"Ahhhhh!"
"Ahh!"
"Ahhhh!"
Duydukları sesle birlikte hepsi panik içinde çığlık attı. Yabancı, uçup tam önlerine düştüğünde, ellerinden geldiğince çabuk kaçmaya çalışıyorlardı.
"Çırpınmayı bırak!"
Ona bakarken hemen itaatkar bir tavırla üzerini örttüler.
Dehşete kapılmışlardı, gözlerinden yaşlar akmaya başladı.
Önlerinde duran figür, zar zor insan gibi görünüyordu.
Üzerinde yırtık pırtık bir pelerin vardı, yüzü kapşonunun altına gömülmüştü ve teninin her yeri yeşil lekelerle doluydu.
Parmakları uzun ve şekilsizdi.
Buraya silahları almaya gelmemeliydim...
Jeongmi ağlamak istiyordu.
Birkaç gün önce, Kaplan Kelebeği'nin itibarının A Mağazası'ndaki olay nedeniyle yerle bir olduğu sıralarda, Soyeong herkesi cesaretlendirmişti.
"Hepimiz gidip biraz silah alalım. Silahları düşük bir fiyata satan bir satıcı buldum."
"Silah mı? Ne için?" Jeongmi merakla sormuştu.
"Çünkü kendimizi korumak için bir şeye ihtiyacımız var. Burada öylece oturup kaplan avcılarına güvenemeyiz. Kaplan Kelebeği'ne bakın. Kaplan, insanlara saldırdığında canları için nasıl kaçtıklarına bir bakın."
Jeongmi, arkadaşları olduğu için gerçekten korkmuyordu. Soyeong'a katılıyordu.
Sözümona bu büyük avcılar, kaplan korkusuyla hayatlarını kurtarmak için kaçmışlardı. Bu, güçsüz ve zayıf olan sıradan insanlar için yeterince şok ediciydi.
Ayrıca, bazı silahların satın alınmasının bahsi ailesi tarafından da gündeme getirilmişti.
"Silahları satıcılardan satın alırsanız, orada gerçekten pahalı olduğunu duymuştum. Bizim onlara gücümüz yeter mi?" diye sordu Jeongmi, Soyeong'a.
"Oraya gitmiyoruz çünkü o silahlar zaten avcılar için. Elimizde olsaydı bile biz onları doğru dürüst. Sıradan bir silah bizim için yeterince iyi olurdu. Onsuz olmaktansa sıradan bir silaha sahip olmanın daha iyi olduğunu düşünmüyor musun? Kaplanlarla karşılaştığımızda onlara karşı koyabileceğimiz bir silahımız var demek oluyor."
Jeongmi inanamadı. Bir gencin kendini kaplanlara karşı korumak için silaha ihtiyacı olduğuna inanamadı.
Dünya artık değişmişti. Her ev halkı kendilerini korumak için evlerinde birer tane silah bulunduruyordu.
Jeongmi yüzünde beliren endişeli ifade ile cevap verdi. "Avcıların bile eline silah alamadığını duydum..."
"Bu yüzden sana silah satan birisini buldum diyorum ya. Üstelik çok cüzi bir fiyata."
Tabancanın ne kadar ucuz olduğu fark etmeksizin en düşük fiyat 1 milyon won'dan başlıyordu. Buna rağmen fiyatlar pek de önemli değildi, çünkü masrafları karşılamak için tatil paraları ve birikimleri vardı. Ayrıca test kitabı alacak paraya ihtiyaç duyduklarını söyleyip ailelerinden daha fazla para isteyebilirlerdi.
Ailelerden hiçbiri söyledikleri yalan yüzünden daha sonra onları azarlamazdı, çünkü kendileri de tıpkı çocuklar gibi silah satın almayı düşünmüşlerdi.
Silah tüccarı çocuklara 1. Bölge'ye gelmelerini söyledi.
Toy ve saf lise öğrencileri kararları hakkında ikinci kez düşünmediler bile. Oldukça kötü durumda olmasına rağmen, 1. Bölge o kadar da korkutucu değildi.