💫43.Bölüm💫

142 12 124
                                    

@pile16  @dystinabell 🌺🌺

Gecenin ilerleyen saatlerinde birbirlerine sarılmış yatakta yatıyorlardı. Kurt aklını kurcalayan düşüncelerle boğuşurken bir yandan da burnuna dolan sevdiği kadının kokusuyla mest oluyordu. Hera da onun boyun girintisine yerleşmiş sessizce huzuru kucaklıyordu.

"Biraz sakinleştin mi bakalım koca bebek?" diye mırıldandı Hera tebessümle.

"Zaten sakindim hayatım, yerine göre davranıyorum diyebiliriz ona" dedi ve saçlarına minik bir öpücük bırakıp diğer eliyle de elini kenetledi.

"Sana kimsenin zarar vermesine izin vermem, asla"

Hera "Biliyorum canım, biliyorum" dedi ve biraz doğrulup devam etti konuşmaya. "Ama bu gece haddinden fazla bir öfke vardı sanki bu gözlerde"

"Sana benden başkasının değil dokunma göz ucuyla bakma fikrine bile tahammülüm yok"

"Bana kimse senin gibi bakamaz sevgilim" diye mırıldanırken genç adamın kollarının arasından çıkıp karnının üzerine oturmuştu.

"Ne sana ben gibi biri dokunabilir ne de bana sen gibi biri... İmkansız"

"İmkansız" diye tekrarladı Kurt gülümseyerek. Hera uzanıp dudaklarını buluşturdu dudaklarıyla. Kısa ama tutku dolu bir öpücüktü bu. Genç adam karşılık verse de kendini geri çekmişti Hera bu karşılık verişe kapılmadan.

"Şu tişörtünden kurtulmalıyız bence, manzaramı bozuyor kocacığım" derken Kurt üzerindeki tişörtün eteklerinden tutup omuzlarından sıyırmıştı. Hera da bunu fırsat bilip keyifle gülümserken eğilip dudaklarını gezdirdi teninde. Masaj yapar gibi okşadı, dokundu sanki yıllardır  genç adama hasretmiş gibi.

Kurt "Tenim tenine...Kalbim kalbine muhtaç ve bu dünyanın en güzel muhtaçlığı" diye fısıldarken avucunu karısının sol yanağına yaslamıştı. Hera avuçlarının arasına aldığı genç adamın avucunun içini öptü.

"Seni o kadar çok seviyorum ki bir gün bu sevgi içime bile sığamayacak hale gelecek sanırım" diye mırıldanırken üzerindeki askılı üst geceliğini sıyırmış ve yatağın kenarına bırakmıştı. Bu gece biraz gerilmişlerdi ve biraz sakinleşip rahatlamaya ihtiyaçları vardı. Eğilip dudaklarını genç adamın dudaklarına örtüp kısa ama son derece tutkulu bir öpücük bahşetmişti. Ardından da kocasının teninde dudaklarıyla gezintiye çıkmıştı.

Kocasına bu yaptıklarının karşılığını genç adamın bacaklarının arasındaki kıpırdanmayla alırken yüzüne muzur bir gülümseme yerleşmişti. Saniyeler içinde hem kendi üzerindeki şorttan kurtulmuş hem de genç adamın üzerindeki baksırdan kurtulmuştu. Artık rahatlamak ve genç adamın tenine olan özlemini gidermek amacıyla yavaş hareketlerle kadınlığını aralamış ve ne istediğini bilen kendinden emin bir halde genç adamı içine almaya başlamıştı. Hissettiği yoğun sürtünmeyle dağıldığını hissederken üzerinde yükselip alçalan karısından gözlerini bir an olsun ayırmamış, onu izlemişti Kurt. Genç kadın, kocasının alev alev yanan mavilerini görmeyi seviyordu. Bedeni genç adamın bedenini kabul edip ikisi de zevkin doruklarına çıkarken eğilip dudaklarını dudaklarıyla buluşturmuştu. Biraz sonra genç adamı tamamen içine hapsetmiş olmanın verdiği keyifle ikisi de anın tadını çıkarıyordu.

"Şimdi benim sıram karıcığım" diye mırıldanırken şimdi yatakta sırt üstü sere serpe yatan karısıydı. Önce eğilip kapkara saçlarının kokusunu içine çekti.

"Yunan mitolojisinde bahsedilene göre Tanrılar insanlar mutluluğu arasın diye saklamaya karar vermişler. Biri demiş gökyüzüne saklayalım diğeri de yerin altında saklayalım... Bir başkası da ormanın derinliklerine bırakalım demiş... Bir başkası da insanın kendi içine saklayalım orada kalsın demiş" diye mırıldanırken elinin tersiyle karısının tenini okşuyor, ara sırada öpüyordu.

KUSURSUZ İNTİHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin