''Gel lan buraya!" Aylar sonra yüzüme ilk yumruğumu yediğimde nevrim dönmüş, yeri boylamıştım. ''Ben senin ecdadını sikmez miyim orospu çocuğu!" Karın boşluğuma tekme attığında iki büklüm olmuştum. Ekin'in Oğuzhan'ı benden çekmeye çalıştığını gördüm göz ucuyla. Canım öylesine yanıyordu ki Oğuzhan'ın ''ibne!" Lafına bile tepki verememiştim.
''Ekin sen nasıl yaparsın abi böyle bir şeyi? Aklın alıyor mu lan senin?"
''Sakin ol! Sesini kes artık. Yeter!"
''Manyak mısın ulan sen? Sevgilin var oğlum senin. Nasıl aldatırsın? Hemde bir erkekle!''
''Sana sesini kes dedim Oğuz. Herkesi başımıza toplayacaksın.''
Ayak sesleri duyduğumda Ekin'in ''nereye?" Dediğini duymuştum ama kafamı kaldıramıyordum bile.
''Eğer şimdi gitmezsem katil olacağım. Geri döndüğümde bu çocuk hayatımızda olmayacak. Duydun mu?"
Kapı çarparak kapandığında acıdan inleyerek ters döndüm. Telaşla ve endişeyle bakan Ekin'e zoraki bir gülümseme gönderdim. ''Özlemişim.'' Dedim zorla oturur pozisyona bedenimi duvar fayanslarına yaslarken.
''Aptal.'' Dese de yanıma yerleştiğinde bir süre ikimizden de ses çıkmadı. Sonunda elimi ağrıyan karnımdan çekip ona döndüm.
''Şimdi ne olacak?"
''Ekin beni satmaz. Ağzını sıkı tutar.''
''Doğru, siz birbirinizi satmazsınız.'' Elini saçlarıma sokup çekiştirdiğinde ''kıskanma, seni de satmaz. Şimdiye kadar seni hiç kabul etmediğini belli etse de alışmıştı.'' Bir şey söylemedim. Bu saatten sonra hiçbir önemi yoktu nasıl olsa.
°•°•°
Evimin kapısını açtığımda ayakkabıları tabanlarından destek alarak çıkarıp içeri girdim. Aynadan morarmış yüzüme bakmadan elimde tekel bayiiden aldığım iki poşet birayı kendimle beraber koltuğa attığımda beklemeden bir tanesini açıp içmeye başlamıştım bile. Uzanıp bilgisayarımdan Fenerin maçını açtım. Maçın başlamasına daha bir saat vardı. Umursamadan içmeye devam ettim. Telefonumun zil sesi geldiğinde arayanın Barış olduğunu gördüm. Açıp açmamak arasında kalsam da açmayacaktım. Zaten açsam ne diyecektim ki? Aklıma maçı beraber izleyeceğimiz geldi. Kesin bir sürü hazırlıkta yapmıştı.
İkinci, üçüncü ve dördüncü şişeye geçtiğimde artık kafam dumanlamaya başlamıştı. Çakır keyifle kıkırdadım. Maç başlamıyordu ama karşımdaki adamlar hiç durmadan konuşuyorlardı. Telefonum uzun bir süreden sonra yeniden çaldığında kim olduğuna bakmadan açtım bu defa.
''Alo, Toprak neredeysen çabuk Meydan'a git!''
''Hey, ne oluyor? Anlamıyorum.'' Dilim dönmeden düzgünce konuşmayı başardığımda sokak sesleri gelmişti telefonun öbür ucundan.
''Bu mal içkili resim paylaşmış. İçiyorsa kesin anlatır herkese! Acil bulmamız lazım.'' Ayağa kalktım. Başım biraz dönse de birkaç saniye bekleyip kapıya yöneldim.
''Tamam çıkıyorum şimdi. Sen neredesin?"
''Sevdiği bir mekan daha var. Oraya gidiyorum şimdi. Bulursan kendi evine götür. Tamam mı? Kapatıyorum.''
Yüzüme kapattığında aksayarak merdivenlerden indim. Montumu almayı unuttuğum için üşüsem de biraz olsun ayılmıştım. Eve yakın taksi durağına geldiğimde boş taksilerden birine binip yola koyulduk. Yok boyunca yer yer uyuyor, yer yer midem bulanıyordu ama verdiğim adrese geldiğimizde de o uyukladığım anlardan birini yaşıyordum. Taksicinin ''geldik.'' Demesiyle hızla doğruldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baştan Çıkarma Oyunları (GAY)
Romance+18 Duygular değişken ama çok güçlüdürler. Hüzün çok kolay bir şekilde öfkeye evrilebilir. Ya da mutluluk yerini acıya bırakabilir. Peki nefret gerçekten aşka dönüşebilir mi? Hayır hayır! Bizim hissettiğimiz tutku. Aşk için fazla azgınız. Hetero ol...