83. Yapma

5.1K 252 19
                                    

Medya: Toprak

İlk birlikteliğim on beş yaşımdayken köhne bir otel odasında dip boyası şakaklarına kadar akmış ucuz bir fahişeyle olmuştu. Adı Alevdi. Hiç unutmam, kadın beni görür görmez yüzünü buruşturmuş, küçümseyerek ve aşağılayıcı bir tavırla baştan aşağı bedenimi süzerken 'sübyancı değilim ufaklık. Büyüyünce gel.' Deyip salına salına geçti gitmişti yanımdan. Oysa aramızda on yaş ya vardı ya yoktu. Ama vazgeçmedim ondan. Annemle babam henüz boşanmamıştı o sıralar. Daha kötüsü, olabilecek en büyük kavgalar yaşanıyordu. Her Allahın günü babamın birileriyle beraberliği gözümüzün içine sokulurken evden olabildiğince kaçıyordum. Deli gibi saatlerce kütüphanede ders çalışıyor, hava kararınca ve kütüphanenin kapanma saati gelince soluğu malûm otelin önünde alıyordum.

Biriyle birlikte olmam lazımdı. İçten içe meraktan kıvranıyordum çünkü. Babam neden bunu yapıyor? Annemi bu kadar üzmeye değer ne vardı? Seks bu kadar harika bir şey miydi?

Herkesin bir fiyatı vardı ve Alev beni tam üç kez reddettikten sonra sonunda fiyatının üç katını teklif ettiğimde daha fazla karşı koyamadı. Ve ilk birlikteliğimizi yaşadığımızda anlamıştım. Seks, müthiş bir şeydi. Yaşadığım en harika duyguydu. Babama istemesem de hak vermiştim. Ve onun gibi bende duramadım. O günden sonraki günler boyunca neredeyse her gün Alevle birlikte oldum.

Ondan başkasıyla olmayı hiç düşünmedim nedense. O benim ilkimdi ve on beş yaşın verdiği cahillikle aklıma gelen tek beden onun yaralarla ve morluklara kaplı, güzel bedeniydi. Ve böylece önce onun partneri oldum. Zamanla da arkadaşı. Fakat aramızdaki arkadaşlık güçlendikçe fuck buddy ilişkimiz yerini yoğun duygulara bırakmaya başladı. Daha doğrusu tek taraflı duygulara.

Alev ne zaman karşıma geçip annemin bakışlarıyla bana bakmaya başladı, işte o zaman her şey değişti. Gerçekler suratıma tokat gibi çarptı sanki. Alev bana bağlanmaya başlamıştı ama benim ona karşı en ufak bir hissiyatım yoktu. Yine de aramıza mesafe koyarak arkadaşlığımızı devam ettirmek istedim ama bir gün o küflü odada telefonumu karıştırdığını yakaladığım an her şey bitmişti. Sağlam bir psikolojiye sahip olmadığım o yıllar içinde her şey üst üste gelirken bir de arkadaşım olarak gördüğüm kızın gün geçtikçe anneme benzemesi beni delirtmişti. Çünkü Alevin karşısında Toprak yoktu artık. Cem vardı. Babam. İlk defa o zaman babama ne kadar benzediğimi farkettim. İnsanları bir kalemde silebilecek güce sahiptim. Onları üzüp kırabilirdim. Aleve de bunu yaptım. Telefonumu elinden öfkeyle çekip aldım ve ona asla haketmediği lafları bir bir sıraladım. Onu üzdüm. Hayal kırıklığına uğrattım ve bir kez bile arkama bakmadan çekip gittim. Bir daha da ne o eski püskü otelin olduğu sokağa adımımı attım ne de Alevi gördüm. Hatta bunu söylemek utanç vericiydi ama onu o kadar kolay unuttum ki aklımın ucuna bile gelmemişti şimdiye, şuana kadar. Yani, oturduğum yerden Fırat'ı izleyene, birbirlerine ne kadar benzediklerini fark edene kadar.

Beni takip etmişti. Ve şuan, onu izlediğimden habersiz telefonumu karıştırıyordu. Günlerdir dibimden ayrılmaması yetmiyormuş gibi bir de elinde telefonumla yakalamıştım. Sakinleşmeye çalışarak ellerimi yumruk yaptım. Kendimi zaptetmem lazımdı.

Aşırı paranoyak davranışları ile yanıma yaklaşan herkese ölümcül buz mavisi gözleriyle tehditkârca bakıyor, yaydığı karanlık enerjisiyle kimseyi yanıma yaklaştırmıyordu. Günlerim cehennem gibi geçerken aynı zamanda Barış'ın hiçbir şeyi çakmaması için ayrı bir özen gösteriyordum. Kısaca, kafayı sıyırmama ve her şeyi siktir etmeme çok az kalmıştı.

Biliyordum, hastaydı. Fakat onun hastalığı artık bana da zarar vermeye başlamıştı. Hem kendi hayatına hem benim hayatıma zarar veriyordu. Bu daha ne kadar bu şekilde devam edecekti bilmiyordum. Annesine ulaşmaya çalışmıştım ama kadın ülkede bile değildi. Yurtdışına, kocasının yanındaydı. Abisi ise...

Baştan Çıkarma Oyunları (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin