Sinirimden kuduruyordum. İnsanlar ailesini seçemezlerdi fakat onlardan vazgeçebilirlerdi. Ben babamdan vazgeçeli çok olmuştu ama babam benden bir türlü kopmuyordu. Annemden ayrılması, artık aynı evde yaşamamamızın bir önemi yoktu. Beni sevip sevmediğini bilmiyordum. Bir kere dahi aramızda böyle bir konuşma geçmemişti ama şundan çok emindim. Beni evcil hayvanı olarak görüyordu. Bakmak zorundaydı ve soyadını taşıdığım için onu utandırmamam gerekirdi. Ve şimdi büyük ihtimalle canı sıkılmış benimle uğraşmak istemişti. İşte benim babamın hayatındaki yerim bu kadardı. Ara ara gelir hayatımda bir şeyleri değiştirmeden gitmezdi. Ve genelde bu, iyi değişimler olmazdı.
Sinirden titreyerek lavaboya gittiğimde yüzüme bol su çarparak kendime gelmeye çalıştım. Kenardan peçete alıp yüzümü kuruttuğumda kapatıcı gitmiş yerini dün gecenin izleri kalmıştı. Oğuz'un morlukları. Umursamadan çıktığımda kapıda beni bekleyen kızla göz göze geldim. Duvara yaslanmış tedirgince olduğum yere bakarken beni görünce hemen doğrulmuş çekingence yaklaşmaya başlamıştı.
''Şey, iyi görünmüyorsun. Yüzün-"
''Gitmem lazım tamam mı? Benim için hocaya söylersin.'' Yüzüne ikinci defa bakmadan seri adımlarla okuldan ayrılırken telefonumu çıkardım. Babamı arayacakken son anda vazgeçip sekreteri Beril'in numarasını tuşladım. O sırada okul bahçesinden çıkmış güvenliği görmezden gelerek dışarıya çıkmıştım. Etrafta tek bir taksi bile yokken yanımdan geçen insanlar montlarına sarılarak yanımdan geçiyorken üstümü süzüyorlardı ama içimdeki ateş soğuğu hissettirmiyordu. Telefon üçüncü çalışta açıldığında konuşmasına izin vermedim.
''Beril babam orada mı?"
''Toprak bey? Babanız burada ama müsait değil.''
''Yine yanında kadın mı var?'' Ses çıkarmadığında dalga geçercesine gülümsedim. ''Yoksa erkek mi?" Nefesini tuttuğunu anladığımda bir taksiyi durdurabilmiştim.
''Beni iyi dinle Beril. Aradığımı söylemeyeceksin.''
''Ama efendim!-"
''Beril! Eğer söylersen bende senin hiç hoşlanmayacağın şeylerden bahsederim ve inan bir daha o şirkete burnunu bile sokamazsın.'' Eski defterleri açmadan onu ikna edemeyeceğimi biliyordum. Ve ben öfkelendiğimde pis oynamaktan çekinmezdim.
''Aramızda kalacağına söz vermiştin!"
''Eğer babama biraz sonra orada olacağımı söylemezsen sır olarak kalmaya devam eder.'' Şuan gitmesem bile etrafında döndüğünü biliyordum. Onu iyi tanıyordum.
''Tamam! Tamam ama bu son.'' Konuşmasını daha fazla dinleme gereği duymadan yüzüne kapattığımda akıp giden yolu izliyordum ama içimdeki öfkeyi asla dindiremiyordum. Babamın her zaman yaptığı şey beni neden bu kadar delirtmişti bilmiyorum ama son nokta dedikleri yerdeydim. Tek isteğim o adamın gitmemiş olmasıydı. Basmak istiyordum onları.
Taksi lüks plazanın önünde durduğunda ücreti ödeyip indim ve hızla içeriye yöneldim. Beni tanıyan güvenlik şaşkınlıkla baksa da kart sormadan kapıyı kendisi açtığında asansöre yöneldim. Dört katlı binanın yönetim katına basıp asansörde yukarı çıkarken aynadan kendime baktım. Rüzgârdan saçım başım birbirine girmiş ve yanakların soğuktan kızarmışken kendime cesaret verdim. Hiçbir şey olmayacaktı.
Açılan asansör kapısından endişeyle beni bekleyen Beril'le göz göze geldiğimde topuklu ayakkabılarla yanıma koşturan kadına çenemle kapıyı işaret ettim. ''Hala içerideler mi?"
''Evet ama emin misin? Baban çok kızacak."
''Bende çok kızgınım.'' Kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp çalma gereği duymadan açtığımda sarmaş dolaş adamlar beni görünce bir hızda ayrıldıklarında babam çatık kaşlarla arkasındaki adamı korumak ister gibi öne çıkmış ama beni görünce arkamdaki kadına dönmüştü sorarcasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baştan Çıkarma Oyunları (GAY)
Dragoste+18 Duygular değişken ama çok güçlüdürler. Hüzün çok kolay bir şekilde öfkeye evrilebilir. Ya da mutluluk yerini acıya bırakabilir. Peki nefret gerçekten aşka dönüşebilir mi? Hayır hayır! Bizim hissettiğimiz tutku. Aşk için fazla azgınız. Hetero ol...