Hayat garipti. Bir gün önce laf atan insanların bir gün sonra çekinceyle baktığı kadar garip. Ya da sürekli sizinle uğraşmasıyla ünlü okulun popüler çocuğunun korumanız gibi dolaşması kadar garip.
Arkadaşım olan tek kız, Ceren hâlâ inanamasa da olan buydu. Her tenefüs yanıma gelen çocuk yüzünden tüm okulun bizi konuştuğu gerçeği sağolsun bir de sınıfımın A'dan C şubesine alınması herkesi aynı sonuca ulaştırıyordu. Toprak Irmak an itibariyle muhteşem dörtlüye katıldı!
En azından çıkışta onlarla birlikte aralarında ehliyeti olan tek kişinin, Oğuzhan'ın sürdüğü lüks arabaya bindiğimi gören herkesin şüphesi kalmadığına emindim.
Dışarıdan havalı göründüğümüzü biliyorum ama içten öyle bir durum mümkün değildi. Neden mi?
''Ah! Sıkıştım, oğlum kaysana biraz." Diyen sağımdaki sesle Barış'a dönmeden verdim cevabını.
''Eğer arabayı bu kadar kutuyla doldurmasaydın rahat bir yolculuk yapabilirdik.'' Dedim bir kutuyu ona iterken.
''Sanki hepsi benimmiş gibi konuşma. Al lan kendi eşyanı kendin tut.'' Dedi ayağının altındaki kutuyu Fırat'a uzatırken. Cidden ayakları kafasına gelecekti resmen. Uzun bacak sorunsalları...
''Abi harbiden her defasında aynı şeyi yaşıyoruz. Bıktım artık bu kargolardan!" Diye sinirle yükselen solundaki adama göz devirdim.
''Ekin, elimdeki senin kutun.'' Dedim en büyük kutuyu işaret ederken.
Araba kahkahalara boğulurken suratı asılmış çocuğu umursamadım. Rahat ama sıkıntılı bir yolculuktu ve nereye gittiğimizi bile bilmiyordum. Ekin bir anda kolumdan çekmiş arabaya sürüklemişti. Daha ne olduğunu bile anlamadan kendimi Barış ve Ekin'in arasında, kutularla boğuşurken bulmuştum.
Nereye gittiğimizi anlamak için camdan dışarı baktığımda lüks villaların olduğu semtlere giriş yaptığımızı gördüm. Merakla etrafı incelerken çok geçmeden araba diğerlerine göre daha mütevazı kalan evin önünde durunca kapılar açılır açılmaz dışarı attım kendimi. Temiz havayı içime çeke çeke onları takip ederken kendi aralarında konuşan Ekin'i çaktırmadan kolundan tuttum. Ekin bana döndüğünde diğerleri bizi umursamadan bahçeden eve ilerlemişti bile.
''Burası kimin evi?" Dedim çenemle evi göstererek.
''Barış'ın ailesinin. Bizim de mekanımız.'' Dedi sırıtarak.
''Nasıl yani?" Kaşlarım çatık eve döndüğümde omuz silkti.
''Barış'ın ebeveynleri yıllar önce ayrıldılar. Babası yurtdışına taşınınca o burada annesiyle kaldı. Annesi de geçen sene yeniden evlenince gitmek istemedi. Eh doğal olarak bu evde ona kaldı. Yani bize.'' Dedi son cümlesiyle gülerek.
Yutkundum. Barış ile bu kadar ortak özelliğimiz olduğunu bilmiyordum. Kolumdan tuttuğunda ona ayak uydurdum. Geniş ve bakımlı bahçeden aralık bırakılmış kapıya ulaştığımızda ayakkabılarını çıkardığını görünce uğraşmadan edemedim.
''Vay, siz ayakkabı çıkarmasını biliyor muydunuz ya?" Sırıttı.
''Barış'ın huyları işte. Ha bir de Fırat titizdir.''
Bu güzeldi işte. Bende çıkardığımda gürültünün kaynağı salona girmiştik ama gördüklerimden sonra emin olmak için çıkıp tekrar girmem gerekmişti çünkü bu- bu salon gerçek olamazdı.
''Oha.'' Dedim şokla.
''Hâlâ bazı eksikleri var ama bende her gördüğümde bunu diyorum.'' Ses kime aitti bilmiyorum çünkü algılayamayacak kadar büyüklenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baştan Çıkarma Oyunları (GAY)
Romance+18 Duygular değişken ama çok güçlüdürler. Hüzün çok kolay bir şekilde öfkeye evrilebilir. Ya da mutluluk yerini acıya bırakabilir. Peki nefret gerçekten aşka dönüşebilir mi? Hayır hayır! Bizim hissettiğimiz tutku. Aşk için fazla azgınız. Hetero ol...