@pile16 @dystinabell @reem133x @Daryoosh 💙💙
Kurt da Hera da yukardaki gerilim dolu anlardan sonra kahvaltıya inmişlerdi. Hera önündeki poğaçadan bir parça kopartmıştı ki burnuna dolan yumurta ve hamur kokusuyla yüzünü buruştururken elindeki parçayı tabağın kenarına bıraktı. Midesindeki çalkantı halen ısrarla devam ederken bu koku daha çok midesini ayağa kaldırmıştı.
"Güzelim iyi misin? Bir şey mi oldu?"
"Midem bulanıyor ya, içim almadı" derken önündeki su bardağına uzanmıştı, birkaç yudum alıp bardağı masanın üzerine geri bırakmıştı.
"Güzelim inat etme de otelin doktoru bir baksın, belki rahatlatıcı ilaç falan verir"
"İlaç almak istemiyorum, stresten oldu muhtemelen geçer... Odaya çıkıp biraz dinleneyim" dese de genç adamın gözlerindeki bulutu silemediğini farkındaydı. Uzanıp masanın üzerindeki elini tuttu.
"Biraz dinleneyim geçmezse söz veriyorum hastaneye gideriz"
"Söz mü?"
Hera "Söz sevgilim söz" diye mırıldandı tebessümle. Ardından da oturduğu yerden kalktığında Kurt da onunla beraber kalkmıştı.
"Sen neden kalktın sevgilim? Kahvaltını etseydin"
"Sen tek lokma yiyemezken benim boğazımdan geçer mi acaba?"
"Kalbimiz gibi midemiz de bir sanırım"
"Bizim her şeyimiz bir Hera Hanım" dedi muzip bir gülüşle. "Çünkü ne sen bensiz olabilirsin ne de ben sensiz nefes alabilirim, hem ben halimden memnunum"
Hera sevdiği adamın bu sevimli haline gülmeden edememişti, sevdiği adamın gülen gözleri en güzel ilaçtı aslında ona. Birlikte asansöre doğru ilerlerken bir anda tutunma ihtiyacı hissetti Hera, yapabildiği tek şey hemen yanındaki kocasının koluna tutunmaktı.
"Hera... Güzelim iyi misin?"
"Başım... Başım döndü bir an" diye karşılık verirken hissettiği son şey gözlerinin kararıp kocasının güçlü kollarına yığıldığı olmuştu. Kurt kollarının arasına yığılan karısını telaşla kucağına alırken kalbinin korkuyla sıkıştığını hissetmişti.
"Hera... Hera güzelim aç gözünü..." derken aceleyle merdivenlere yönelmişti adımları. Az sonra karısını otelin son derece konforla hazırlanmış her türlü ihtimal düşünülerek yapılmış, revirindeki sedyelerden birine yatırmıştı.
"Bir anda bayıldı, bayılma öncesinde rahatsızdı zaten midesi bulanıyordu"
"Düşerken başını çarptı mı?"
Kurt telaşlı bakışlarını karısının üzerinde gezdirirken telaşlı bir ses tonuyla "Hayır, hayır çarpmadı" diye cevaplarken doktor elindeki ışıkla gözbebeklerini kontrol etmişti, reflekslerde bir sıkıntı görünmüyordu.
"En son ne zaman yemek yedi?"
"Dün geceden sonra pek bir şey yemedi, stresli bir gece oldu"
Erhan tansiyon aletiyle ölçüm işlemini sonlandırırken "Tansiyonu çok düşük, 7'e 4" diye karşılık verirken hemşireden tahlil için kan almasını istemişti.
"Muhtemelen düşük tansiyon yüzünden bir baygınlık geçirmiş, korkulacak bir şey olduğunu sanmıyorum... Şimdi hemşire Hanım bir kan alsın, durumdan emin olalım ona göre hastaneye yönlendiririz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ İNTİHAR
RomanceSiz hiç masmavi okyanusta esarete mahkûm olduğunuzu hissettiniz mi kalbinizin en derinlerinde? O hissetti, tutsak kaldı o gözlere, o tene, o adama, Kurt'a; kocasının abisine. Kurt, masallara inanmayan bir adamdı fakat unuttuğu bir şey vardı aşk masa...