14. Bölüm

10.7K 552 853
                                    

☪ 14

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☪ 14. BÖLÜM

"Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var."


Berrin'in az önce çaldığı kapı yavaşça açıldığında karşımda duran, beni dikkatle inceleyen güzel kızla bakıştım. Kızın gözleri tıpkı benimki gibi masmaviydi. Saçları koyu kahverengi, teni kumraldı. Nokta kadar küçük bir burnu vardı. Fiziği desen çok güzeldi. Bana bakarak gülümsedi. "Buyur, gir içeriye Neva." dedikten sonra Berrin'le selamlaştı. "Neva bana emanet, merak etme Berrin." dedi tüm samimiyetiyle.

"Sana güveniyorum Alara. Dört gün sonra merkezde görüşürüz."

Karşımdaki güzel kızla konuşan Berrin bana dönüp kendime iyi bakmam için birkaç şey söyledikten sonra acelesi olduğunu söyleyerek yanımızdan ayrıldı. "Kapıda kalma lütfen. İçeriye geç." dedi adının Alara olduğunu öğrendiğim kız. Çok sempatik biri gibi görünüyordu.

"Müsaitsin değil mi?" diye sordum kısık sesle içeriye girerken. Alara ardımdan kapıyı kapatıp yanıma geldi.

Kulağıma yaklaşarak, "Aslında evde yalnız değilim. Bir arkadaşımla birlikte kalıyorum. Senin için sorun olmaz değil mi?" diye sordu kibarca.

"Yok, sorun değil. Burada çok fazla kalmayacağım zaten." diye mırıldandım.

"Alara? Neva geldi mi?" diye soran yabancı sesle başımı çevirip koridorun sonuna baktım. Sarışın, mavi gözlü, oldukça yakışıklı bir adam bize doğru geliyordu. Beni nereden tanıyorlar acaba, diye saçma bir soru kendime sormayacaktım. Yağmur yüzünden beni tanımayan mı kalmıştı? Üstelik Berrin evlerine geleceğimin haberini onlara önceden vermiş olmalıydı.

Adam yanımıza gelirken Alara'nın yanında beni görünce yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşmişti. "Hoşgeldin Neva. Berrin haber verdiğinden bu yana seni bekliyorduk." deyip elini uzattı. "Ayaz Kılıç, tanıştığıma memnun oldum." dediğinde uzattığı eli kibarca sıkıp bıraktım. Adamın gözlerinde gördüğüm pırıltıya açıkçası anlam verememiştim. Sanki beni görünce rahatlamış gibiydi.

"Bende memnun oldum. Size zahmet vereceğim, lütfen kusuruma bakmayın." dedim bakışlarımı ikisinin arasında götürüp getirirken. Günlerdir başkalarını rahatsız etmekten çok rahatsızlık duyuyordum, evime gitmek istiyordum.

"Ne zahmeti, lafı bile olmaz. Başına gelenleri duyduk. Geçmiş olsun." dedi otuzlarına yeni basmış gibi duran Ayaz. Eliyle bir odayı işaret etti. "Gel, salona geçelim. Ayakta kaldın." dediğinde başımı sallayıp onayladım.

Alara zorla elimdeki bavul gibi çantayı alıp odama götüreceğini ve bana bir bardak su getireceğini söyleyip yanımızdan ayrılırken ben Ayaz'ı takip ederek işaret ettiği salona geçtim. Bu ev Altay'la kaldığımız evle hemen hemen aynı mimariye sahipti. Kafam çok karışıktı. Bu kişiler kimdi, neden bizim gibi korunma altına alınmışlardı? Bu soruların cevaplarını öğrenmezsem meraktan çatlardım.

EKSTREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin