Evet Arkadaşlar Yeni Bölümle Karşınızdayım. Umarım Beğenirsiniz. Yorumlarınızı Bekliyorum. Keyifli Okumalar...💕
Hera elbisesinin kabarık eteklerini avuçlarına sıkıştırıp Yiğit’in asansör fikrini umursamayarak merdivenlere yöneldi, Yiğit’le asansörde yalnız kalmak iyi bir fikir olmayabilirdi gerçi onunla aynı mekânda bulunup konuşmakta ne kadar doğruydu onu da bilemiyordu artık. Kahverengi kapının kulpuna dokunup kapıyı açtı Yiğit ve Hera’nın geçmesi için kenara çekilirken Hera büyük salondan içeri girdi. Ferah bir salondu, birkaç tane gümüş renkli antika tekli koltuklar vardı salonun içinde. Ve bir araba maketi, 90’lardan kalma olduğu aşikârdı göz alıcı bir ihtişamı vardı maket haliyle bile. Hera kapanan kapı sesiyle içinde bulunduğu düşüncelerden sıyrılırken bakışlarını kapının önünde duran Yiğit’e çevirdi.
“Niye öyle bakıyorsun bana?” diye sordu Hera.
Yiğit böyle bir soru beklemediği için ola gerek şaşırmıştı sanki yani öyle anlaşılıyordu bakışlarından. “Düşünüyorum”
“Neyi düşündüğünü öğrenmem de bir sakınca yoktur umarım” diye mırıldandı Hera elinde olmayan soğuk bir ses tonuyla.
“Hala devam edebileceğimiz bir evliliğimiz var mı diye belki de”
“Belki de” diye mırıldandı Hera cümlenin devamını gerçekten merak ediyordu ki Yiğit odanın içinde yürümeye başladı.
“Cümlenin bir devamı olacak sanırım yani öyle umuyorum” diye karşılık verdi Hera.
“Elbette olacak buraya konuşmak için geldik ne de olsa”
“O zaman uzatmayalım konuşalım bitsin”
“Boşanma fikrin hala geçerli mi diye merak ediyorum”
“Emin ol bir gram eksilme bile olmadı fikrimde Yiğit”
“Ne oldu bir anda cidden merak ediyorum ben, ben seni bu kadar severken ne oldu da bu hale geldik anlamıyorum”
“Seni hiçbir zaman sevmediğimi anladım ve de hiçbir zaman sevmeyeceğimi” diye mırıldanınca Yiğit donuk bakışlarını Hera’nın üzerinde sabitlerken elini cebine sokup iki yüzük çıkardı. Hera’ya bir iki adım daha yaklaşıp avucundaki yüzükleri gösterdi.
“Bunların şimdi sen de hiçbir değeri yok mu gerçekten?”
“Yok, Yiğit bende insan olarak değerinden başka değerin yok son kez söylüyorum sen ne kadar anlamak istemesen de ben seni sevmiyorum ne bu yüzüklerin ne de senin aşk anlamında bende bir değerin yok gerçekten anla bunu artık” diye mırıldandı Hera kararlılıkla.
Kısa bir sessizlikten sonra Yiğit konuşmaya başladı tekrar. “İmzaladım”
“Ne?” diye mırıldandı Hera şaşkınlıkla çünkü Yiğit’ten böyle bir tepki beklemiyordu açıkçası başından beri çıkardığı gibi zorluk çıkaracağını düşünmüştü hep.
“Boşanma dilekçesini imzaladım, senin istediğin gibi olsun Hera”
“Sorun çıkarmadığın için sağ ol böylesi ikimiz içinde en hayırlısı olacak inan bana”
“En kısa sürede boşanma davası görülecekmiş”
“Bence de bir an önce olup bitmeli” diye mırıldanırken devam etti. “Çıkalım mı artık aşağıda sürüp giden bir davet var hala”
“Tabi sen in ben geliyorum şimdi”
Hera onaylayıcı bir şekilde başını sallayıp kapıya yöneldi. Kapıyı açıp salondan dışarı attı kendini. İçini tuhaf bir heyecan kaplamıştı sanki. Boğucu, hapsedici kelepçelerden kurtulmuş gibi hissediyordu kendini. Özgürlüğe kanat çırpan bir kuş misali gibiydi kalbinin çarpışları. Heyecanlı adımlarla balo salonuna inen merdivenlere yöneldi. Kurt etrafta görünmüyordu nereye kaybolmuştu ki şimdi bir anda? Güzel haberi bir anda söylemek istiyordu. Hilal’in yanına doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ İNTİHAR
RomanceSiz hiç masmavi okyanusta esarete mahkûm olduğunuzu hissettiniz mi kalbinizin en derinlerinde? O hissetti, tutsak kaldı o gözlere, o tene, o adama, Kurt'a; kocasının abisine. Kurt, masallara inanmayan bir adamdı fakat unuttuğu bir şey vardı aşk masa...