Kurt duyduğu kapı sesiyle bakışlarını okuduğu dosyadan kaldırırken “Gel” diye mırıldandı. Gelen sekreteri Filiz’di. Elinde tuttuğu dosyayı imzalaması için Kurt’a uzatırken mırıldandı. “Teşekkürler, Kurt Bey dışarıda bir beyefendi var sizinle konuşmak istiyor”“Kimmiş?” diye sordu Kurt merakla.
Filiz “Kemal Akkaya”diye cevapladı tebessümle.
“Kemal Akaya mı?” diye sordu şaşkınlıkla gözlerini açarken.
“Tamam, Filiz beyefendiyi al içeri” diye mırıldandı. Gerilmişti. Hera’nın babasına çok kızgındı, Hera’yı böylesine üzdüğü, kırdığı için. Arada Hera olmasa şu an onun yakasına yapışıp canına okuyabilirdi ama Hera için sabırlı olmak zorundaydı. Sakinliğini korumak adına derin bir nefes alırken mavi gözleri hemen masanın üzerinde duran Hera’nın fotoğrafına kaydı. Yüzüne bir gülümseme yayılsa da açılan kapıyla gülümseme yerini gerginliğe bırakıvermişti. İçeri giren orta yaşlarında yakışıklı, kır saçlı, renkli gözlü bir adamla karşılaşmıştı. Ayağa kalkıp kendisine uzatılan eli sıktı.
“Kurt Bey” diye mırıldandı Kemal Bey.
“Kurt yeterli Kemal Bey, oturun lütfen” dedi genç adam soğuk bir sesle.
“Teşekkürler”
“Sizinle... Yani seninle konuşmak istediğim konuyu tahmin ediyorsundur”
“Ama benden ne istediğinizi anlamadım”
“Hera telefonlarımı açmıyor bütün görüşme çabalarım sonuçsuz kaldı”
“Sizce de haklı değil mi sizinle görüşmek istememekte? On sene önce arkanızda bırakıp gittiğinizde bir kızınız olduğunu farkında değil miydiniz?”
“Eşimin ölümünden sonra bir boşluğa düştüm ben... Hera’ya yetememekten onu incitmekten korktum ve daha fazla incittim... Şimdi ne dese gıkım çıkmaz o kadar haklı ki çekip vursa gıkım çıkmaz”
“Hera’nın sizi vurmaya değil elinizi tutmaya ihtiyacı var ”
“Hera’yla... Kızımla konuşmak ona pişmanlığımı anlatıp ondan af dilemek istiyorum o benim bu hayattaki tek varlığım ben ondan vazgeçemem... Bir kere geçtim ama çok pişmanım lütfen, lütfen yardım et bana” dedi yalvarır bir ses tonuyla.
“Senden başka çarem yok onu bir tek benimle konuşmaya ikna edebilirsin... Eğer kızımı gerçekten seviyorsan bana yardım et ne olur”
“Hera’yı ne kadar sevdiğimi size açıklamak zorunda değilim ama bu dediğinizi düşüneceğim... Ama tüm bunlardan sonra Hera’yı bir daha üzerseniz karşınızda şu an olduğu gibi sakin bir adam bulamazsınız”
Kemal Bey rahatlamış görünüyordu ama bir tanecik kızı Hera’sı onu affetmeden ona rahat yüzü yoktu, bunu biliyordu. Bir kere hata yapmış kızını yüzüstü bırakıp terk etmişti ama şimdi yıllar sonra yaptıklarından pişman bir şekilde kapısına dayanmıştı ve affedilmeyi bekliyordu. Kurt, Kemal Bey’le yaptığı konuşmadan saatler sonra şirketten çıkmış arabasıyla eve doğru ilerliyordu. Hera duştan çıkmış kendine dolaptan kıyafet bakınıyordu. Mavi renk düşük omuzlu bol kesim bir kazak ve tayt seçmişti. Taytı giyip askıdan çıkardığı kazağını da üzerine geçirdikten sonra saçlarını taramaya başlayacaktı ki kapı aralandı ve Kurt içeri girdi.
Genç adam “Canım” diye fısıldarken Hera’nın ıslak saçlarına eğilip bir öpücük bıraktı. Ve elini Hera’nın elindeki tarağı almak amacıyla genç kadının avuçlarına uzattı. “Ben tarayayım”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ İNTİHAR
RomanceSiz hiç masmavi okyanusta esarete mahkûm olduğunuzu hissettiniz mi kalbinizin en derinlerinde? O hissetti, tutsak kaldı o gözlere, o tene, o adama, Kurt'a; kocasının abisine. Kurt, masallara inanmayan bir adamdı fakat unuttuğu bir şey vardı aşk masa...