62. Günlük

5.5K 328 66
                                    

Barış~

Beni sakinleştiren en yegâne şey, kardeşlerimin fotoğrafları ve videolarıydı. Onların gülümsemeleri beni kendime getirirdi. Ya da videolarda bana 'seni seviyorum abi' demeleri tüm gün sırıtmam için yeterliydi. Saat sabahın erken saatleri olduğu halde okula gelmiş, galerimin tamamını kaplayan fotoğraflara bakıyordum. Babam en son 3 saat önce birkaç fotoğraf daha yollamıştı. Saat farkını düşününce, çocuklar çoktan uyumuş olmalılardı. Baş parmağımla yüzlerini okşarken iç çektim. Saçma bir gurur meselesi haline getirdiğim ama altında büyük bir pişmanlık ve utanç yatan olay yüzünden gidip göremediğim, canımdan çok sevdiğim ikiz kardeşlerim. Genelde tam böyle anlarda içimden bir delilik yapmak gelirdi. Ne olurdu bir uçağa atlayıp yanlarına gitseydim? Hem babamı da çok özlemiştim..

Düşüncelerim daha farklı bir yöne kaymadan biri, pembeler içindeki biri aniden cama tıklamaya başladığında irkilsem de daha çok sinirlenmiştim. Bugün niye herkes bunu yapıyordu?

''Efendim?" Dedim yine tüm sinirime rağmen. Karşımda bir kız vardı sonuçta. İstediğim gibi konuşamazdım. Fakat bu sesimin öfkeli ve bıkkın çıkmasına engel olamamıştı.

''Okulun açılmasına daha var. Seninle bekleyebilir miyim?" Daha ben cevap veremeden arabanın etrafında dönüp yan kapıyı açtığında afallayarak ona bakıyordum. O ise beni hiç takmayarak yan koltuğa koyduğum parfüm şişesini eline alıp oturmuştu. ''Teşekkürler. Camı da kapatır mısın? Dışarısı felaket soğuk.'' Dediğini yaparken gözüm elindeki parfümdeydi. Niye bilmiyorum, onun elinde görmek rahatsız hissettirmişti.

''Neden erken geldin?" Diye sordum dikkatim dağılsın diye.

''Ben hep erken gelirim.'' Parfümü poşetten çıkardığında sesimi çıkarmamak için kafamı çevirip camdan dışarıya baktım. Ayaz soğuğu ve sert bir rüzgar vardı. İnsanlar tek tük sokaklardaydı. Yürüyen kimse yok denecek kadar azdı.

''Seni ilk defa bu saatte görüyorum- Oh! Çok güzel kokuyor. Biraz sıksam olur mu?" Gözlerim iri iri açılırken anında ona dönüp sıkmak için kendini hazırlayan kızın elinden kaptım pahalı şişeyi.

''Niye izin almıyorsun eşyalarıma dokunurken?" Sesim istediğimden fazla yüksek çıksa da umursamadım. Kapağını da elinden alıp geri poşete koydum ve torpido gözüne özenle yerleştirdim. Eve gidince odamdaki kör bir noktaya saklardım.

''Alt tarafı parfüm. Neden bu kadar büyütüyorsun?"

''Büyütmüyorum. Sadece eşyalarıma izinsiz dokunulmasından hoşlanmıyorum.''

''Onu anladık zaten.'' Omuz silkti. ''Hiç tarzım değildi bu arada.'' Bozulmuştu. Bacaklarını üst üste atarken çenesiyle bacağımı işaret etti. ''Onlar kim?" Bakışlarım elimden düşürdüğüm telefona kaydığında ekranı düzeltip ona uzattım. Bu biraz da az önceki çıkışım için özür mahiyetindeydi.

''Kardeşlerim. Bakmak ister misin?" Gözlerime emin olmak ister gibi baktıktan sonra telefonu eline aldığında onun son derece meraklı olduğunu anlamıştım. Asla yerinde duramıyordu.

''Çok tatlılar! İkizler değil mi? Adları ne?"

''Bade ve-'' telefonum çaldığında ''affedersin.'' Deyip ekrandaki Toprak ismine baktım. Açıp açmamak konusunda kararsız olsam da benim için yaptıklarından sonra bunu düşünmek bile bencilce geliyordu.

''Toprak?" Dedim kulağıma dayamadan önce boğazımı temizlerken. Sesimin garip çıkmasını istememiştim.

''Neredesin Barış? Uyandığımda göremedim seni. Daha iyi misin?'' Yanındaki kıza bir bakış attım. Alenen beni dinliyordu.

Baştan Çıkarma Oyunları (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin