Upuzun bir ara vermiştim fark ettim ki çok özlemişim Hera ve Kurt’un aşkını yazmayı...❤❤ Hem de çok güzel bir yerde bırakmıştım ya...🙈😉❤ Şimdi yeni taptaze bir bölümle döndük... Umarım beğenir ve yorumlarınızı eksik etmezsiniz....💜💜@pile16 Adosben @geceninellitonu_ yaghazask97💞🦋🦋
🍒🍒
Kumsalda geçen romantik dakikalardan sonra bu gece için otelde hazırlanan balayı suitinde kalacaklardı. Ardından da onları bekleyen özel uçakla balayılarının ilk durağı olan Paris’e uçacaklardı. Asansörle en son kata ulaştıklarında asansörün kapısı tiz bir sesle açıldı ve koridora çıkmışlardı ki Hera’nın ayakları yerden kesilmesiyle dudaklarından bir kahkaha dökülmüştü.“Kurt ne yapıyorsun?”
“Evimize ilk adımın da böyle olacak aşkım” diye mırıldanırken koridorun sonundaki odaya doğru ilerledi. Cebindeki kartı kapıya okutup aralanan kapıdan kucağında Hera’yla birlikte içeri girdi. Ve yatağın önüne geldiklerinde onu yavaşça kucağından yere indirdi. Hera bakışlarını odada gezdirdi bir süre. Odanın kapısından itibaren beyaz ve kırmızı gül yapraklarıyla bezenmişti odanın içerisi. Yapay mumlarda eşlik ediyordu gül yapraklarına. İlerdeki masanın üzerinde iki kadeh, ona eşlik eden bir şişe şarap ve yiyecek birkaç birşey vardı.
“Hemen bir duş alıp rahatlamak istiyorum” dedi Hera tebessümle.
“Fermuarı açmam için yardım eder misin?”
“Bir saniye hemen hallediyorum” deyip saniye bile sürmeden fermuarı aşağıya indirdi.
“Teşekkür ederim sevgilim” diye mırıldanıp bir öpücük bıraktı dudaklarına. Ardından da banyoya doğru ilerledi. Gelinliğin askılarını omuzlarından sıyırıp yere düşmesine izin verdikten sonra duşakabine doğru ilerledi. Duş başlığından süzülmeye başlayan sıcak su üzerindeki tatlı yorgunluğa o kadar iyi gelmişti ki banyodan çıktığında nasıl hissederdi kim bilir? Hera, sıcak suyu kapatıp askıda duran havluyu beline doladı, diğer havluyla da saçını kurularken banyodan çıkmış ve odaya doğru geçmişti.
İçinde tatlı kıpır kıpır bir heyecan vardı genç adamın. Sevdiği kadınla hayatlarını sonsuza kadar birleştirmişlerdi, sevdiği kadına kavuşmuştu. Aşkları bunca zorluktan, meşakkatli yollardan geçip mutluluk yoluna girmişti adım adım. Genç adam gömleğinin düğmelerini bir bir açıp üzerinden sıyırıp koltuğun üzerine bıraktı. Kadehlerden bir tanesini alıp şarap şişesinin kapağını açtı ve kadehini beyaz sıvıyla doldurup dudaklarına götürdüğünde odanın camına yansıyan manzarayla içinde birşeyler akıp gittiğini hissetmişti genç adam. Bunu belli edercesine elindeki kadehi bir dikişte içmek zorunda hissetmişti kendisini. Dudaklarından dökülen fena bir ıslıkla da mühürlemişti.
“Kurt”
“Ne var bebeğim güzele bakmak sevap derler bende sevap biriktiriyorum işte” diye kaşrılık verdi çapkın bir şekilde gülerek.
Hera genç adamın bu hallerine gülerken dolabın içindeki valizi çıkartıp fermuarını açtı ve iç çamaşırlarından siyah olanı alıp siyah askılı geceliğiyle şort geceliğini ve sabahlığı da çıkarttı ve kurulanıp üzerini değiştirdi. Saçlarını da kurulayıp koltuklardan birine oturdu.
Kurt iki kadehi de şarapla doldurup Hera2nın yanındaki boşluğa oturdu. “Al bakalım sevgilim”
Hera kendisine uzatılan kadehi avuçlarının arasına alıp bir yudum içti. “Banyo çok iyi geldi sende duş al istersen”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ İNTİHAR
RomansaSiz hiç masmavi okyanusta esarete mahkûm olduğunuzu hissettiniz mi kalbinizin en derinlerinde? O hissetti, tutsak kaldı o gözlere, o tene, o adama, Kurt'a; kocasının abisine. Kurt, masallara inanmayan bir adamdı fakat unuttuğu bir şey vardı aşk masa...