Zeha ve diğerleri söyleyecek söz bulamıyorlardı. Satıcı mızrak için bariz bir şekilde 1,5 milyar wonu isterken sanki cömertlik yapıyormuş gibi davranıyordu.
Dogeon kaşlarını çattı.
"Cidden, 1,5 milyar won mu? Dalga geçiyorsun herhalde? Bir silah bile değil bu..."
"Kesinlikle. Tam da o yüzden böyle nadir bir parça. Böyle bir güzelliği başka nerede bulabileceğinizi düşünüyorsunuz? Cesaretiniz varsa arayın tüm pazarı. Bir tane bulsanız bile bu fiyata alamazsınız."
"Elbette alamayız. Çünkü kimse bu kadar çok istemez."
Daha Zeha cevap bile veremeden arkadan biri sözünü kesti ve satıcıyı küçümseyerek;
"Ama baştan böyle bir şeyi bulamazsın bile zaten. Yani kim böyle bir silah satar ki?" dedi.
Zeha'nın tanımadığı genç biriydi. Zeha'nın yanında dururken birden lafa karışmıştı. Nedenini bilmiyordu ama Zeha'nın içinde o kişiyi uzun zamandır tanıdığına dair bir his vardı.
Kahverengi gözlerini çok iyi tamamlayan koyu yeşil saçları vardı. Çivili ceketi tamamen kusursuzdu.
"Kim olduğunu zannediyorsun sen? Seni ilgilendirmez. Git buradan." diyerek dişlerini gıcırdattı satıcı.
Gitmek yerine sırıtıyordu genç adam.
"Az önce gördüm seni beyefendi. Buradan geçen insanlara çaresizce bunu satamaya çalışıyordun. Bu beyler ortaya çıkmadan önce bir silahın yanında bedava vermeyi bile önerdin. Bunu yaptığını gördüm."
"Ne... Ne zaman yapmışım?"
Satıcının yüzü inkar çığlıklarıyla birden kırmızıya döndü.
Dogeon kaşlarını çattı.
"Şu an dalga mı geçiyorsun benimle? Bedava ama sen bunu bize 1,5 milyar wona satmaya mı çalışıyorsun? Hey, evet, dünyanın paramparça olduğunun farkındayım. Ama yine de biraz ahlaklı davranman gerekmez mi? Bunu, kaplanları yakalamak için aldığımızı da biliyorsun..."
"Evet! Bekleyin biraz. Burada öylece duramayız. Diğer avcılara da bu dükkanın bizi kazıklamaya çalıştığını söylememiz gerek."
Zeha, Dogeon'a katıldı.
İnsanlar toplanmaya ve kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı. Bunu gören satıcının, taktiğini değiştirmekten başka yapacak bir şeyi yoktu. Bu yüzden onlara saf saf gülümseyerek;
"Dostum, buna hiç gerek yok. Kim kimi kazıklıyormuş? Bizim için kaplanları yakalamak uğruna gerçekten çok çabalıyorsunuz, bunu anlıyorum. Elbette biliyorum. Şakaydı sadece. Bunu yaşlı bir adam tarafından yapılan şapşalca bir şaka olarak düşünün, olur mu?" dedi.
Zeha ve diğerleri adama buz kesen gözlerle baktı.
"Tamam, hadi artık sakinleşelim. Peki, bu nasıl? Bu."
Tezgahtan bir silahı gösteriyordu.
"Bu silah ve mızrağa 1,5 milyar won verin. Ne eksik ne fazla. Sudan ucuz. Bugünlerde silahların ne kadar pahalı olduğunun gayet farkındasınızdır, değil mi?"
Farkındaydılar. Pazarda buldukları tüm silahlar 1 milyar wonun üstünde satılıyordu.
Ama bu iyi pazarlığa rağmen hala bir sorun vardı. Sahip oldukları miktar sadece 1,2 milyar wondu. Zeha ne yapmaları gerektiğini soran gözlerle Dogeon'a bakarken yeşil saçlı çocuk satıcıyı işaret etti.