~18.Bölüm~

264 30 59
                                    

Evet Arkadaşlar Yeni Bölümle Karşınızdayım. Umarım Beğenirsiniz. Yorumlarınızı Bekliyorum. Keyifli Okumalar...💚

Buz kesme sırası Yiğit’e geçmişti şimdi de ama Yiğit Hera’nın şaşkın bakışları arasında gülmeye başlamıştı.

“Hayatım çok komik şaka gerçekten”

“Şaka değil Yiğit ben gerçekten ayrılmak istiyorum” diye tekrarladı Hera kendinden emin ciddi bir tavırla.

Yiğit’in gülen bakışları duyduğu bu son cümleyle solup gitmişti. “Na... Nasıl?” diye mırıldandı şaşkınlıkla.

“Doğru duydun ayrılmak istiyorum Yiğit ben çok düşündüm artık senle yapamıyorum”

“Hera farkında mısın biz sadece iki aydır evliyiz”

“Bunun zamanla ne ilgisi var Yiğit?”

“Beni sevdiğini sanıyordum” diye çıkıştı Yiğit ve ekledi. “Ben senle bir çocuk hayali kurarken”

“Çok düşündüm böyle olmak zorunda”

“Sen bana ne yaptığını farkında mısın? Sen ne yaptığını farkında mısın?” diye bağırdı Yiğit öfkeyle. Hera Yiğit’i ilk defa böyle görüyordu. Gözlerinden alev saçan bir adam belirmiş karşısında bir anda.

“Bana sesini yükseltme Yiğit seninle insan gibi konuşmaya çalışıyorum anla bitti yapamıyorum artık. Bu evlilik, bu evlilik beni boğuyor, baştan hataydı ve biz hata yaptık çok büyük bir hata”

“Delireceğim ya ne demek bu? Ben, ben seni seviyorum peki ya sen?”

“Artık sevmiyorum belki de başında da sevmemiştim bilmiyorum bunun yanlış olduğunu fark etmem bu kadar zaman almışken bilmiyorum”

Yiğit öfkeyle pencerenin önünde duran çiçek saksısına tekme atıp devirdiğinde Hera karşısındaki adamın içinden çıkan canavarla yüzleşmeye başlamıştı.

“Seni kırmak istemiyorum Yiğit ama sakin ol lütfen seni sevmediğimi bile bile yanında kalmamı ister miydin gerçekten?

“Sen benim karımsın ve ben seni bırakmam, bırakamam”

“Yiğit ben senin esirin değilim ve bu evden bu gece gideceğim sen istesen de istemesen de bitti, zorluk çıkarma anlaşalım bitsin bu iş” dedi ama beklediği cevap gelmeyince devam etti. “O zaman Avukatımla konuşursun dilekçe bir an önce elinde olur” deyip Yiğit’e baktı. “Özür dilerim senin kadar sevemediğim için, umarım bir gün seni sevebilecek birini bulursun” deyip oturma odasının çıkışına doğru yürüyordu ki kolunda hissettiği acıyla sırtını duvarda bulmuştu.

“Yiğit ne yapıyorsun bırak, bırak”

“Neden, niye ya niye ben seni bu kadar severken niye?” diye bağırdı öfkeyle kollarıyla duvar arasına hapsettiği kadının gözlerine bakarken.

“Yiğit bırak, bırak istemiyorum bırak”

“Eğer çocuk içinse”

“Yeter yeter Yiğit hayatımda seni istemiyorum artık oldu mu seni istemiyorum şimdi bırak beni” diye bağırdı Hera öfkeyle. Her ne kadar sakin kalmaya çalışsa da başaramamıştı, kırmak istemese de eninde sonunda kırılacaklardı zaten erken ya da geç bu saatten sonra ne fark ederdi ki? Bu evde Kurt’la karşılaştığı gün bir alev doğmuştu, zamanla büyüyüp ilk önce ikisini sonra da çevrelerindeki herkesi yakıp kül edecek büyülükte bir yangına dönüşmüştü ve artık geri dönüşü yoktu. Her ne kadar vicdanı acısa da Yiğit’i onu sevmeyen bir kadınla yaşamaya mahkûm edemezdi, kendini edemediği gibi. Yiğit ne hissedeceğini bilmese de bedenini saran öfkeye engel olamıyordu.

KUSURSUZ İNTİHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin