89. Teklif mi Tehdit mi?

3.3K 213 55
                                    

''Ne teklifi?" Titriyordu. Bütün vücuduyla belli ediyordu emin olamadığını. Ama gözleri, buz mavisi gözleri o kadar kararlıydı ki her ne yapacaksa engel olamayacağımı gösteriyordu sanki.

Az sonra cebinden bir flash bellek çıkardı. Bir an gözlerini kaçırdı fakat daha kendinden emin bir ifadeyle baktı. Dizlerinin titrediğini görmesem belki inanırdım ona. Fakat gerçek şu ki ilk defa maskesinin bu kadar zayıf olduğuna şahit olmuştum.

''Al bunu. İzle. Nasılsa beni arayacaksın.''

Ve öylece arkasını döndü.

''Fırat!" Bir an duraksadı ama daha hızlı gitmeye başladığında arkasında omuzları düşmüş bir ben bıraktı. Ne yapacağımı bilemeyerek baktım bir süre ardında bıraktığı boşluğa. Ardından elime bıraktığı flash'a döndüm. Kaşlarım çatılırken başımı iki yana salladım. 'Sonra' dedim kendi kendime. Sonra bakarım.



°•°•°•°




''Anneniz sizi görmek istiyor.'' Tereddütle Mehmet amcaya döndüm ama o sevinçle omzuma vurup çenesiyle annemin odasını işaret edince teşekkür edercesine gülümseyip kapıyı çaldım.

Annemin kısık sesiyle bekletmeden içeri girdim. Solgun ama mutlu görünüyordu. Beni görünce gözleri parlamıştı. Sakince geçip yatağın hemen yanındaki tekli koltuğa oturdum. Uyandıktan saatler sonra normal odaya almışlardı. Aslında pek normal oda gibi değildi. Her yer pembe süslerle doluydu. Etrafı incelemeyi kesip anneme döndüm. Artık herkesle görüşebilirdi ama o ilk benimle görüşmek istemişti. Nedenini pek anlayamamıştım.

''Nasıl hissediyorsun kendini?" Başındaki kırmızı kurdeleyi düzeltirken gülümsüyordu. Bu halde bile süsüne önem vermesi garipti ama görmezden gelmeyi seçtim.

''Biraz bitkin hissediyorum ama iyiyim.'' Başımı salladım anladığımı belirtircesine.

Aramıza bir sessizlik girdiğinde ensemi kaşıdım sıkıntıyla. Harika, annemle konuşacak hiçbir şeyimiz olmadığı için şimdi boş boş birbirimize bakıyorduk. Neyseki o, her zaman konuşacak bir şeyler bulurdu.

''Kardeşini gördün değil mi?''

''Gördüm. Merak etme heyecanına değecek bir şey değil.''

''O ne demek Toprak? İnsan kardeşi için böyle şeyler söyler mi?" Gözlerimi devirmeden edemedim. Allahaşkına daha insan bile sayılmazdı ki o? Nasıl sevebilirdim?

''Alınma anne ama biraz daha uğraşsaymışsınız bebek değil uzaylı olarak doğarmış. Çirkin, eciş bücüş bir şey.''

''Sen kendini bilmiyorsun tabi.'' Cık cıkladı kınarcasına. Ve eskilere dalar gibi iç çekti. ''Seni ilk kucağıma verdiklerinde hiç unutmuyorum, korkudan ödüm kopmuştu. O kadar küçük, kırmızı bir şeydin ki! Kafanda tüy bile yoktu. Çok güzeldin.'' Yüzümü buruşturarak baktım ona. Güzellik anlayışı Mehmet amcanın göbeğinden belliydi ama... Bu kadarını da beklemiyordum. Yani kim yeni doğmuş bebeği güzel bulabilirdi ki?

''.. baban bile ağlamıştı seni ilk gördüğünde.'' Yerdeki bakışlarım aniden ona döndüğünde tepkimi sonuna kadar izledi ama ben yutkunmaktan başka bir şey yapamadım. Babam? Cem olan hani? Alayla güldüm.

''O kesin üzüntüden ağlamıştır.''

''Hiçte bile! Seni ilk gördüğünde öyle aşkla baktı ki onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Görmedim de. Biliyorsun, biz babanla sorunları olan bir çifttik. Lisede bile. Ama o gün, seni kucağına aldığı ilk anda öyle garip, güzel baktı ki sana, bir mucizeye bakar gibi.. ''

Ne diyeceğimi bilemedim o an. Boğazımı temizleyerek kendime gelmeye çalıştım. Gözlerim niye doluyordu ki salak gibi?

''Anne, ben-" sözüm kapının çalmasıyla kesilirken büyük bir rahatlamayla kapıya döndüm ve ''gel!" Diye bağırdım gür bir sesle.

Baştan Çıkarma Oyunları (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin