32. Bölüm

5.6K 278 164
                                        

☪ 32

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☪ 32. BÖLÜM

"Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli."

Kırmızı ışık yanınca Altay'ın bana mehir olarak verdiği, İstanbul'dan birkaç gün önce getirilen arabayı durdurdum ve inatla çalan telefonuma baktım. Ablam arıyordu. İster istemez gözlerim dolmaya başlarken derin bir nefes aldım. Geride bıraktığım herkesi çok özlüyordum. Onlarla telefonda konuşmak bazen yetersiz kalıyordu ama idare etmek zorundaydım. Onların iyiliği için onlardan uzak kalmalıydım. Daha fazla çalmasını istemediğim için telefonu hemen açıp kulağıma dayadım.

"Abla?"

"Ablasının bitanesi? Ne yapıyorsun? Nasılsın?" diye sordu merakla.

"İyiyim abla. Araba sürüyorum. Altay'ın yanına, karargâha gidiyorum şuan. Sen nasılsın?"

"Ay bırak beni kuzum! Yanında kimse yok mu senin?"

"Yok, tek başımayım."

"Neden tek başına dolaşıyorsun ortalıkta? Sınırdasın sınırda! Allah korusun ya başına bir şey gelirse?"

Aylar önce başımıza gelenlere hepsi birebir şahit olmuşken diyecek söz bulamıyordum. Korkmakta haklı olduğunu bildiğim için "Merak etme abla, güvenli yolları tercih ediyorum. Hem lojmanla karargâh arasında çok mesafe bulunmuyor. Endişelenme lütfen benim için." dedim gülümsemeye çalışarak. Ablama çantamda silah taşıdığımı, yakın dövüş eğitimleri aldığımı söyleyemeyeceğim için mecburen sözlü olarak endişesini bertaraf etmek zorundaydım. Konuşmasını beklemeden konuyu anında değiştirip "Herkes nasıl?" diye sordum.

Daha fazla darlamak istemiyor olsa gerek "İyiyiz çok şükür ablacığım. Hatta Esra anneye gönderdiğin videoları gördük, daha iyi olduk." dediğinde ilk başta ne demek istediğini anlamayamadım fakat sonrasında hemen hatırladım. İki gün önce karargâhta gerçekleştirilen Altay'ın terfi törenine tedbir amaçlı aileden kimse katılamamıştı ama ben birkaç video çekip izlemeleri için Esra anneye atmıştım. Attığım videolardan bahsediyor olmalıydı.

"Keşke herkes burada olabilseydi. Canlı canlı görmenizi çok isterdim." dediğim esnada yeşil ışık yandı. Telefonumu hoparlöre alıp yan koltuğa bıraktım. Sabırsız sürücülerin korna seslerine kulak tıkayıp arabamı sürmeye devam ettim.

"Böylesi daha hayırlıymış diyelim kuzum benim. Siz iyi olun, gerisi önemli değil."

"Abla sizi çok özledim. Özellikle annemle babamı çok özledim." Sesli bir şekilde iç çektim. Bursa'da okul okurken onlardan aylarca ayrı kaldığım doğruydu ancak koca bir gerçek vardı ki o zamanlar başıma bunca şey gelmemişti. Şimdiyse boyumdan büyük işlere kalkışmış, kişisel sorunlardan ziyade bambaşka sorunlarla mücadele eder olmuştum. Sessiz kalıp konuşmaya devam etmemi bekleyen ablama "Biliyorum, siz buraya gelemiyorsunuz ama Altay'la bu konu hakkında konuşacağım. Birkaç günlüğüne bile olsa İstanbul'a gelip hepinizi görmek istiyorum." dedim.

EKSTREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin