Haru geri döndüğünde elinde bir silah tutuyordu.
Silahı Dogeon'a verdi.
"Pyori'den."
"Pyori mi? O çirkin yaratıktan mı bahsediyorsun? Biraz önce yaptığı tüm o şeylerden sonra sana bunu mu verdi?" Dogeon rahatsız olmuştu.
"Yanlış anlamış."
"Neyi yanlış anlamış?"
"Üff."
Haru otururken iç çekti. Kendisi gibi davranmıyordu.
"Pyori bir duduri."
"Duduri mi? O da ne?" diye sordu Dogeon.
"Burada yaşayan yaratıklar sadece kaplanlar ve ayılardan ibaret değildi. Başkaları da vardı. Sadece bu iki grup en güçlü olanlarıydı." şeklinde açıkladı Haru.
Bu sözlerin üzerine herkes Cein'in geçmiş yaşamlarında gördüğünü öne sürdüğü kabileleri hatırladı.
"Duduriler onlardan biriydi."
"Haru, artık her şeyi hatırlıyor musun?"
Zeha, Haru'nun uzun süre önce hafızasını kaybettiğini bildiğinden sormuştu bunu.
Haru başını salladı ve devam etti.
"Pyori'yi gördüğüm anda onun bir duduri olduğunu anlamama rağmen... Şimdi size aktaracağım hikaye, onun bana anlattığı bir şey. Bu hikaye de ona atalarından aktarılmış."
"Sana her şeyi anlattı mı?"
"Her şeyi değil... Üff."
Haru tekrar iç çekti.
"Halk hikayelerine göre, Tabae bir vatan hainiymiş."
Duduri kabilesi Tabae'ye güvenmişti.
Sadece onlar değil, diğer tüm kabileler de ona güvenmişti.
Aslında bu kaçınılmazdı çünkü kaplanlar öfke nöbetleriyle diğer kabilelerdekileri öldürmeye başladığında sırtlarını yaslayacakları başka kimse yoktu. Sinsi'nin en güçlüleri kaplanlardı ve Tabae kaplan kanına sahipti .
"Pyori'ye göre duduriler ve diğerleri savaşta zafer kazanmak için Tabae'yi desteklemişler. Ama Tabae onları sürgün edip toprakları ayılara vererek sözünden caymış."
Kabilelerin çoğu sürgünde ölmüştü.
Ama Duduri kabilesi bu yere kök salmıştı ve tüm bu yıllar boyunca burada yaşamlarını sürdürebilmişlerdi.
"Olamaz. Gördüğüm Tabae... Vatan haini gibi durmuyordu." Cein karşı çıktı.
Haru başıyla onayladı.
"Ben de her şeyi tam olarak bilmiyorum ama Tabae'nin böyle bir şey yapacağını düşünmüyorum. Dogeon? Bu silahı kullanacak mısın kullanmayacak mısın?"
"Kullanmayacağım. Pyori, Zeha'ya kırma dediği için özür dileyene kadar değil en azından." Dogeon'un sesinde dargınlık vardı.
"Dogeon, ben iyiyim." Zeha ısrarcıydı.
"Ben değilim! Kırma mı? Köpeğe bile söylenmez bu!"
Dogeon'un kararlılığını gören Haru'nun silahı çekmeceye koymaktan başka çaresi yoktu. Haru silahı koyarken hiç olmadığı kadar uyuşuk davranıyordu.
Bu Zeha'yı endişelendirdi. Pyori'nin kendisine ne dediğiyle çok da ilgilenmiyordu. Arkadaşı Haru'nun normal davranmıyor olması onu daha çok rahatsız ediyordu.