☪ 37. BÖLÜM
"Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!"
NEVA'DAN
Altay...
Altay buradaydı! Kulaklarıma inanamıyordum. Sahiden burada mıydı? Eğer bulanık zihnim bana bayılmadan önce küçük çaplı oyunlar oynamıyorsa kocamın sesini duyuyordum ve kesinlikle bilincimi kaybetmek istemiyordum.
Aşık olduğum adamın günler sonra sesini duymuş olma ihtimali bile ruhuma büyük bir huzur bahşederken kendimi zorladım bayılmamak için. Sonuçta yanılıp yanılmadığımı görmem gerekirdi. Kurşun sesleri arasına karışan acı dolu çığlıkları umursamadan yarı yarıya kapalı gözlerimi etrafımda gezdirdim. Açıkçası gözlerimin önündeki görüntü tam anlamıyla belirgin değildi. Vurulan kolum ve karnımdaki ağrı yüzünden dişlerimi birbirine bastırdım. İnatla dayanmaya çalıştım fakat başım halsizlikle soluma düştüğünde birkaç kez gözlerimi kırpıştırmak zorunda kaldım.
"Neva! Neva iyi misin? Aman Allah'ım!" diyen ses bir kadına aitti ama kimin benimle konuştuğunu anlayacak gibi değildim. İlk önce nabzımı kontrol etti. Yaşadığıma emin olunca eldivenli elleriyle yüzüme dokundu. Birkaç kez yara bere içindeki yanaklarıma vurarak bilincimi yerine getirmeye çalıştı. "Neva beni duyuyor musun?" diye sordu.
Sanırım cevap vermeliydim. Kendimi kasarak gözlerimi açmayı başardım. Taktığı siyah maskesiyle, açıkta kalan şaşkın gözlerle beni inceleyen ve tam karşımda kalakalan Selin üsteğmenle göz göze geldim. Güçten öylesine düşmüştüm ki sesli cevap vermek yerine sadece başımı sallayabildim. Hemen ardından yırtılma sesi geldi. Kanamaya devam eden kolumun sımsıkı sarıldığını hissettim bir anlığına.
"İnanamıyorum! Sana gerçekten inanamıyorum Neva!" diye söylendi kendi kendine. "Bunu bizden nasıl gizlersin? Nasıl söylemezsin?"
Tam olarak neyden bahsediyordu? Ne demeye çalışıyordu? Anlamak adına "Ne... N-neyi?" diye sordum.
"Hamileliğini!" diye sesini yükseltti kızgınlıkla. Gözleri tarumar olmuş bedenimde fıldır fıldır gezinirken üzerimize nişan alıp kurşun savuran adamları elindeki silahla geri püskürtmeye çalışıyordu. Önümüzü kapatmak için yamulmuş masayı çekiştirip bedenlerimizi gizlediği bir anda "Nasıl böylesine bir riski göze alabildin? Neden hamileliğini gizledin hepimizden?" diye sordu dehşet içinde.
Hamileliğini mi? Hamileliğini derken? Ben hamile falan değildim. Yani olmamam gerekirdi. İhtimali bile aklıma geldikçe- Hayır, gelmemeliydi! Böyle bir ihtimal şuan aklıma gelmemeliydi. Konumuz dikkatsizliğim ve görmezden geldiklerim olmamalıydı çünkü önceliğimiz kesinlikle hayatta kalmaktı. Yorgun gözlerim irademden bağımsız tekrar kapanırken "Selin... Altay..." diye sözlerime başladım ama maalesef tamamlayamadım. Uzandığım yerde dünya başımın üzerinde dönüyor gibiydi. Bayılmam an meselesiydi. Çevremdeki sesler kulaklarıma ulaşsa bile zihnimde hiçbir anlam ifade etmiyor, karanlık bir boşluğa doğru tepetaklak yuvarlanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSTREM
RomanceAşkın barut kokan hâli... UYARI! → İncelemekte olduğunuz kitap 16 yaş ve üzeri için uygundur. Olumsuz örnek oluşturabilecek unsurlar içermektedir. → Kitaptaki olaylar, mekanlar ve kişiler tamamen hayal ürünüdür. → (Ç)alıntı durumunda yasal işlem b...