Dongcheol onu çağırınca Kyeongtae şaşırmıştı. Seongjin'i Dongcheol ile görünce ve yaptıkları planı da duyunca daha çok şaşırdı.
"Yani... Zeha görünene kadar Hunter üzerinden sinyal gönderelim, sonra da saldırıp tamamen işini bitirelim mi diyorsunuz?"
"Evet. Ama olay şu: Onu çağıracak olan bizler olmayacağız. Daha önce bir kez yapmıştım bunu, bu yüzden başka bir tuzak kurduğumu düşünerek şüphelenecektir." Seongjin neşeyle açıkladı.
"Para için her şeyi yapmaya hazır bir sürü insan var. Sadece bir tanesine para ödeyip onları ücret almadan koruyacağımızı söyleyeceğiz."
Kyeongtae, Seongjin'in sözlerini sindiremeyecek kadar kendi düşünceleriyle meşguldü.
Zeha ve ekibi, birkaç ay önce A Mağazası olayında kurbanları kurtarmak için hayatlarını riske atmıştı. Öte yandan, sözde büyük Kaplan Kelebeği arkasına yaslanmış ve boşu boşuna Zeha'yı öldürmeye çalışmıştı.
Seongjin'in ekibi, daha sonra yardım için bağıranların seslerine aldırış etmeyerek kaçmıştı.
İşleri kendi kendimize batırdık. Okları, Zeha ve ekibi Chakho'ya yöneltmemeliyiz. Kendi itibarımızı yok ettiğimiz için kendimizi suçlamalıyız.
O zaman neden onları öldürmek için bu kadar istekliler?
"Komutanım." Kyeongtae seslendi. Seongjin planını açıklamayı bitirdikten sonra Dongcheol'a baktı.
"Şu anda Chakho'ya saldırmanın iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. Kaplanlar bugünlerde bir şeylerin peşinde. Kayıp kaplan avcılarının sayısı artıyor. Bazıları da bizden. Öylece kaybolup gittiler."
Kyeongtae, Dongcheol'ün yüzünün gerildiğini fark etmedi.
"Chakho'yu alt etmek yerine kaplanları avlamaya odaklanmalı-"
Şlak!
Daha cümlesini bitiremeden keskin bir ses havada çınladı.
Kyeongtae, başı yana savrulana kadar sesin yanağından geldiğini fark etmedi.
Yukarı baktığında Seongjin'i öfke dolu gözlerle kendisine bakar buldu.
"Efendim...?"
"Seni kendini bilmez budala!"
Şlak!
"Komutan Dongcheol'ün seni nasıl beslediğini unuttun mu?"
Şlak!
"Seni nasıl büyüttüğünü, nasıl sana kol kanat gerdiğini?"
Şlak!
"Ve seni nasıl komutan yaptığını?"
Şlak!
"Bunların hepsini nasıl unutursun?"
Şlak! Şlak! Şlak!
Dongcheol izlerken Seongjin acımasızca Kyeongtae'yi tokatlıyordu.
Kyeongtae o an, Seongjin'in yaptığı planın Dongcheol tarafından kabul gördüğünü anladı.
Kyeongtae'nin dudakları patlayıp kanadığında bile hâlâ öfkeliydi Seongjin. Son bir ders olsun diye Kyeongtae'nin bacağına bir tekme indirdi.
Sonunda Dongcheol konuştu:
"Yeter. O kadar da hırpalama."
"Benim hatam, efendim. Sadece kim olduğunu hatırlatmak istedim. Ne cüretle bize ders vermeye kalkar!"
"Anlat bakalım Kyeongtae."
Dongcheol'un sesi bu kez daha tatlı çıkıyordu.
"Hâlâ buna dahil değil misin?"