64. Acı Gerçekler

6.7K 346 224
                                    

Barış~

Sabah mutlu bir şekilde uyansam da aklıma defter geldiğinde aceleyle giyinmiş, kahvaltı olarak basit bir şeyler hazırlayıp yola koyulmuştum. O defterin bende olması üzerimde büyük bir baskı hissettirmişti. Uyumadan önce bile aklımdaydı. Alkım'ın nasıl bir durumda olduğunu tahmin bile edemiyordum.

Arabayı park edip indiğimde defteri çantama attım. Çantamı da sırtıma. Erken geldiğine göre hep takıldığı yerde olmalıydı. Montumu boğazıma kadar çekip ellerimi cebime yerleştirdim ve fermuara ağzımı dayarken arka bahçeye yürümeye başladım. Okul henüz kapalıydı ve eğer gelmemişse ne yapardım bilmiyorum. Ağır adımlarla bahçeyi taraya taraya dolaşırken hiçbir yerde yoktu. Ön bahçeye ve okulun yanındaki merdiven boşluğuna bile bakmıştım ama yoktu. Iç çekerek otoparka yürümeye başladım. O gelene kadar bekleyecektim.

Büyük adımlarla otoparka ulaştığımda ise görmeyi asla beklemediğim bir şeyle karşılaştım. Alkım, kendini cama yapıştırmış elleriyle gölgelemeye çalışarak içeriyi inceliyordu. Ona yaklaşmaya başladım. Yaklaştıkça da kendi kendine konuştuğunu duydum. Onu daha fazla çaresiz hissetmesine izin veremezdim.

Çantamdan defterini çıkarıp ''bunu mu arıyorsun?" Diye sordum.

Anında bana döndü. Mavi gözleri kıpkırmızı olmuştu. Aşırı korkak duruyordu. Sanki benim ona vurmamı bekler gibi büzüşmeye ve kendini benden uzaklaştırmaya çalıştığını görünce kaşlarım çatıldı.

''Ve-verir misin onu?" Titrekçe, büyük bir çekingenlikle konuştuğunda yaklaşmak istedim ona. Fakat bir adım atamadan çığlık attığında durdum. Afallamıştım. Başını ellerinin arasına aldı. ''O-okudun.. mu?" Diye sordu. Tedirgindim. Hareketleri o kadar korkak ve ürkekti ki ne desem diye düşündüm ama yalan söylemeyecektim.

''Okudum.''

Ağlamaya başladığında ''hey.'' Diye seslendim ama beni duymuyordu. Ona yaklaşmama da izin vermiyordu. Birden önümde diz çöküp paçalarıma yapıştığında öylece kaldım.

''Ne olur! Yalvarırım kimseye söyleme. Ne istersen yaparım Barış! Ne istersen! Lütfen, yalvarırım söyleme.'' Onunla aynı hizaya geldim. Öyle bir ağlıyordu ki yüreğim parçalandı. Hıçkırıkları tüm bahçede yankılanıyordu. Yüzünü ellerimin arasına aldım. ''Şşt! Bak bana. Kimseye söylemeyeceğim. Al.'' Defterini uzattığımda inanamıyormuş gibi bir hali vardı. Deftere sıkıca tutunup yüzüme baktığında acımayla karışık şefkatle gülümsedim. ''Özür dilerim. Benim haddim değildi ama yanlışlıkla okudum. Dün sana vermek istedim ama izin almışsın. Evini bilseydim getirirdim ama.'' Sanki dediklerimi duymuyordu. Bir defterine bir bana bakarken kolumdan çekip sımsıkı sarıldığında sustum. Fakat o ağlamaya devam ediyordu. Gülümseyerek sırtını sıvazladım.

''Ben, ben sandım ki-" hıçkırdığında ''önemli değil.'' Dedim. ''Bu senin suçun değil. Kimsenin değil ama senin hiç değil.'' Başını sallıyordu.

''Biliyorum ama burası..'' devam edemedi.

''Bilmez miyim?'' Dedim. Ah! Hiç bilmez miyim?

''Hadi kalk arabaya binelim. Dondum.'' Kıkırdadı. Hem ağlıyor hem gülüyordu. Ah kadınlar!

°•°•°•°

Matematik dersinden yeni çıkmışken son derece yorgun ve tükenmiştim. Zil çalar çalmaz direkt boynumu esnetmiş ve parmaklarımı birbirine kenetleyip iyice uzatarak kollarımı rahatlatmaya çalışmıştım. En sonda sırtımı gerip arkama, Toprağa döndüm ama gördüklerimle hiç dönmemeyi isterdim.

Kıvırcık tutamları alnına dökülmüş alttan pis pis bana bakıyordu. ''Hayırdır, niye öyle bakıyorsun?" Sinirli sinirli güldü. Sonra hemen sustu. İstemsizce biraz geriye kaydım. Hareketleri normal değildi. Keza bakışları da öyle.

Baştan Çıkarma Oyunları (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin