8.BÖLÜM

418 46 40
                                    


Evet Arkadaşlar Yepyeni Bir Bölümle Karşınızdayım. Umarım Beğenirsiniz. Yorumlarınızı Bekliyorum. Keyifli Okumalar...🌸🌸

Kurt, sekreterinin getirdiği dosyaları imzalayıp gönderdikten sonra oturduğu koltukta geriye yaslandı. Aklına gelen görüntüyle tebessüm ederken derin bir nefes aldı. Aklına gelen görüntünün sahibi Hera'ydı. Bir insan bir yasağa nasıl bu kadar bağımlı olabilirdi ya da bir günaha? Bu bir savaşsa kim galip gelecekti kim yenilip geri çekilecekti? Hera bütün bu hislerini bilse neler olurdu diye düşünmeden edemedi. Bir yanda kardeşi Yiğit bir yanda içinde beliren bu aşk... Ne yapacaktı bu aşka kapılmasına engel olamamışken şimdi  nasıl vazgeçecekti? Kurt, kafasındaki boğucu düşüncelerden kapıyı açıp içeriye giren Yiğit'le sıyrılmıştı.

"Abi müsait misin?"

"Müsaitim gelsene" deyip oturduğu koltukta doğruldu. Yiğit de karşısındaki koltuğa oturmuştu.

"Abi kardeş yemek yiyelim dedim"

"İyi yapmışsın hadi çıkalım yiyelim bir şeyler"

"Sen iyi misin?"diye sordu abisinin bu düşünceli hallerini görünce.

"İyi... iyiyim niye sordun ki? " diye sordu Kurt şaşkınlıkla.

"Dalgın bir halin var da onun için"

"Yok  iyiyim sana öyle gelmiş kardeşim"

"Elmira mı bu düşünceli hallerinin sebebi?" diye sordu Yiğit merakla.

"Hayır, Elmira  defteri benim için kapandı Yiğit Elmira içinde ben defteri son buldu" diye mırıldandı Kurt tebessümle.

"Umarım ikiniz içinde hayırlısı olur abi" diye mırıldandı Yiğit abisini rahatlatmaya çalışırken.

"Çıkalım hadi ben çok acıktım" deyip ayağa kalktı Kurt.

"İyi hadi çıkalım"

Kurt ve Yiğit birlikte öğlen yemeği için şirketten çıkıp karar kıldıkları bir restorana doğru ilerlediler.

Hera belindeki önlükten kurtulmuş restoranın deniz manzaralı terasında oturuyordu, dalgın ve düşünceli bir şekilde. Hilal'in geldiğini bile duymamıştı.

"Kuzum kahveler geldi" dese de beklediği karşılığı alamamıştı Hilal. Kahve tepsisini masaya koyup Hera'nın omzuna dokundu usulca.

"Kuzum iyi misin sen?" diye mırıldandı tekrar. Hera irkilerek başını çevirirken şaşkınlığını belirten gözlerle Hilal'e baktı.

"Canım benim korkma kahveler hazır diyecektim"

"Dalmışım biraz"

"İyi olduğuna emin misin kuzum bir şey mi oldu?"

"Hayır bir şey olmadı ben sadece yorgunum sanırım, dün gece uyuyamadım"

"O zaman kahveleri iptal edelim bitki çayı yapayım sana"

"Yok ben eve gideyim biraz uyuyayım o zaman geçer"

"Kuzum bir şey olmuş gibi ne istersen anlatabilirsin bana biliyorsun demi?"

Hera başını sallayıp onaylarken oturduğu koltuktan ayağa kalktı.

"Gerçekten şu an uykusuzluğum ağır bastı galiba"

"Git dinlen kuzum hadi daha kötü olursun sonra"

Hera çantasını, ceketini alıp terasın bahçeye inen merdivenlerine yöneldi. Arabasını almayacaktı sahilde yürümek belki de biraz iyi gelecekti. Adımlarındaki güçsüzlük onu z ötedeki banka kadar ancak taşımıştı. Kurulduğu bankta gözyaşları onu yalnız bırakmamıştı  niye ağladığını bile bilmiyordu.

KUSURSUZ İNTİHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin