaydı ciddi bir problem olurdu.

Ve şimdi gidişinin üstünden üç gün geçmiş, yeni bir cumartesiye uyanmıştık. Üstümü giyinip biletleri unutmadan heyecanla aşağı indiğimde hepsini mutfakta bulmuştum. Ekin ve Oğuzhan'ı umursamadan Barışa ilerledim ve elimdeki biletleri salladım.

''Ben doğru mu görüyorum yoksa onlar SpiderMan- No Way Home biletleri mi?"

Havalı havalı burnumu çekerken masaya oturup ''ne sandın aslanım.'' Dedim gerine gerine.

''Lan bende alacaktım da akıl mı kaldı anasını satayım?" Omuz silktim.

''Merak etme. Seninde sevdiğini bildiğim için iki bilet aldım.'' Dedim diğerini uzatırken.

''Harikasın Toprak. Yemin ederim harikasın ya! İlk izleyenlerden biri olmak istiyordum bende.''

''Bil diye söylüyorum. Ben izlediğim her filmi ilk izlemezsem sinemaya gitmem. Racon bu.'' Yumruğumuzu tokuşturduk Barışla. Ekin'in göz devirdiğini gördüm.

''Sen ondan mı sabahtan beri durmadan bir yerleri arıyordun yer bulabilir misin bana diye?"

''Ne yapayım bu filmi izlemem lazımdı. Allah'tan artık marvel seven tek kişi ben değilim bu evde.''

''İyi işte iki deli takılın.'' Ekini umursamadan tabağıma yöneldim. Kaç gündür doğru dürüst bir şey yemediğim düşünülünce tabağıma tepeleme doldurmam normaldi. Ama omuzumdan tutulunca Barışa döndüm. Benim aksime tabağı normal boyutlardaydı. Bir dakika neden bu böyle olmuştu ki?

''Karnını şişirme şimdi. Filmden önce abir cubur gömeriz. Ondan sonra daa!" Devamını ben getirdim.

''Islak hamburger!" Yumruğunu havaya kaldırdı. Bana bakarken gözlerinde büyük bir gurur vardı.

''Aferin, öğreniyorsun. Akşam ne yesek peki?" Düşünceli bir şekilde hımlasam da ne söyleyeceğimi biliyordum.

''İmam Bayıldı!" Heyecanı an be an hayal kırıklığıyla yer değiştirirken Ekin ve Oğuzhan kahkahaya boğulmuştu. Şaşkınlıkla bir onlara bir de bana ümitsizmişim gibi bakan Barışa bakıyordum. İmam Bayıldı yeterince lezzetli bir yemekti ama.

''Olsun, eğiteceğim ben seni.'' Kararsız gözlerle ona baksam da kendinden çok emin duruyordu. Bozmadım.

''Ha, bu arada akşam yemeği demişken.'' Dedi Ekin. ''boşuna plan yapmayın. Erhan hoca takım toplansın her zamanki yerde kebap yiyelim diyor.''

''Olur valla boşum ben.''

''Selin sana kızmasın sonra?'' Kıkırdadım. Barış haklıydı. Oğuzhan tam bir hanım köylüydü.

Baştan Çıkarma Oyunları (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin